Dış uyaranlara karşı, bilincin tümden ya da bir bölümünün yittiği; tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı doğal dinlenme durumuna uyku demekteyiz. Hepimiz uykunun ne kadar değerli olduğunu ve onsuz yaşamın olmayacağını biliriz. Bireyden bireye uyku uzunluğu değişmekle birlikte; az da olsa hepimiz uyuruz ve buna ihtiyaç duyarız. Uyku genelde fiziksel bir ihtiyaç gibi görülse de aslında uykunun bizim bilmediğimiz çok yönü olduğunu düşünmekteyim. Bunların başında yaşadığımız dünya realitesinden uzun ya da kısa olarak kopmamızı ve bizim asıl kaynağa dönüp, ruhsal enerjimizi yenilememizi sağlar. Bir nevi ruhumuzun şarjı gibidir.
Bizim uyku dediğimiz durum, evreler şeklinde gerçekleşmektedir. İlk dört evre yavaş göz hareketleri veya NON-REM uykusu yani REM olmayan uyku iken; son evre ise REM uykusudur. Beyin uyku durumunda bazı dalgalar oluşturur ve titreşir. NON-REM evrelerinde alfa, teta, delta beyin dalgaları oluşurken; REM uykusunda salt delta beyin dalgaları oluşmaktadır. Beta dalgaları sık aralıklı olup, zihnimizin tamamen aktif olduğu kısımdır. Alfa dalgaları daha seyrek aralıklı olup, hafif hipnoz halinde olduğumuz kısımdır. Teta dalgaları çok daha seyrek aralıklı olup, uyku ile uyanıklık arası gidip geldiğimiz, derin bilinçaltı aktivitesi yaşadığımız kısımdır. Delta dalgaları ise oldukça fazla seyrek aralıklı olup, dış dünyadan tamamen soyutlandığımız kısımdır.
Uyku felci ise kişilerin REM uykusu aşamasında uyanıp, kasların kitlenmesi sonucunda vücutlarını hareket ettirememesi durumudur. Çok ilginç bir şekilde kişi delta dalgası aşamasındayken bir anda uyanır, dış dünya ile ilgili uyaranları algılamaya başlar fakat bedeni tamamen kilitlidir. Adeta felç olmuş gibidir. Halk arasında “karabasan” olarak bilinen bu durumda aynı zamanda çoğu insan çevresinde birilerini hissetmekte ya da görmektedir. Üstelik bu hissettikleri varlık genelde şeytani, negatif bir varlık olmakta ve onları korkutmaktadır. Hala üzerinde çalışılan ve açıklığa kavuşamamış bu durumdan birçok insan mustarip olmaktadır. Uyku felci üzerinde çalışmalar yapan Klinik Psikolog Allan Chayne, araştırmaların sonucunda bazı bulgulara ulaşmıştır:
- Uyku felci dünya popülasyonunun neredeyse %6’sında görülmektedir.
- Bu popülasyonun %30’u hayatlarında en az bir kere uyku felci olayını deneyimlemişlerdir.
- Genelde genç yetişkinlerde görülme oranı artmaktadır.
- Bu durumun yaşanma süresi birkaç dakika ile birkaç saat arasında değişmektedir.
- Bu deneyimi yaşayan çoğu insan; etrafında negatif bir varlık gördüklerini ve onlara baskı yapıp rahatsız ettiklerini söylemişlerdir. Bazıları ise göğüslerinde baskı, nefes alamama, cinsel taciz de yaşamışlardır.
- Bu durum çoğunlukla sırtüstü pozisyonda yatarken yaşanmaktadır.
- Bazı insanlar ise uyku felci yaşarken koku da aldıklarını söylemişlerdir.
- Uyku felci yaşayan çoğu insan ise mental olarak problemli görülmekten korkup; durumu kimseye anlatamamışlardır.
Modern Bilime Göre Uyku Felci ve Tedavisi
Uyku felci ne yazık ki halen tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte araştırmalara devam edilen bir fenomendir. Araştırmaların devam etmesine rağmen, araştırmacılar uyku felci ile alakalı bazı teoriler üzerine durmuşlardır. Bunlar:
- Uyku felcini yaşayan insanlar genelde geçmiş yaşamlarında travmatik durumlara maruz kalmışlardır ya da yoğun stres altındadırlar.
