Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Önyargı ve duygularımız

Bugün sizlere duygularımızın ilişkili olduğu “önyargılar” konusunu işleyeceğiz. Size en son gönderdiğimiz bir film vardı; “duyguların rengi”. O filmdeki bazı temalarla önyargının nerede yattığını, nasıl duygularla ilişkilenip düşüncelerime etki etttiğini işleyeceğiz.

Yargı “hüküm vermek” demektir. Yar kökünden gelir. Yar ise “kesmek, ikiye bölmek, yarmak” anlamlarına gelir. Ön ise “öne çıkmak, öne doğru” demektir.

Önyargı ise “önceden elde ettiğin verilerle peşin hüküm çıkarmak“tır.

Sizlere en alt katman beyin olan “sürüngen beyin”den, onun üstünde de “duygusal beyin”in bulunduğunu ve en üstte ise “mantık beyin”in devreye girdiğini söylemiştik. Bu önyargıların tahminimizce sürüngen beyin ile güçlü bağının olduğunu düşünüyoruz.

Şöyle ki, bir kişinin atalarının yıllarca maruz kaldığı zulüm ve haksızlıklar bu beyinde kayıt oluşturuyorsa. Ve bu kayıtlar DNA ile her gelen nesle aktarılıyorsa. Ve sadece bir tetikleme ile problem gün yüzüne çıkıyorsa. Düşünün ki 7,5 milyar insanda ne kayıtlar var. Ve kayıtlardan gelen ne önyargılar var. Bir de bu kayıtlara aşikare, açıktan haksızlıklar yapılmaya devam ediyorsa, nasıl bir inanç oluşur siz hesap edin.

İşte bugün insanlık bu biriken acıların oluşturduğu duygu patlamalarıya imtihan oluyor. Filmdeki gibi beyazlar siyahları insandan saymıyor, köle gibi kullanıyorlar, haklarını açıktan yiyiyorlar. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi olumlu düşün, pozitif ve mantıklı hareket et tavsiyesini veriyorlar. Bu mümkün değil. Çünkü yapılan haksızlıklar o kadar çok ki, sürüngen beyinde hepsi veri olarak kayit altında. Ve insan beyninin hafızası bilgisayardaki gibi değil ki hemen bir tuşla silinsin. Ömürboyu kişi ile birlikte yaşıyor. Bu yaşayan veriler üzerlerine yenileri eklendikçe daha da enerji patlamalarına sebebiyet oluyor. Bazen de kendi alemine hapsoluyor.

Hemen burada bu verileri ilk işleyen “duygular” devreye giriyor. Duygular ham olduğundan “ruhu hayvani” tepkilerini otomatik verir. Yani hayvanlardaki içgüdesel tepkileri düşünmeden, taşınmadan ham halde ortaya yansıtır. Tıpkı bir polisin ya da askerin herhangi bir ülkede bir babayı çocuğun gözü önünde haksız bir şekilde dövmesini, çocuk beyninde direk intikam, öfke, sinir, küskünlük, kırgınlık ve daha birçok acı duygusuyla karşılayacaktır. Zaten bunun haricinde başka ne bekleyebiliriz ki. Haksızlık ve zulüm yapan kin tohumlarını eker. Bu kadar formül basit.

İşte bu kayıtları ilk karşılayan duygusal beyin her olaya otomatik bir duygu takıp üst beyne bilgileri iletiyor. Bu duygular iletim yaparken hep bir delil kullanıyor. Durup dururken bile olsa hep bir bahane bulup “bu duyguyu aşağıda yatan bir sebebe göre” buldum der ve mantık beyninden onay almayı bekler.

Kısacası insan bir yargıya varırken hep bir ön veriye önce bakar. Sonra bunu duygu ile bağlar. Ve üst beyne raporu sunar. Ve karar verilir. Peki hangi karar çıkar? Bir sonraya inşallah.

Exit mobile version