Kendini sevmek ile başkasını sevmek ifadeleri hep karıştırılır. Aslında bu anlam karmaşası “sevgi” kelimesinin yanlış kullanılmasından kaynaklanır. Bir kalpten ve özümüzden gelen sevgi vardır bir de egomuzdan gelen “sevgi” vardır. İnsanlık egonun üzerinde yarattığı duygusallık, beklentiler ve tatmin olmuşluktan alacağı hazlarla kurmuş olduğu tuzaklara düşmüş ve adına da sevgi, aşk demiştir.
Kendini sevmek kötü bir şey başkasını sevmek iyi bir şey olarak öğretilir toplumlarda. Fakat kimse de kendini sevmek gerçekten ne demek, başkasını sevmek ne demek diye bir açıklama yapmaz. Bu tanım da maalesef bencillik, erdemlilik gibi kavramlarla egomuzun tuzağına düşürmüştür bizleri.
Sevgi kalıplar ile oluşmadığı gibi her yaratılmış insanın inkâr edemeyeceği ölçüde özüne yerleştirilmiş doğal olarak onda olan bir niteliktir. Kurallarla, tanımlarla şekle sokmaya çalışarak elde edilecek veya anlamlandırılacak bir şey değildir. Komplike bir şey hiç değildir. Bunu belli yöntemler ve öğretilerle veya oyunlarla da öğretemeyiz.
Sevgi içten dışa ortaya çıkar. Egonun sustuğu yerde sevgi konuşur. Sevgi içinde ortaya çıkmışsa önce kendinden başlarsın sevmeye ve bu dışarıdaki her insana, hayvana, doğaya kısacası varoluşun her zerresine akar.
Sevgi varsa kendini, bedenini, sağlığını, duygularını önemsersin. Kendine karşı sorumluluk hissedersin, fakat bu sorumluluk da zorla değil severek olur. Tıpkı annenin çocuğuna olan sorumluluklarını hiç şikâyet etmeden isteyerek ve severek yapması gibi. Önce kendi kendinin ebeveyni olursun. Kendini bir çocuk gibi seversin, ilgilenirsin eleştirmeden, yargılamadan, kendini olduğun gibi kabul etmeyi öğrenirsin. Bunları önce kendinde başaramamış bir insan asla başkalarında başaramaz. Bu göstermelik, yapmacık bir sevgi olur. Karşımdaki bana (yani egomun ihtiyaçlarına) haz verdiği ölçüde onu severim gibi yine egonun ona ördüğü ağa düşer.
Bu sevgiyi içinde bulamayan kişi ne başkasına verebilir ne de başkasında bulabilir. Onu gerçekten seven bir insanın sevgisini dahi göremez. Bu nitelikleri gelişmemiş bir insanın gözü de gönlü de kördür. Kendi içindeki sevgiyi göremeyen dışarıdaki sevgiyi de göremez. Tanımları birbirine karıştırır. Acı çekmenin, arzunun, tutkunun sevgi olduğunu zanneder. Kısacası dışarıdaki sevgiyi bile görebilmek için önce kendi içindeki sevgiyi ortaya çıkarabilmeli kişi. Her şeyde olduğu gibi kişi dönüp dolaşıp yine kendinden başlamalı.