Kendi yalnızlığına dost olan
Her karşılaşmada yine kendinde olanı arar
Bilir ki bedenle örtünmüş olan her ruh
Her zerresiyle kendinde olanı yansıtır
Ayna olur biri diğerine ve o aynalarla yine kendine kördür insan
Baktığında her ne varsa, kendindedir oysa
Sonra anlar ki…
Kendinden kendine bir yolculukta aslında, nicedir zamansız olan
Yaşayan da O, gözlemleyen de
Hisseden de O, deneyimleyen de
Tüm deneyimleriyle duygu eker her defasında
Ve hasat edilir usulca tüm duyguları
Anlar ki insan…
Bu yolculuk sürer gider kendi döngüsüyle ebedi
Adına kimileri kader der, kimileri yazgı
Sonra döner kendine insan, sorar: “Ey dost Sen neredesin?”
“Sendeyim” der kadim dost
O vakit anlar ki…
İnsan aslında kendinde olanı arar her çehrede
Yolculuk böyle sürüp gider ezelden ebediyete
Adına hayat der insan
Yine kendiyle sohbete düşer
Kâh şiir olur satırlar, kâh hüzünlü bir hikâye
Yazmak özgürlük, yazmak ruhun tesellisi
Kalabalıklarda kaybolan gezginlerin
Kendiyle sohbetidir satırlar bilinir
Usulca seslenir gayrısına “Ey dost Sen kimsin?”
“Sende olanım” der kadim dost
O vakit anlar ki…
İnsan aslında kendinde olanı bilir
Yolculuk sadece kendinden kendinedir
Nice yaşamlar serilse de önüne, O’nun özlemi özünedir
Kâh hüznü yazar
Kâh umudu, hasreti, sevgiyi
Kâh ebedi aşkı
Satırlar şiir olmuş ya da hikâye
O aslında yine kendine fısıldar sözcüklerini
Kendiyle sohbetidir yazanın tesellisi
O kendinden kendine yolculukta olan
Nicedir koyulmuş yola
Yürür ağır aksak kalabalıklar arasında
Kendini arar ebedi yolculuğunda
Dile gelir satırlar ve yazanın hikâyesi olur
Sorar her karşılaşmada “Ey dost Sen kimsin?” diye sorar
“Aradığın her neyse, Ben O’yum” der kadim dost
Kendine dostlukta bulur oysa
İnsan aradığı hakikatini
Kalpten kalbe köprüler kurulur deneyimler diyarında. Ruh kendinde olan hakikati tattırabilir ancak gayrısına. Çokluğun arkasındaki birliği gören, birliğin de nasıl çokluğa dönüşebildiğinin şahidi olur her an. Âlemlerin bilgisi serilir bir dostla sohbetin derinliğinde. Aklın zincirlerinden kurtulmanın sırrına erişilir dostun muhabbetinde. Ayna olur dostlar birbirine. O aynada her insan yine kendini görür. Yaradılışın muhteşem güzelliğine hayran olur baktığı her neyse.
Yaşam sahnesinde ezeli oyunda olanlar, birbiriyle muhabette hatırlar o gizemli oyunun sırrını. Kalkar perdeler en derin hakikati anlatan sözcüklerin tınısıyla. Görünür olur gerçek ve yalan. Ruhun dili duygulara yansır ve dile gelir en saf duygular sözcüklerle. Bilinir olur varoluşun o muhteşem gizemi. Yaşam yolculuğunda her ne düşünüyorsa insan. Onu yaratır anbean ve düşlerinde oynar adına hayat denen o ezeli oyunu.
Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Yolculuğuna eşlik eder niceleri. Sende olanı yine sana yansıtır her biri. Gözlerdir ruha açılan pencereler. Sen her gözde aslında kendinde olanı görürüsün. Dil ne söylerse, ruhun dilinde de o vardır. Sözcüklerin de ruhu vardır. Düşünür müsün hiç sen ne söylersin? Dinle!… ne söyler sana deneyimlerin. Dinle!… ne söyler sana varlık âlemi. Doğanın ritmini, suyun sesini, rüzgârın sesini, kuşları ya da ağustos böceklerini dinle. Hisset, yaşamın ezgisi ruhunu okşar. Dostun muhabbetinde kendini ara. Sana unuttuklarını anımsatır hatırla! Okuduğun satırlarda neyi ararsın bir düşün! Belki sana duymak istediklerini fısıldar.
İnsan önce kendine dost olabilmeli. Kendi karanlığınla yüzleşmeden bulamazsın ışığı. Kendindeki sırları aramadan, erişemezsin âlemlerin sırrına. Ruhunun akitlerini hatırlamadan, kendinden kendine olan yolu göremezsin. Kendine samimi olmazsan, gayrısında samimiyete erişemezsin. Kalbinle, dilinle ve zihninle birliğe ulaşamazsan, ayrılıkların illüzyonunu göremezsin. Sen seninle dostluğu yakalayamazsan, nicesiyle dostluğun tadına varamazsın. Ruhunun dilini tanıyamazsan, yüksek benliğinin sesini duyabilir misin? Dinle sezgilerin sana ne söyler. Sen bu yaşam sahnesinde kendinden kendine yolculukta olansın. Kendinde ara hakikatini. Emin ol sana nice sırlar söyler.