İnsanoğlu yaradılıştan bu yana hep içinde büyük bir boşluk hissetmiştir. Cinsiyet, yaş, ırk, din, ekonomik durum, eğitimi ya da kültürel farklılıklar bu gerçeği değiştirmemiştir. Bizler almak için yaratıldık, içimizde ki kocaman boşluğu doldurmak için sürekli bir hedef belirleyerek buna ulaşmanın hazzını yaşamak için oradan oraya bilinçsizce koşturuyoruz. Elde ettiğimiz anda haz ortadan kayboluyor ve kendimizi başka bir hedefe doğru yeniden doyurma çabasında buluyoruz. Vampir gibi kendimizi hazlarla besleme ihtiyacıyla doluyuz.
Kişilere göre hedefler farklı olabiliyor fakat aslında altında yatan neden herkes için aynı. Arzu ve haz. İnsan bununla içindeki boşluğu geçici süre de olsa, yalan da olsa doldurabileceğini sanıyor. Zaten buna böyle inanmasaydı kimsenin yaşamak için gücü de kalmazdı. İnsanoğlu tümden boşluğa düşerdi. Ama böylesi de ağır ağır öldürüyor toplumları, süründürüyor.
Kişi bilmeli ki kendine dünyevi onca hedef belirlese dahi hiçbir zaman içindeki hazzı koruyamayacak, o boşluk içinde günden güne artacak. Kimi paranın, kimi sevgilinin, kimi şan şöhretin, kimi sağlığının peşinde. Madem hedefe ulaştığımız anda tüm hazlar son buluyor ve yaşama gücümüz için yakıt olacak geçici yeni hedefler belirlemek zorundayız, bunun bir sonu yok mu? İnsanoğlu geliştikçe ve hedeflerine teker teker ulaştıkça neden aynı oranda içindeki boşluk anlamsızca büyüyor? İnsanın doğasından kaynaklı sürekli hedefe ulaşmayı arzular fakat daha üst bir hedefin olduğu bilincine uzun süre varamaz.
Dünyevi hedef peşinde koşanlara, kendilerine hitap eden farklı yollar seçenlere karşı şefkatli olmalıyız. Onlar da bizim zamanında geçtiğimiz yollardan geçiyorlar. Şuan yapabildikleri bu, en azından bir arayış içindeler ve yaşam herkesi bir gün aynı noktaya getirecek. Bırakın herkes kendi arayışında olsun. Yeter ki arasınlar, önemli olan bu. Doğru yol, yanlış yol diye bir şey yok. Bütün yollar döne dolana birleşecek ve hepsi bir yolda tek varış noktasına gidecek.
Peki bir son var mı gerçekten? Bu son nerede? Bu soruyla artık kişiyi sonsuzluğa götürecek uzun ve zorlu bir yol başlar. Bu adamın iç yolculuğudur. Hedefi, bu Dünya’nın tüm geçici zevklerinin üstünde bir hedeftir. Sonsuz sevgiye giden, kalbin yoludur. Kişi kendi içini keşfe çıktığında, bütün arzuların, hazzın, dünyaların ve sonsuzluğun içinde olduğunu görür. Tüm hedefleri, mükemmelliği de içinde barındıran dünyanın kendi içine yerleştirildiğini görür.
Aşk’ı Keşif
Yüzümü yıkıyorum 5 güneşinle
Dalga seslerin kulağımda
Geceden kalma sarhoşlukla
Dalgalanıyorum sonbahar rüzgârında
Ayaklarım yeşillerde
Bir yerdeyim bir gökte
Uçsam mı dalsam mı?
Gitmem senden gayrı
Sürdüm Enginlere kendimi
Vurdum dağa taşa yamaca
Girdim en zifiri kuyulara
Derinin de derinine
Sonra yükseldim aydınlığa
Yıldızlarda da buldum izini
Takip ettim kuyruklu olanı
Kaydım gittim boşluğunda
En son durdum, gördüm, buldum seni
Döndüm deryadan dalgalanan eteğinde
Başım döndü, ben döndüm, sen döndün
Geceyi gündüz ettik, gündüzü gece
Bir hoş ettin
Sarhoş ettin
Beni benden ettin
Divane etti beni Hikmetin
Ç.M.