Likya Medeniyeti, teke yarımadası üzerine kurulu, sınırları oldukça geniş bir kültür, Likya’lılar üzerine araştırma yaptığım sıralarda, onların Çiçekleri kullanma sanatını, şifa bütünlüklerini ve Şamanik özelliklerini tanımıştım. Sütleğen Çiçeklerinin o muhteşem yükseklikte ki titreşimleri, Mor Deve Dikenlerinin yüksek antioksidan içeren güçlü özleri, Adamotlarından, katırtırnakları çiçeklerine kadar uzanan, her mevsim her çiçek türünü bulabileceğiniz, muhteşem topraklar; Likya Toprakları.
Çiçek serüvenime Likya topraklarında başlamak, bana evrenin verdiği en güzel armağanlardan biri kanımca. Hamdolsun…
Dağlar yukarılara doğru rakımı arttırdıkça sertleşir ama bir o kadar da gizemleşir. Likya toprakları medeniyetinde attığınız her tohum, savrulan her meyve bir sonra ki yıl size ürün olarak döner. Bu muhteşem döngüyü tam 3 yıldır oldukça bilinçli bir şekilde takip ediyorum ve izliyorum. 2012 Yılında geldiğim Kaş ilçesinde 3 ayımı geçirip, nice güzel insanlarla tanışıp, dağlara çıkmıştım. Yol size, sizin gibi biriyle kesişen bir arkadaşlık sundu mu bir durup düşünmek lazımdır. Ben de öyle yaptım ve 3 yıl kendimi beklemek, görmek, takip etmek ve en önemlisi denemek istedim. Kaş’a 11 km gibi yakın bir mesafe olarak görünse de denizden 700 metre yukarılara çıkınca her şey değişiyor birden bire. 10-17 derece arası bir sıcaklık, bir iklim farkınız başlıyor, hava kupkuru olurken, nemden eser kalmıyor. Çiçek çiçek yollardan kıvrılarak çıkıyorsunuz yukarılara, yolun bazen sol, bazen de sağ tarafından size deniz göz kırpıyor. Yükseldikçe Yunan adalarını izlemeye, ufka bakmaya başlıyorsunuz. Mahallemden söz ediyorum. Gökçeören İzne’den…
Mayıs ayında açan Katırtırnakları, işlenmemiş toprakların güzelleri olan Adamotları (Mandragora Autumnalis), okulun bahçesinde kuşların, her sonbaharda getirdikleri tohumların geride bıraktıkları, çiçek açan Kantaron şifa anneler oluyor. Mor deve dikenleri ve sütleğenler ise olağan üstü güzellikte ki çiçekleri ile güçlü titreşimleri ihtiva ederler. Akyıldız çiçekleri olarak da tanınan ve bilinen, yerden en fazla 30cm yükselebilen, yıldız biçiminde ki bu minyatür çiçekler, Kalp çakranın dostu. Toplarken asla soğanına zarar vermemeniz gereken yeşil sapı; ani krizlerin, ruhsal atakların ve derin depresyonun kurtarıcısıdır. Bach Çiçek terapisinin Star of Bethlehem çiçekleri. Mucizevi hızı ve titreşimleri ile acil durumların, ani olayların, şokların şifa anneciği. Ona bayılıyorum, hep banyomun lavabosunda ona yer veriyorum. Kokuları yok ya da ben algılayamıyorum henüz. Öylesine parlak bir beyazlık taşıyor ki her ortamda kendini parlatıyorlar. Hele dolunay geceleri bir görseniz bu kızları, beyaz ışıkları neon etkisinde, tadında oluyor.
