Ne yazık ki koşulsuz sevmek bize hiç öğretilmedi. Sevgi deneyimimizin birçoğu bize sevgiye sahip olabilmek için onu hak etmemiz gerektiğini ya da kazanmamız gerektiğini öğretti.
Bu koşullu sevgidir, tıpkı bir takas ya da iş anlaşması gibi. İyi niyetli ama beceriksiz sevmelerimizin genellikle ayrılık veya yabancılaşmayla son bulması hiç de, şaşılacak bir durum değildir. Çünkü bize çocukluk çağlarımızdan itibaren sevgimize koşullar koymamız öğretildi. “Yemeğini yersen şunu alacağım, eğer beni sevseydin…” vb. şeklinde başlayan cümleler bağımlılıklardan birinin tatmin edilmesi beklenerek, son bulmuştur. Bu bir takas işlemidir, koşulsuz sevgi değildir.
Koşulsuz sevgi, hayatımın şimdisinin bir parçası olduğu için seni her halinle seviyorum diyebilmektir. Hepimiz yüksek bilince giden yoldayız. Bazılarımız yaşamın bize sunduğu mesajları işitiyor ve bağımlılıklarımızdan kurtulmak için bilinçli olarak çalışıyoruz. İlk yapacağımız şey kendimizi sevmeyi öğrenmektir. Geçmişteki deneyimlerimiz ne kadar kötü olursa olsun, her gün hayatımızın yeniden başladığını hissedip kendimizi affederek sevmeye devam etmeliyiz. Sadece sevgiyi yaşatma tohumlarını bilincimize ekmemiz gerekiyor, o kendiliğinden filizlenecektir.
Kendimizi sevmeyi ve kabullenmeyi daha çok öğrendikçe yüksek bilince ulaşma yolunda ihtiyacımız olan her şey bize sağlanacaktır. Eğer kendimizi sevemiyorsak başkalarını hiç sevemeyiz.
Kendimize olan sevgimiz ve bir başkasına duyduğumuz sevgi, gerçek sevginin tapınağını yaratmak için içimizde bir araya gelen yapı taşlarıdır. Koşulsuz olarak, sevmeyi öğrenmek programlanmış bağımlılıklarımızın müdahalesinden kurtulmak demektir. Bunun anahtarı ise şimdinin ve herkesin olduğu gibi kabul edilmesidir. Sevgisizliğin, dünyadaki mutsuzluğun çoğundan sorumlu olduğunun artık farkına varılmalı… Kendiniz dahil herkesi koşulsuz sevin…