- Uyku felci yaşayan insanlar aynı zamanda halüsinasyonlar görmektedirler.
- Çoğunda gördükleri halüsinasyonlar sebebiyle, beyinlerinin tehdide karşı kendini savunma bölümü diğer insanlara nazaran özellikle REM uykusunda daha aktif hale gelmektedir.
- Uyku felci yaşayan insanların çoğu uykusuzluk sıkıntısı da yaşamaktadır.
- Uyku felcini deneyimleyen insanlarda bu durumu yaşamalarında genetik kodun oldukça etkili olduğunu görmüşlerdir.
Şu anda uyku felci için önerilen tüm tedaviler ampirik durumdadır. Bazı doktorlar REM uykusunu engelleyen fluoksetin içeren antidepresanları önerir. Bu ilaç özellikle depresyonun altında yatan sebepler için işe yaramaktadır fakat uyku problemi yaşayan kişiler üzerinde de etkili olabilmektedir. Bazı doktorlar ise, bu durumu yaşayan kişilerin, bu hastalıkla ilgili net bir bilgi almalarını, bilinçlenmelerini ve uyanmak için çeşitli yollar geliştirmelerini salık verir.
Spiritüalizm ve Uyku Felci
Spiritüalizme göre uyku felcinin yaşanmasının sebepleri arasında bireyin hayat planı, büyü, obsesyon, inanç kalıpları vb… durumlar etkilidir. Aslında uyku felci daha çok spiritüel nedenlerle açıklanabilinir diyebiliriz.
Enerji terapileri ile uyku felci nasıl tedavi edilir?
Enerji terapileri, (EFT, Reiki, Regresyon vb…) ve bilinçlenme, uyku felcinden korunma ve şifa anlamında yarar sağlamaktadır. Kişinin kendini ruhsal şifalara açması ve kendini sadece et kemiğe bürünen bir bedenden ibaret değil, bir ruh olduğunu idrak etmesi ile birlikte bu durumu yaşaması hem azalır hem de yaşasa bile nasıl baş edeceğini bilir. Çünkü uyku felcini yaşayan kişilerin çoğunluğu bir varlığın tesirinden bahsetmektedir. Ve araştırmalara göre de %60’lık bir oranla uyku felci; spiritüel nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Enerji terapileri ile uyku felci tedavi edilirken; kişinin uyku felci durumu yaşadığı ana gidilir; o anki duygusal durumu sorulur ve tabi ki gördüğü varlığı tarif etmesi; o varlığın neden onu obsede ettiğini öğrenmemiz gerekir. Genelde obsede edilen kişi çoğunluklu bunun farkına varmaz. Bu sebeple o varlık hakkında onu bilinçlendirmek bu noktada çok önemlidir. Uyku felcinden mustarip kişi; gördüğü varlığı, şeytan, melek, ruh, cin vb. şekilde tarif edebilir. Bu tarifler kişinin gerek dini inancı gerek yaşadığı toplumsal kültür gerekse otojenik dediğimiz ve onun için gerçek olan enerji dünyasının etkisiyle şekillenir. Bu hiç önemli değildir önemli olan o varlığın ona ne hissettirdiğidir. Ve tabi ki bu durumu yaşayan kişinin enerji bedenindeki blokajları çözmek ve hangi olaydan sonra bu durumu yaşamaya başladığını bilmek önemlidir. Belki de önceki enkarnasyonlarından (önceki hayatlarından) kalmış bir durum da olabilir. Kişiye bunların iyice anlatılması ve inanması uyku felcini yenmede büyük yarar sağlamaktadır. Bunların yanında kişinin inanç kalıpları örneğin; “Ben düzelemem.”, “Kesin delirdim.”, “İyileşmem çok zor.”, vb… şeyler iyileşmenin önündeki en büyük engellerdir. Bu sadece spiritüel şifalarda değil her türlü tedavide iyileşmenin önündeki en büyük engellerdir. Eğer bir şeyleri düzeltmek istiyorsak; buna inanmak ve yaşadığımız durum hakkında bilinçlenmemiz gerekir. İnanç her kapıyı açacaktır.