Hani çok istiyorsunuz ya 3. gözüm açılsın, sezgilerim açılsın, olacakları bileyim, düşünceleri okuyayım diye. Bunlar kendinize doğru aldığınız yolda zamanla zaten açılacak olan özellikler. Bilgelik yolunda yürümeden sadece bu konularda çalışma yapıp bu özelliklere sahip olabilirsiniz ama bu özelliklerin size hiçbir faydası olmayacağı gibi zamanından önce sahip olduğunuzda zararı da büyük olur ve hatta getireceği üzüntünün altından kalkamayabilirsiniz.
Romantik hayalleriniz yüzünden telepat olmak istediğinizi biliyorum. O da beni seviyor mu? Benim yanımda başkasını düşünüyor mu? Gibi ama gerçek pek de sizin hoş hayalleriniz gibi değil. Algısı aniden açılan üniversite öğrencisi bir danışanım, “Özlem Hanım çok huzursuz oldum. Hiçbir işimi yapamıyorum. Ders çalışmam gerekiyor, konsantre olamıyorum. Sürekli insanların ne düşündüklerini duyuyorum, delireceğim neredeyse!” diye aramıştı beni. Düşünceleri duymaya başladığınızda, henüz bu özelliği istediğiniz gibi kullanma becerisine sahip olmadığınızda, kafanızda sürekli bir gürültü olacak ve siz kendi zihniniz yetmezmiş gibi etraftaki tüm insanların zihinlerinin hiç durmadan ürettiği çöpleri de duymak zorunda kalacaksınız.
Üstelik çoğu kişi maske ile geziyor ve yüzünüze gülerken içlerinden hakkınızda hoş olmayan şeyler de düşünebiliyorlar, yüzünüze gülerek sizinle konuşan arkadaşınızın hakkınızdaki gerçek düşüncelerini duyduğunuzda moralinizin ne hale geleceğini tahmin edebiliyor musunuz? Buna katlanabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Empat olan insanlar tanıyorum yakınlarındaki herkesin tüm duygularını olduğu gibi hisseden ve bu yüzden tüm yakın arkadaşlarından hatta ailesinden bile uzaklaşma ihtiyacı duymuş insanlar. Sahteliğe tahammül edemez hale gelip yalnızlığı seçmiş insanlar.
En yakın arkadaşlarınız, en sevdiklerinizin aslında sizi sevmediklerini sizinle çıkar ilişkisi içinde olduklarını ya da kalplerin kirliliğini tüm açıklığıyla görürseniz hala sevilme ihtiyacı içindeyken buna ne kadar katlanabilirsiniz?
Olup biteceği neden öğrenmek istediğinizi biliyorum, şu işim olacak mı? Kiminle evleneceğim? O evi alabilecek miyim? Bana geri dönecek mi? Bu yüzden sabahtan akşama kahve fincanlarına bakıp duruyorsunuz.
Yaşamında olup bitecek her şeyi bilerek yaşayan insanlar tanıyorum. Kardeşinin kanser olup öleceğini bilmek ve bunu ona söylemeden ve bu konuda elinizden bir şey gelmeden yaşamaya devam etmenin kolay olduğunu mu sanıyorsunuz? Çocuğunuzun başına gelecek olayları görüp acaba kader değiştirilebilir mi? Bunlar gerçekten olacak mı olmayacak mı korkusuyla yaşamanın kolay olduğunu mu zannediyorsunuz?
Açılmasını istediğimiz özellikler belki üstat olduktan, yaşamın bir illüzyon olduğu gerçeğine vakıf olduktan ve tüm bu duygu ve düşüncelere karşı nötr hale gelebildikten sonra öğrencilere yardımcı olmak için kullanabileceğimiz ve ancak o zaman bizi etkilemeden gerçekten işimize yarayabilecek özellikler.
Bu arada yanlış anlaşılmasın, üstatlar duygusuz insanlar değiller, aksine o duyguyu tam olarak algılarlar ama frekansları yüksek olduğu için duygunun çekim alanına girmezler.
Bence bırakın ve bekleyin zamanı geldiğinde açılsın. Yok ben kapıları zorlayıp bu özellikleri edinip daha zor deneyimlerin altından kalkacağım diyorsanız, her zaman söylediğim gibi seçim size ait.