Tüm insanlık kendisi için biçilen rolü yüzyıllardır oynuyor ve oynamaya da devam ediyor. Doğ, büyü, oku, mezun ol, iş ara, iş bul, evlen, ev sahibi olmaya çalış, çocuk yap, onu büyüt, okut, mezun olmasına destek ol, iş arat, evlendir, çocuk sahibi olması için yüklen sonra da o çocuğu sev biraz ve sonrasında öl… Bu yaşam formunu sevmeyen çocuk da anne babasına kızarak yolcuğuna devam eder ama o da kendi çocuğunun aynı yollardan geçmesi için ısrar eder, çocuğuyla kavga eder, ona sözel/fiziki şiddet uygular ve günün sonunda o da diğerleri gibi olur.
Haklarını arayan insanların gaz bombalarına maruz kalması, özgürlüğünü isteyen insanların hapishanelere konulması, eşit yaşam isteyen insanların terörist görülmesine benzer bir modeli de aile kendi içinde mikro düzeyde çocuğuna uygulayarak, büyük resmin küçük kolaj çalışmasını gerçekleştirmekte. Bütün bu yaşananların yaşamın gerçekliği olduğu fikrini ortaya atan ve tüm insanlığı bu badirenin içinde sömürüp kendi sistemini devam ettiren ve kolektif bilinci şekillendiren kişiler ise, bu enkazın yarattığı artı değer ile mutlu bir yaşam sürmekte.
Sorgulamadan yaşayan, kendi teslimiyetini çocuğuna dayatan, tüm bu haksızlıkları göremeyen insanlar ve halklar da günün sonunda eski köleci mantığın daha negatif ve olumsuzunu kendisine ve ailesine dayatarak yaşamını şekillendirmeye devam eder ve hayatının kalan kısmını uykuda devam ettirmeyi sürdürür.
Bütün bu sistemi yöneten bir bilinç varsa o da elindeki en büyük silah olan korku ile bu süreci babadan çocuğuna ve çocuktan da toruna aksettirerek devam ettirmekte. Okumazsan, yaşayamazsın, evlenmezsen yalnız kalırsın, birlikte yaşarsan ahlaksız olursun, çocuk sahibi olmazsan geleceğin olmaz, sigortalı işte çalışmazsan hastalanınca çok kötü olur, emekli olunca maaş alamazsın (artık ne kadar maaş alacaksa), bir mesleğin olmazsa köle olursun sanki okuyan ve meslek sahibi olan kişiler köle taciri oluyor gibi korku tünellerine insanları sokarak, sistemlerini devam ettiriyorlar.
Uyanış mı?
Bu kadar korkuya saplanmış insanlık ile mi?
Pek mümkün görünmüyor…
Neden mi? Çünkü korkuyu tetikleyecek her türlü teçhizata sahip artık sistemin efendileri. Silah, bomba, işsizlik, terör, anarşizm (bunu bile kendileri yaratıyor ve büyütüyorlar), para, parasızlık, yalnızlık, dışlanmışlık ve daha bir sürü korku mekanizması ile medya ve internet desteği ile sürekli olarak insanlığa dayatılıyor ve insanlığın zihni makyajlanıyor. Bunu gören aydınlanmış insanlar da mutluluk içimizde diyerek tüm bu süreci cilalayarak içselleştirmemize destek oluyor… Geçmiş olsun uyanmakta geciken insanlık…