Denizcilik dünyasında, bir geminin seyir defteri sadece bir defter değildir; o, geminin ruhu, tarihi ve en kritik hukuki belgesidir. Kaptanlar, fırtınaları, rotaları, makine arızalarını ve attıkları her manevrayı bu deftere kaydeder. Peki ya biz?
Her insan kendi yaşam yolculuğunun resmi tanığı olsa ve bir “Yaşam Defteri” tutsa, nasıl bir seyir olurdu? Yolculuğunun bir tek tanığı sensin. Öyle şarkılardaki gibi “seyir defterimi, başkası tutsun” tonundaki duygulara yer vermeyecek türden bir tanıklık bu. Dümen sende. Hem zabit, hem kaptansın.

Seyir defterlerinin en kritik kuralı; hata asla silinmez veya kapatılmaz. Hatalı kaydın üzeri tek bir çizgiyle çizilir, yanına doğru yazılır ve paraf atılır.
Hatalarınızı silmeyin. Onları inkar etmek, tekrar etmenizi garantiler. Hatanın üzerini çizin, kabul edin, öğrenilen dersi yanına yazın ve bu dersi aldığınızı imzalayın. Geçmişteki hatalı kayıt, sizin kim olduğunuzun bir parçasıdır, onu gizlemek değil, ondan güç almak esastır.
Sosyal medya çağında, başkalarının filtrelenmiş haritalarını takip ederek kaybolmak kolaydır. Kendi seyir defterinizi tutmak, kendinize olan bağlılığınızı ve dürüstlüğünüzü artırır.
Hayat bir performans değil, bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonu da geriye dönüp baktığınızda, o defter sadece yaşadıklarınızın kaydı değil, aynı zamanda ne kadar büyüdüğünüzün ve her fırtınanın sizi nasıl daha iyi bir kaptan yaptığının da kanıtı olacaktır. Kimseye karşı değil. Kendinizden kendinize. Ve kimsenin seyir defterini siz tutamazsınız. Herkes kendi defterinden sorumludur ve onun gerçekliğinde yaşar. Ve her yol da her yolcu da biriciktir. Tüm seyirler ancak sahibinin gözlerinden konuşur.
Bu defter, yaşamın karmaşık denizinde kaybolmanızı engelleyen, rotanızı sürekli kontrol etmenizi sağlayan en güvenilir pusulanızdır.