Eskilerin eski adetlerinde kullanılan yeşil sarımsı renkte ki Sütleğen çiçeklerinin ise; sarılık ve yüksek ateş için kullanıldığını öğreniyorum Çakır Neneden. Çakır nene İzne mahallemizin şamanı yaşı yaşını almış, küçücük elleri ama yüksek duru görüsü ile bakla atıp fallar açan nenemiz. Beni ilk akrep soktuğunda onun yanına gitmiştim, tarifi mümkün olmayan bu acının eşi benzeri yok sanırım. Havlunun altında uyuduğunu nereden bilebilirdim ki can havli ile yerden yükseldiğimi ve koşarak Çakır Nenenin az ilerde ki evine vardığımı hatırlıyorum. Bana Sütleğen çiçeklerinden bir sarmal yaptı, akrebin tam soktuğu yer olan sol elimin işaret parmağına sardı. Gözlerimden akan yaşlar, bir çocuk gibi anne diyerek ağlamam. Asla o günü unutmayacağım. Fazla uzun sürmeden bir sızlamaya dönüştü her şey, Sütleğen sanki hafifletmişti, Çiçeklerin içinden çıkan yağ dolu tohumcuklar, zehirin olduğu yere doğru akıyor ve çalışıyorlardı, bunu çok net hissedebiliyordum. Çakır Nenem bir ayrılık türküsü tutturmuştu, sesinin acıklı hali sanki acıma pansuman yapar gibiydi. Bir kaç saat onun yanında ağulandım, onun hiç anlaşılmaz cümlelerini bir ninni gibi dinledim. Uyku ağır basmaya başlamıştı, gözlerime perdeler iniyor, uyumamak için kendimi zor tutuyordum ki yerimden hızla kalktım, onun yanağına bir öpücük kondurdum. Sütleğen çiçeklerine sarılmış elimle, evime çıktım. Kendimi yatağın üzerine bırakırken, içimi derin bir huzur kaplamıştı. Sanırım zehir bedenime yayılmış, benim teslim olmamı bekliyordu. Oldum da zaten…
Eskiden salep çiçekleri de açarmış okulun bahçesinde, 1946 da yapılan, sedir ağaçlarından, el emeği, imece usulü yapılan Seyret İlköğretim Okulu, bizim verdiğimiz yeni adı ile Mektephan. Kışın açan çiğdem çiçekleri, martta coşan beyaz, pembe badem ağacı çiçekleri. Tüm arıların bizim bahçede olduğu bir bahar geçer buralarda. Badem Çiçekleri Latince; Prunus Dulcis, Çiçek terapileri içinde Yorkshire Çiçek terapisinin içsel rehber öğretmeni. Sizi sezgilerinizle buluşturan badem çiçekleri, kendi sezgilerimize güvenmemiz gerektiğini naifçe öğretiyor. Okulun tüm bahçesini kaplayan bu beyaz çiçek dokusu, sayısı 120 kadar ağaca ait olunca, ortalık bir festival havasına bürünüyor. Her yıl bahara uyanırken, hepimizin üzerimizden atmaya çalıştığı kış rehaveti çözülmeye, karlar erimeye başlıyor. Nazik, minik dal ile bütünleşmiş çiçekler rüzgârda saçlarınıza dağılıyor, yerler kar yağmışçasına beyaza bürünüyor. Bahar Kar’ı diyorum ben onlara.
Birçoğumuz için zordur, sezgilerimizle yaşamak illa ki devreye soktuğumuz zihnimiz ile sorular üzerine sorular kurarız. Oysaki tıpkı Badem çiçekleri gibi her şeyi kalbimize, iç sesimize, sezgilerimize bırakabilsek ne iyi olurdu? Yorkshire Çiçek Terapisi Badem çiçekleri kürü ile sezgilerinize açık kalabilmeyi, onları dinlemeyi ve uygulamayı öğreniyorsunuz. Bir yıl kadar önce solarizasyon yöntemi ile elde ettiğim Badem Çiçeklerinin 4 haftalık çiçek kürünü kendim için hazırlamıştım. Duru görü açılıyor, dünyevi konularda çok daha hoş görülü olmaya başlıyorsunuz. Siz yeter ki çiçek özünüzü düzenli kullanın, bakın nasıl farkındalık açılmaya başlıyor tabi farkındalığın ne olduğunu biliyorsanız bu değişimi fark edebiliyorsunuz. Kendi kendinin bile farkında olmayan birçok insanla tanıştırdı beni Mektephan. Ağzından çıkanı duymayan kocaman sağır kulaklar gördüm. Ama hiç Badem Çiçekleri kadar coşkulu açanlarını göremedim desem yeridir. Yaşadığım bu coğrafyanın sadece minik bir bölümünü bile tararken, karşıma her defasında, günü gününe, zamanı zamanına açan çiçeklere selam olsun. Baharı bol yağmurlu, fırtınalı penceremden seyrederken, ısrarla seram da açan Menekşeler, kış yalnızlığıma arkadaşlık ediyor.
Kışımız bol yağmurlu, baharımız bol ÇİÇEK’li olsun…