Allah’a güven; neden korkuyorsun ki? Ama sen de haklısın; bize öyle öğretildi değil mi?
Zaten ne çekiyorsak bize dayatılan bu öğrenilmiş çaresizlerin pençesine düştüğümüz için çekiyoruz.
Allah’a güvenmek eminlik halidir; kabul gerektirir, teslimiyet gerektirir ancak çoğu kişi bu kavramlardan bihaber yaşar, onların ne anlama geldiğini bilmeden, acılar içinde tüketir hayatını.
Allah korkusu, işi O’nun varlığına şüphe duymaya kadar götürür insanı ki bu da en büyük şirktir; ne yazık ki çoğu insan hala böyle yaşıyor.
Bize Allah İlmi zannedilerek bir sürü saçmalık öğretildi ve biz bize bunları öğretenleri otorite kabul ettik, onlara biat ettik. Aslında bir anlamda Allah’a eş koştuk onları yani bilmeden insandan putlar yarattık.
Boşuna değil Hakk yolunu işaret eden akımların “putları kırın,” demesi; onun için, içine düştüğümüz bu yanılgıyı ortadan kaldırmak için sıkça vurgulanır bu cümle.
Adam çıkmış güya bolluk bereket meditasyonu yaptırıyor; kırmızı Ferrari hayal et diyor mesela ki ona sahip olasın.
Peki sen o Ferrari’ye binecek adam mısın? Önce bunu sorgula, bu bir.
İkincisi, Ferrari hayal etmek derdine aslında bir put yaratmış olmuyor musun? Bir de buna bak.
Belki de sen Maserati ya da Lamborghini’lik bir adamsın, ne biliyorsun? Al, orada da kendini kısıtlamış oldun.
Sözün özü dostlar; maddesel olarak istediğiniz şeylerin mana karşılıkları sizde oturmadan yani onları ‘hal etmeden’ ne para, ne ev, ne de araba gelir size; bunu bilin diye yazdım bunca şeyi.
Ve tabii, bu iş Allah’a güvenerek olur; bir yanınız Ferrari’yi hayal ederken diğer yanınız “haydi be, sen o arabaya binecek adam mısın?” diyorsa onu unutun zaten çünkü içinde şüphe barındıran hiçbir eylem sonuca ulaşmaz; bu olgu eminlik gerektirir ki o da Allah’a güvenerek olur…