Bizler kendi hızımızda titreşerek yaşamda varoluş sergileyen tene bürünmüş ruhsal varlıklarız. Özümüzde var olan enerjimizle, frekanslar deryasında her an titreşim halinde varlık gösteririz. Bilinç düzeyimizle, duygularımızla, düşüncelerimizle, sözlerimizle, niyetlerimizle, eylemlerimizle ve ruhumuzla devamlı titreşim halinde var oluruz bu yaşam deryasında.
Düşüncelerimizle duygularımızı, duygularımızla eylemlerimizi, eylemlerimizle düşüncelerimizi etkileyerek her an yaratım yaparız yaşam sahnesinde. Bir enerji varlığı olarak hangi frekansta titreşiyorsak, titreştiğimiz frekansa göre kendi yaratımımızı yaparız frekanslar deryasında. Titreşimimizle yaydığımız enerjiyle deneyimlerimizi yaşar ve yaşatırız özgür seçimlerimizle. Bu nedenle bizler zihnimizin tarlasına düşünce, duygu, söz, niyet ve eylemlerimizle hangi tohumları ektiğimizin farkında olmalıyız her anımızla.
Ruhumuzun titreşimiyle varlığımızı nasıl yansıtıyoruz peki bu yaşam sahnesinde? Ruhumuzun titreşimiyle hangi frekansla rezonansa geçiyorsak, ona göre yaşam deneyimlerimizin yaratımında oluruz anbean bu sahnede.
Özümüzde var olan saf bilincimizin ve yaşama dair farkındalığımızın kaynağıdır ruhumuz. Bu yaşam deryasında tene bürünmüş ruhumuzla, deneyimleyen ve gözlemleyen enerji varlıklarıyız her birimiz. Sonsuzluğun kaynağı olan özümüzle bizler; ışığımızla aydınlatır, saf bilincimizle sevgiyi yayar, deneyimlerimizle bilgeliğimizi yansıtır ve ruhsal titreşimimizle her an yaratım yaparız özgürce.
Ruh, beden ve zihinsel anlamda bir bütün olarak frekansımızı duygularımız, düşüncelerimiz, sözlerimiz, niyetlerimiz ve eylemlerimiz her an etkiler. Bu nedenle bütünsel anlamda frekansımızı yükselten de düşüren de yine biziz aslında. Olumlu niyetlerimiz ve eylemlerimiz, pozitif düşüncelerimiz, sevgi dolu hislerimiz ve ağzımızdan çıkan her söz frekansımızı yükselterek benzer frekanslarla bizi rezonansa sokar. Olumsuz niyetlerimiz ve eylemlerimiz, nefret ve korku dolu düşük frekansta hislerimiz, negatif düşüncelerimiz ve sözlerimiz frekansımızı düşürerek, yine düşük frekanslarla rezonansa girmemizi sağlar.
Ruh, beden ve zihinsel olarak ne kadar yüksek frekansta titreşim halindeysek ışığımızı o kadar güçlü yansıtırız yaşama. Ne kadar düşük frekansta titreşim halindeysek ışığımızı söndürürüz ne yazık ki. Duygu, düşünce, söz, niyet ve eylemlerimizle frekansımızı yüksek tutmak özgür irademizde saklı gerçeğimizdir. Ruhumuzun, bedenimizin ve zihnimizin frekansını düşürerek karanlıkta gezinmek ise yine özgür seçimlerimizin sonucu olur elbette.
Zihnimizin tarlasına ne ektiğimiz önemli. Düşüncelerimizi, inançlarımızı ve davranışlarımızı şekillendiren tohumları ektiğimiz tarlamızdır zihnimiz. Derinliklerinde saklı bilinçaltımıza ektiğimiz tüm tohumları, hasat ederiz zamanı geldiğinde. Bazen geçmiş deneyimlerimizle tohum ekeriz. Bazen öğrendiklerimizle. Bazen de tutunduğumuz inançlarımız ya da duygusal tepkilerimizle tohumlarız zihnimizin derinliklerini. Ardından hakkımızca hasat ederiz zihin tarlamıza ektiklerimizi. Ektiğimiz her tohumun da bir frekansı vardır. Ruhumuzun rezonansa girdiği her enerji alanı, zihnimizin frekansını da etkiler.
Bizler ruh, beden ve zihinsel anlamda her anımızla belli frekansla titreşerek enerjimizle tohumlarız nihayetinde yaşam tarlamızı. Vakti geldiğinde ise yine ektiklerimizi biçeriz hakkımızca.
O vakit ruhumuzun ve zihnimizin frekansını yükseltelim farkındalıkla. Güzel ve umut dolu niyetlerimizi ekelim yaşam tarlamıza. Ve sözlerimizle usulca dokunalım kalplerimize sevgiyle.