Birçok insan şimdi içimizden gelen rehberliği takip etmenin ne kadar önemli olduğunun farkına varıyor. Bu rehberliği, her düşüncemize ya da hareketimize cevaben beliren, tıpkı yolculuğunun her adımında nereye gitmen gerektiğini tarif eden bir GPS sistemi gibi deneyimleriz. Genellikle bu rehberlik sistemini dinlemeyiz ve yolculuğumuzda kayboluruz.
Genç yaşta duygularımızı göstermenin iyi bir şey olmadığı söylenmiş olabilir ve dolayısıyla bizde duygularımızı umursamamayı öğreniriz, bu durum GPS ekranına bakmamak ve sesini kısmakla eşittir. Yolumuzu kaybederiz, kayboluruz ve sadece başkalarının rehberlik sistemine dayanarak hayat yoluna devam edebiliriz. Hatta; hayatımızda izlememiz gereken yönler hakkında başkalarının bizden daha çok bildiğine inanma noktasına gelebiliriz. Kendi kararlarımızı vermekten korkmaya başlarız ve bunun yerine herhangi bir karar vermeden önce başkalarının onayını almaya çalışırız; diğer türlü yanlış yapacağımızı düşünürüz.
Bir partner ararken bir seçim yapabiliriz ama sonra başkalarının bu seçimimizi onaylamasını hatta böyle bir partneri hak ettiğimizi söylemesini bekleriz. Yaptığımız işin doğru olduğunu söylemesi için başkalarını hayatımıza dahil ettikçe kendi içsel rehberimizden uzaklaşırız ve hayatta daha az başarılı hissetmeye başlarız.
Neyse ki evren, içsel rehberimizin başka türlü kabul edilebileceği şekilde de çalışır. Biz kendi duygu ve hislerimizi dinlemeyi reddettiğimizde evren bu duygu ve hisleri başkaları tarafından ifade edilen duygu ve hisler olarak bize iletir. Örneğin İpod; içerisinde şarkılar vardır ancak çıkış sinyalini çeviren kulaklık olmazsa bu şarkılar dinlenemez. Benzer bir şekilde bizde duygu ve hislerimizi açıklama, yorumlama yeteneğimizi kaybedersek, içsel rehberimizi duyamayız. Fakat, İpod içerisindeki şarkıları alternatif bir yol olarak hoparlör aracılığıyla duyabiliriz. Etrafımızdaki insanlarda bizim için hoparlör görevi görür ve bizim kablosuz hoparlörümüz oldukları için her zaman bizim içimizdeki şarkıları bize söylerler. Biz insanlar evrensel internet ile birbirimize bağlıyız ve bu yüzden bizler kendi duygularımızı ve hislerimizi ifade etmeyi reddetsek bile, çevremizdeki insanlar bunları bizim için ifade edecektir.
Her ilişki bize kendimiz hakkımızda bir şey öğretir. Eğer hayatımızdaki insanlar bize saygı duymuyorsa, kabaysa, yada bizi herhangi bir şekilde tehdit ediyorsa, bunun anlamı onlar içimizdeki şarkıları yüksek sesle söylüyorlardır. Bu bize içimizde, kendi hakkımızda neden bu negatif şarkıyı tuttuğumuza odaklanma fırsatı verir. Kendi negatifliğimizin sebebini anladığımızda, tıpkı istemediğimiz bir şarkıyı İpodumuzdan silmek gibi bu durumu da silebiliriz.
Bu kadar basit mi? Evet, prensip olarak bu kadar basit ancak zorluğu bunları uygulamakta. Böylelikle zihnimizi istenmeyen negatif şarkılardan silebiliriz. Sonrasında hayat mücadele olmayı bırakacak ve niyetlendiği şekilde tamamen neşe olacak.