Tükenir sözcükler dilde. Derin bir sessizlik sarar ruhumuzu. Her ne varsa tutunduğumuz kendimizden başka. Yitirir anlamını zamanla… Tene bürümüş olan özümüz, tüm parçalarını toplama gayretine düşer uyandığında. Bizler dengeyle kutupluluk arasında gidip gelenleriz. Okyanusa düşmüş birer damla misali, kayboluruz ruhumuzun derin kuytularında. Bizler düşlerimize inip karanlık yollara düşenleriz. Tutunduğumuz egolarımızla yaşam sahnesinde düşe kalka yürüyenleriz.
Unutma! Ruhun en değerli hazinen. Sakın ola! Kendini tenden ibaret sanma. Dünya deneyimlerinde varlık bulan Sen ve Ben. Ruhumuzu bilgeliğe taşımak gayesiyle nicedir uzun yollara çıkanlarız. Yaşam bildiğimiz bu yolculukta kendimizi ebedi sananlarız. Oysa bizler bu yuvaya bir kuş misali konup vakti geldiğinde göç edip uçanlarız.
Ruhumuzun bilgeliğiyle yolda kalmak gerek elbette. Yolculuğumuzun her anıyla öğrenip olgunlaşmak gerek azimle. Bilincimizi genişlettikçe taşırız ruhumuzu üst boyutlara. Ruh, beden ve zihin bütünlüğüyle genişledikçe bu yaşamda varlığımızla. Yolculuğumuz bize değil… Biz yolculuğumuza anlam katanlardan oluruz hakkınca.
Bir nefesle yolculuğuna başlayıp… Son bir nefesle yolculuğuna veda edendir insan. Dünya deneyimlerinin tüm bilgisini işler çakralarına. Farklı roller üstlenir yolculuğunda. Bazen de tüm rollerini çıkartıp atar üzerinden zamanlıca.
Her döngüsüyle yaşam yolculuğumuzda yürüyen bizler. Gerçekte kim olduğumuzu arayanlardan öte değiliz esasında.
Dön kendi gerçekliğine. Sana dayatılanları çıkar üzerinden. Kaldır at tüm benliklerini. Fark et sana can veren ruhsal enerjini… Yaşam sahnesinde hangi rollerini kendin sandın bir düşün. Hangi rollerinle özdeşleşip, kimi zaman gerçekliğinden kaçtın. Bilinçli varlığınla mı, yoksa bilinç dışından sana gelen komutlarla mı yürüdün yolunda. Ya kolektif bilinçten yaşamına taşıyarak yüklendiklerin.
Kendini bilme yolculuğuna adım attığında… Geçersin sırlanmış nice yollardan. Zihninin tüm karanlık odalarından çıkarak, varırsın ruhunun makamına. Ve sen yine kendinle buluşursun o yolun sonunda.
Sorarım şimdi sana. Nedir yolculuğunun gayesi? Onurlandırabildin mi kendini yolda? Giyindiğin tüm benliklerini bir kenara koyduğunda… Sen kimsin? Yaşam yolculuğunda nelerle demlendin? Hangi deneyimlerinle törpülendin? Hangi türlü hallere büründün? Pekii o hallerini ne kadar fark edebildin? Hangi derin duyguların dipsiz kuyularına düştün? Hangi düşlerine hevesle inip, düşüncelerinin esiri oldun? Hangi bilgilerin peşinden koşup, sonra o bilgileri boşuna yüklendin? Hangi ideallerinin ardından nafile sürüklendin? Ya şimdi… Bu yolculuğun hangi düşlerinde yeniden kayboldun? Öyleyse düşün! Bu yolculuğun şimdiki hikâyesinde… Sen yine hangi rollere büründün?
Kendini aşmak için dünya sahnesine düşensin. Sonsuz âlemi varlığına yüklenip, amacın uğruna yollara düşensin. Seni sınırlayan her ne varsa, tüm sınırlarını aşmak için gelensin. Bazen egon… Bazen nefsin… Bazen dünyevi rollerin… Bazen de bilinç dışın ya da kolektif bilinçten taşıdıkların… Bir düşün! Hangisine takılıp kalırsın çoğu zaman yolculuğunda? Her biri kendi vazifesiyle senle… Farkında mısın?
Farkında olabildiğin tüm parçalarını bir araya topla. Tüm ve bütün olabildiğinde ancak kendi yaratımlarını deneyimlersin. Her parçan sana hizmette unutma! Sen her biriyle özgün ve biriciksin. Sen ruhsal varlığınla yürüyensin. Ve farkındalığın kadar kudretlisin. Yeter ki bil kendini. Yeter ki tanı sende saklı olanı. Kaldır perdelerini. Gönül gözünle izle asıl gerçekleri… Ya da devam et o derin uykuna.
Uyanan bilinçler arar yolda tüm yanıtlarını. Sorulardan geçmeden aranır mı yanıtları. Oysa sorularda sende… Aradığın yanıtları da… Yeter ki tanımak iste görünenin ardında saklı olanları. Gerçekten tanımak istersen… Önce kendi gerçekliğinden başla!
