Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Çirkin olur güzelliğin paleti

Yaşamak için kurallara mı ihtiyacın var? Yaşamak için nedenlere mi ihtiyacın var?  Amaçlar, nedenler, yasalar arasında kendine net bir yol mu arıyorsun?

Kayboldun değil mi?

Aradığın kural, amaç, neden, sonuç, ders, yol her neyse kafanı çok mu karıştırıyor? Ruhun tüm anlam bulanıklığında kör bir balık misali kuyruğunu mu kovalıyor?

Peki ya tüm bu karmaşa içerisinde tek bir yasa varsa? Ve bu yasa her sorunun cevabıysa? Basit gibi görünse de, uygulaması insan için hem araç, hem amaçsa?

Bana göre sevgi; Tanrı’nın, yaradılışın öncelikli yasasıdır.

Sevgiyi öğrenebilesin diye yaşarsın. Yaşamayı öğrenebilesin diye seversin. Aslında insanın öğrenmesi gereken başka ders yoktur… Çıktığın nokta da aynıdır, yol da ve ulaştığın nokta da… Sevgiden gelirsin, sevgiyle ve sevgiye ulaşırsın… Daha ne arıyorsun?

Sence yaşam ağacından bir yaprak seçip tüm kalbini ona mı akıtmalıdır insan? Peki ya o yaprağı taşıyan dal? Ya o dalı tutan gövde? Peki ya tüm gövdeyi, dalları ve yaprakları besleyen kökler? Kökleri güçlendiren toprak? Güneş, hava ne olacak sorarım sana?

Eğer bir ağacın üzerindeki tek bir yaprak senin sevgine bu kadar değiyorsa, ağaç bütün olarak ne kadar eder düşündün mü? Bir parçasını bütününden ayıran sevgi, kendini ıstıraba sürükler. Ki her defasında öyle de olmadı mı?

Şimdi bana diyeceksin ki:

“Tek bir ağacın üzerinde bir sürü yaprak var. Bazıları sağlıklı, bazıları hasta, bazıları güzel, bazıları çirkin, bazıları kocaman, bazıları küçücük. Seçmeyeyim de ne yapayım?”

O zaman iyi dinle: Hasta olanın solgunluğundan ortaya çıkar sağlıklı yaprağın tazeliği… Yaşam döngüsü işte bunun adı. Döngüyü hala kabul edemiyor musun?

Bizler yaşam ağacının kendisiyiz. Kendimizi bölmemeliyiz. Bir meyveyi diğerine, bir yaprağı bir diğer yaprağa ne de ağacı toprağına tercih etmemeliyiz. Bir parçayı diğerlerinden çok sevmek. Bölmektir yaptığımız. Bölmek için araç çok ne de olsa biliyorum. Din, dil, ırk, siyaset, mülkiyet, ekonomi… Peki birleştirmek amacın yok mu?

Biz yaşam ağacıyız. Köklerimiz her yerde. dallarımız ve yapraklarımız artık özgürce gökyüzüne uzanmalı. Biz her yerdeyiz. Varlığımızı anlamak için bölünmekten vazgeçmeliyiz. Artık bir olma vaktidir.

Sevgi, yaşamın özüdür tezini savunuyorum yine sonsuz sevgiyle.

Nefret ise insanın ölümcül irinidir. Sevgi dolaşmalıdır bundan sonra damarlarınızda. Tıpkı kanınızın özgürce dolaştığı gibi… Unutmayın; kanı bastırırsanız, kangren olursunuz. Bastırıldığı ya da sakınıldığı için, hem sevene hem de sevilene ölümcül bir zehir gibi gelen sevgi nefrete dönüşmez mi? Her defasında öyle de olmuyor mu? Peki dersimizi aldık mı?

Unutma! Yaşam ağacınızdaki sarı bir yaprak, mevsimsel döngülerini tamamlamış ve sevgiyle solmuş bir yapraktır. Bunun için sevgiyi suçlama. Çürük bir meyve, nefretin emdiği meyvedir. Meyveyi suçlaya devam edemezsin. Gerekirse yaşamın özünü birkaç kişiye veya bir topluluğa dağıtıp, diğerlerinden sakınan cimri kalbini suçla. Tek bir insanı bile düşman gördüğünde, hiç dostun yok demektir! Husumeti barındıran bir kalp, dostluk için güvenli bir liman olabilir mi? Hiç bir zaman olmadı!

Hayatın acımasız ve çirkin yönleri vuruyorsa yüzüne her daim; sorarım sana:

Çirkin olmaz mı güzelliğin paleti? Paleti değil, eseri görmeyi denesene…

Gerçek bütünsel sevgiyi hissedemediğin sürece ne gerçek kimliğini bulabilirsin, ne de sevginin altın anahtarını. Sen geçici benliğini seversen, sevgin de geçici olur.

Öyle de olmadı mı zaten?

Kendi anahtarını üreten bir kilittir insan kalbi. Kalıbını sevgiye dök. Sen bir insan olarak kalbinin kilidini açtığında insanlık için bir sevgi kapısı daha açarsın.

Sev, birleştir, gör…

Başka kural yok…

Sevgiyle…

Exit mobile version