Türkiye’de bir vahşet daha yaşandı. Bir genç kız, insanlıktan nasibini almamış zavallılar tarafından hunharca katletildi. Bir cana daha kıydılar, bir kadını daha yok ettiler, bir Özgecan daha gitti, insanlık yine kanadı…
Oysa gelişmişlikten bahsediyoruz. Daha ileri, daha medeni, daha ahlaklı ve daha bilinçli olmaktan… Bir şeyi kabul edelim. Biz, hala çok aşağılarda, medeniyetin ve insanlığın çok uzağındayız.
Erkek egemen toplumumuzda kadın cinayetlerine, töre kıyımlarına, yargısız infazlara alıştırıldık. Her vahşi olaydan sonra günübirlik gözyaşları döktük, hatta kimimiz bu olaylarda bile fikir ve vicdan ayrılığına düştü. Ölen kadınlar için hep bir gerekçe bulmaya çalıştı bazıları. Eteği kısaydı, bakışı farklıydı, kokusu güzeldi ya, katli vacipti…
Bir şeyi kabul edelim. Devamlı geleneklerinden, dini değerlerinden, maneviyatından bahseden bir toplum olarak, aslında biz bunları sadece bir araç, bir kisve olarak kullanıyoruz. Çünkü tüm bunları erkek egemenliğinin bir şartı, bir dayatması sayıyoruz… Aklın ve aydınlığın dini olan İslamiyet’i bile gericiliğin, bağnazlığın ve yobazlığın içine sokuyoruz… Erkeğin zulmünü, dinin ve geleneklerin verdiği bir hakmış gibi algılıyoruz.
Özgecan hayatının baharında iffetini korumak için göz göre göre katledildi. Katiller, tecavüzcüler, hayat hırsızları gözümüzün içine baka baka yaptılar bunu. Bu toplum bunu hak ediyor, biz de yapsak ne olacak diyerek mübah gördüler bu vahşeti…
Bu, sadece bir ölüm değil. Bu, yalnızca bir genç kızın namusuna tecavüz değil. Bu, bir toplumun iflas etmesi… Kötülüğün, fenalığın, azgınlığın bir kanser gibi tüm toplumu artık esir almasıdır.
Birimizin kızına kıydılar bugün. Biz, daha önceki olaylara yeterince büyük tepkiler veremediğimiz için… Milyonlarca insan meydanlarda birleşemediğimiz için… Adil ve medeni bir hayat kuramadığımız için…
Bu kanda hepimizin eli var… Bu canileri büyüten kadınların, onları iyi bir evlat ve iyi bir insan olarak yetiştiremeyen babaların, toplum içinde yapılan çirkinliklerin karşısında hakkedilen tepkiyi vermeyen akrabaların, komşuların, polislerin, öğretmenlerin, hepimizin…
Şimdi biz, Yaradan’a el açıp, huşu içinde cennet duası mı edeceğiz? Özgecan’ın çığlığını duydunuz mu? Bizi cennet bahçelerine alması için Allah’a hangi yüzle yakaracağız? Suya, sabuna dokunmayıp cennete girmeyi mi bekleyeceğiz, bize geride nasıl bir miras bıraktığımız sorulmayacak mı?
Kadınlarımızı koruyamadığımız, namuslarına göz diktiğimiz, onların yaşamını ve namusunu güvence altına almak yerine hunharca katledilmelerini izlediğimiz için mi cennete girmeyi isteyeceğiz?
Özgecan senin mekanın cennet olsun, bu kirli dünyanın güzel ve masum canı…