Kendini tanıma yolculuğuna çıktığında. Önce egonu ve ona hükmeden nefsini tanı. Ardından genişlet bilincinin sınırlarını. Bilinç dışının gizemlerini keşfetmeyi unutma. Ve kolektif bilinçten buraya taşıdıklarını fark et. Sonra sessizleş…. Daha da sessizleş…. Dinle sessizliğin sesini… Ve hisset her zerresiyle varlığını. Önce bedenini tüm varlığıyla hisset. Bedenine hizmet eden tüm hücrelerinin sesini dinle… Damarlarındaki kanı hisset. Çakralarından sana akan sonsuz enerjiyi hisset. Kalbinin makamına oturmuş ruhunun sesini işit… Sezgilerinle sana haykıran yüksek benliğinin sesini dinle. Senden yayılan enerji dalgasıyla psişeni hisset. Sonra zihninin sana fısıldadığı tüm düşüncelerini iyi oku. Düşlerine inip de nasıl düşüncelerini tetiklediğini fark et. Ardından düşüncelerinin nasıl da duygularını doğurduğunu fark et. Ve duygularınla yaratım yaptığın tüm deneyimlerinin sana neler öğrettiğini gör. Senin için tasarlanmış tüm gerçekliğini artık tanı! Her birinin sana hizmette olduğunu hatırla! Sen her birinin hakikatini görebildiğinde, kendi gerçeğini de keşfedersin bunu bil. O vakit bu sahnede kurgulanan tüm oyunların perde arkasını görebilirsin. Ve daha iyi okursun evrensel sistemin dilini. Bu sistemdeki yerini daha iyi kavrarsın belki…
Tene bürünmüş ruhunla parlat sende olanı. Aydınlansın dünyan… Ve sen dünya ile olan uyumunu tekrar yakala. Zaman ve mekânın ötesine geçen ruhsal varlığınla. Sen maddesel boyutu sadece deneyimleyen olduğunu unutma. Duyuların vasıtasıyla deneyimlediklerini kodlarsın bilincine. Öyleyse genişlet dünyaya açılan pencereni. Alabildiğine parlat ruhunun görkemli ışığını. Her daim senin elinde olsun egonun kontrolü. Farkına var tüm deneyimlerinin ve sana öğrettiklerinin. Özümse sende olan tüm akaşik bilgileri. O vakit göreceksin. Yaşam sahnesinde sen… Özgür iradenle sadece kendi yaratımlarını deneyimleyensin. Öğrendiklerinle varlığının sınırlarını aşan… Ve görülmez sandıklarını da görebilensin. Evrensel sistemi izlemeyi ve anlamayı öğrendiğinde ise… Bilgiden bilgeliğe geçensin….
Bu döngüden çıktığında tüm tutunduklarından özgürleştiğini göreceksin. Oyunun içinde üstlendiğin rollerin sadece deneyimlerine hizmet ettiğini anlayacaksın. Sana ayna tutan nicelerinin… Seni sana hatırlatmaktan öte gitmediğini fark edeceksin. Hatırlarsan hepimiz birer yolcuyuz bu çetrefilli yaşam yolunda. Ne benim yolum senin için… Ne de senin yolun benim için… Hepimizin yolu kendi gerçekliğine varır. Her birimiz kendi kaderimizin yolunda yürürüz ruhsal varlığımızla. Her birimiz kendi tekâmül sınavlarımızı açarız, bizi biz yapan yaşam kodlarımızla. Bizler düşlerimize inip yollara düşenleriz kendi amacımızla.
Öyleyse sor kendine bu yolculukta nereye varır yolun? Neler deneyimledin sana sunulan yolda? Neler öğrendin bu sefer ki yolculuğunda? Derler ki yolun sonu görünür. Beklemekte niceleri hasat vaktini. Derler ki bu yolculuk amaçsız değil. Bilinmeyenin arayışında niceleri. Derler ki hızlanmış zaman döngüsü. Algıladığın zamanın ötesine geçmiş çoktan niceleri. Derler ki ayrılık yok varlık deryasında. Perdelerini kaldırmış olanlar anlatmakta… Görünenin ardında saklı gerçekleri.
O vakit sözcüklerin ötesini konuşalım. Bilinen her ne varsa bunlardan geçip, başka şeyler anlatalım. Bizi daha öteye taşımayan deneyimleri ardımıza bırakıp… Algımızı yükselten daha yüce deneyimlere kapımızı aralayalım. Tüm bildiklerimizi unutup, bize unutturulanları yeniden hatırlayalım. Derler ki beklenen zaman yaklaştı… O vakit yaşamlarımızı neler uğruna heba ettiğimize kafa yoralım. Bizi beslemeyen her ne varsa geride bırakıp bu yolculuğa ruhumuzla anlam katalım.
Yaşam yolculuğumuz unuttuklarımızı yeniden hatırlama çabasıyla olsun. Ruhumuzda saklı olan hakikati keşfe çıktığımızda… Elbet buluruz bize unutturulan kadim sırları da…
Bizler düşlerimize inip yollara düşenleriz nicedir. Bizler bu zamanda bu yolculuğu ruhsal akitlerimizle seçenleriz…O vakit hatırlayalım unuttuklarımızı her birimiz.