Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Balıkçı Profesör

Sessizlik sonsuza giderken hayatın limitini almaya çalışan balıkçı, emekli bir matematik profesörüydü. Emekleme dönemlerinden başlayıp sürünme evresine kadar geçen sürede sürüncemede kalan konular hep aklını bulandırmış, beyninin kusmasına sebep olmuştu. Bir yerde bırakması gerektiğini biliyordu bilmesine; ama orayı bir türlü bulamıyordu ve patlıcanı sadece Ali Nazik halinde severdi. Balık tutmaya bu yüzden başlamıştı biraz da. Beyni kustukça acıkıyordu ve kimse ona her gün bir balık getirecek durumda değildi. Dolayısıyla, matematik profesörlüğünden emekliye ayrılıp balık tutmayı öğrendi ve Çinlilerin haklı olduğunu düşündü. Birincisi, balık gerçekten zihni besliyordu, ikincisi ve Çinlilerle ilgili olanı ise onların meşhur atasözleriydi.

Öte yandan balık tutmak yüksek mertebede sabır gerektiriyordu ve profesörlüğe ulaşmış bir matematikçi için çok zor bir durum değildi. Balık tutmak için neden sürekli öte yana gidilmesi gerektiği, ayrı bir inceleme konusuydu. Dolayısıyla balıkçı profesör bu konuda kafa yormadı; ama yalnızca öte yandan balık tutmak mı bu denli yüksek mertebede sabır gerektiriyor, yoksa başka herhangi bir yerde durum değişiyor mu, diye düşünmeden edemedi. İstatistik profesörü bir arkadaşı ona olasılık dağılımlarından söz etmişti uzun zaman önce. O an aklına arkadaşının söyledikleri geldi.

Emekli matematik profesörü balıkçı, ben sizi davet etmemiştim ama bilinçaltımın bazı noktalarından size telefon edilmiş olmalı, dedi. İstatistik profesörünün yıllar önce söyledikleri, söylenmiş sözler olduklarından cevap veremediler ve öylece beklediler. Bunu fark eden balıkçı, ben sizi kullanayım da gidin bari; kalmak isterseniz birlikte balık yeriz, dedi ve İstatistik profesörünün söylediklerini kendine yeni bir mantık örgüsü oluşturmakta kullandı. Bu yeni örgüyü, bir sabah programında ya da bir kursta öğretmek fikri şöyle bir aklını kurcaladıysa da, beyninin yeniden kusmaya başlamaması için bu fikri uzak tutmaya karar verdi.

Balıkçı Profesör

Yeni örgü ise şöyle bir şeydi: Çeşitli yerlerde balık tutmanın gerektirdiği sabır mertebesinin, belli bir ortalama ve varyansla normal dağıldığı varsayımı ışığında, öte yandan balık tutmak çok yüksek mertebede sabır gerektiriyorsa, az, daha az, çok daha az gerektirebileceği yerler de olmalıydı. Yine de ürkütücü olan, elde var olan değerin minimum değer olma olasılığıydı ve hesaplanmalıydı. Hay Allah! Sözde kafamı yormayacaktım bu konuyla; ama sözün büyüyüp içimde bir kara delik haline gelmesindense biraz daha kafa yorgunluğunu tercih ederim, dedi balıkçı profesör…

Exit mobile version