“Bir kitap okudum, hayatım değişti.”
Bu cümleyi bugüne kadar kaç kez duydunuz? Belki siz de söylediniz. Ancak geriye dönüp baktığınızda, gerçekten değişen neydi? Hayat mıydı, yoksa sadece birkaç gün süren bir motivasyon dalgası mı? Gerçek dönüşüm, bir cümleyle ya da tek bir kitapla olmaz. Çünkü kendini tanımak, bir anda tamamlanan bir hedef değil; zamanla derinleşen, sorgulamayla gelişen ve çoğu zaman rahatsız eden bir süreçtir.
Kendiyle tanışmak sanıldığı kadar kolay değil
Kişisel gelişim sektörü son yıllarda hızla büyüdü. Sosyal medya, sabah motivasyonlarıyla dolup taşıyor. “Olumlu düşün”, “akışta kal” ve “dönüştüm” temalı içerikler milyonlarca kişiye ulaşıyor. Kitapçılarda her gün yeni bir kişisel gelişim kitabı piyasaya çıkıyor. Uzmanlar çoğaldı, danışan sayıları arttı. Ancak bunca yoğun bilgi ve ilgiye rağmen, hâlâ insanlar en temel sorulara yanıt vermekte zorlanıyor.
Çünkü bu yoğunluk içinde gözden kaçan temel bir gerçek var: yüzleşme zor iştir. Kendini tanıdığını söyleyen pek çok insanla karşılaşıyoruz. Ancak iş biraz derinleştiğinde, basit bir soruyla, bir yaşam örüntüsüyle, bir ilişki tetiklemesiyle tanıdığı “benlik” aniden parçalanıyor. “Evet, o hâlâ var ama artık eskisi kadar etkilemiyor” cümlesiyle konuyu geçiştirmeye çalışıyorlar. Oysa çoğu zaman hâlâ etkiliyor. Etkiliyor ama bakmak istemiyorlar. Görmek, kabul etmek, sorumluluk almak istemiyorlar.
Tanımak mı, tanıdığını sanmak mı?
Kendini tanımak, tek seferlik bir içe bakış değil; yaşam boyu sürecek bir farkındalık pratiğidir. Üstelik bu süreç, zihnin konfor alanını tehdit eden bir yolculuktur. Zihin, acıları bastırır, geçmişi unutturur ve “kontrol altında” sanrısıyla güvenli alanlar yaratır. İnsan da bu illüzyona sıkıca tutunur. Biraz nefes egzersizi, birkaç seminer, bir-iki kitap… Derken kişi, “Ben oldum” demeye başlar.
Ama hayat, bu iddiayı sınamakta gecikmez.
Bir kelime, bir olay, bir yüzleşme… Ve o güvenli sanılan iç yapı yerle bir olur. Çünkü kişi aslında o konuyu çözmemiştir. Sadece üzerini örtmüştür. Görmezden gelmiştir. Tanımak istediği kadar tanımıştır. Derine inmek yerine, yüzeyde oyalanmıştır.
Anlamlandırmak: Asıl yolculuk
Kendini tanımak önemlidir. Ancak yeterli değildir.
Tanıdıktan sonra o bilgiyi ne yaptığınız asıl meseledir.
Kabul edebiliyor musunuz?
Dönüştürebiliyor musunuz?
Sahiplenebiliyor musunuz?
İnsan, kendini tanıdığında değil, kendini anlamlandırmaya başladığında değişir. Ve bu yolculuk, dışarıdan görünmez. Sadece yaşayan bilir.