Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Büyüdüğünde ne olacaksın?

Küçükken bana ne olmak istediğim sorulduğunda çöpçü dermişim. Herhalde fazlaca çöp gördüm ve insanların bundan şikâyetçi olduğunu, güney ay düğümü başak ve oğlak stelyumu olan, güneşi balık burcunda biri olarak kendimi buna adayarak insanları bundan kurtarabileceğimi (balık burcu), böylelikle toplumun takdirini kazanabileceğimi (oğlak burcu), böylelikle önemli bir soruna çözüm getirmiş olacağımı (başak burcu) düşündüm. Kova burcunda bulunan Merkürümle (algı) toplumun bir bireyi olarak hümanist (kova burcu) bir girişimi (Mars gezegeni- yükselen yöneticim ve yükselenime karşıt) de hedeflemiş olabilirim.

Ardından ressam olmak istediğimi söylemeye başlamışım. Bizim çocukluğumuzda (doksanlardan söz ediyorum) TRT’de Ressam, yanlış hatırlamıyorsam, Bob vardı. “Belki şurada bir ağaç vardır, şurada da bir ev…” Hayal ediyordu (Neptün gezegeni) ve oluyordu (Satürn gezegeni). Yükselenim üzerindeki Plütonumla fırçanın sahip olduğu güç (Plüton gezegeni) ve bununla yapabildikleri bana büyüleyici (Neptün gezegeni) gelmiş olabilir. Satürn ve Neptün de fokal gezegenler benim haritamda ve kavuşum hâlindeler.
Her ne kadar inek mi inek bir öğrenci olsam da ortaokulda resim dersini çok severdim. Öğretmenimiz, yanlış hatırlamıyorsam, Yasemin Saçlıoğlu resim dersinde bize mitoloji okurdu. Ardından şimdi zihninizde canlanan bir kareyi resmetmeye çalışın derdi. Bu fantastik dünyayı hayalimde canlandırmak (balık burcu, fokal Neptün) çok hoşuma giderdi. Bir gün resim kağıdının tamamına bir kuş başı çizdim. Çok güzel oldu. “Gerisi nerede?” dedi öğretmenim; “Kağıda sığmadı, öğretmenim!” dedim. İşgüzâr mıymışım biraz da neymişim! (Buna da astrolojik gösterge siz düşünün!)

Anlayacağınız, mitolojiyle beni tanıştıran resim öğretmenim oldu. Ve hep çok sevdim. Lisede, bizim gibi alanı sayısal olanlarda pek rastlanmayan şekilde bunun üzerine dönem ödevi bile yaptım. Tarot ve astroloji hayatıma girdiğimde, bu sayede algılamakta hiç zorluk çekmedim. Onları mitolojide bahsi geçen Tanrı ve Tanrıçalar gibi düşündüm.

Sonraki hayalim de bilim insanı (güney ay düğüm başak, Merkür kova) olmaktı. Bu benim hayalim miydi yoksa birilerinin hayali olup da gerçekleştiremedikleri için benim üstlenip gerçekleştirmek istediğim bir hayal miydi (balık burcu), bilmiyorum. Nihayetinde okumayı, araştırmayı, deneyler yapmayı (başak burcu, kova burcu), çokça da yeni deneyimlere kendimi açmayı (Jüpiter gezegeni, Marsımla kavuşum) hep sevdim. Kaderimde daha mistik bir yolculuk (kuzey ay düğüm balık) varmış! Belki mistisizmi bilimsel bir yaklaşımla ele alarak yol alırım. Galiba biraz da süreç böyle gelişiyor.

Demek istediğim, insanın her hayali, içinde kendinden bir şeyler taşır ve kendini tanıma yolculuğunda çok değerlidir. Ne gerçekleşir ne gerçekleşmez, bu bambaşka bir yazının konusu, nihayetinde bizim ötemizde güçler var. Bununla birlikte, ben bir balık olarak buna çok yatkınımdır. Ressam olmam gerekmiyor, resim yapabiliyor olmak, alabileceğim hazzı alabilmem için yeterlidir ve bu bazen, içimdeki o hayal kurarken gülümseyen çocuğu hatırlamam için epey yeterlidir.

Exit mobile version