Öncelikle anlaşılması gereken en önemli konu, hayatın bir yalan olmadığıdır. Hayatı bir yalan olarak gören insan, kendi özüne dönünceye kadar, doğruları ve gerçekleri göremez. Bazı insanların hayatı yalan olduğu için, anlamları bozmak için yaşar. Bedeninin oluşturduğu nefsi müdafaa gibi, kendi menfaatlerini korumak için yaşar. Nefsi müdafaa yöntemine alışmış olduğu için, kendi bedenini kontrol edemeden, bedeni onu kontrol eder. Kendi menfaatini düşündüğü için, eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek dışında, hiçbir şeyi umursayamaz. Tembellik yapmadan, hak ederek eğlenmek hepimizin hakkıdır. Hayatın sunduğu nimetleri ve güzellikleri hak ediyorsan, bir doğrunun içindesindir. Kendi özünde kendine yalan söylemiyorsan, bir gerçeğin içindesindir. Doğrunun ve gerçeğin içinde olan herkes, yalanları hemen görebilir. Genelde çok güvendiğimiz insanların ya da duyguları çok iyi bir oyunculuk ile taklit eden insanların yalanlarını hemen fark edemeyiz. Çok güvendiğimiz insan ile iletişimimiz doğru bir ölçüde ise, bir değişim fark edilir. Araştırma yapınca gerçekler ortaya çıkar. İletişimde zaten sorunlar var ise, baştan zaten yanlış bir temel kurmuşuzdur. Yalanın en küçüğü bile, fark edilmediği zaman, çığ gibi büyür.
Duyguları taklit edebilen oyuncuları nasıl anlayabiliriz?
Bunu anlamak için bilmemiz gereken bir gerçek var. Taklit ederek yaşayan insanlar, ezbere konuşur. Kendi oluşturduğu özel yorumları, daha önce söyledikleri ile çelişkili olur. Sürekli takılır ve düşünmeye çalışır. Konuları birbirine karıştırır. Dikkat dağıtmak için farklı konulardan sorular sorar. Uzun süre aynı duygusal durumda kalamaz. Duyguları hızlı bir şekilde değişir. Dürüst olan normal bir insanın duyguları anında değişemez. Dikkatinizi tamamen duygu, düşünce ve davranışlarına vererek anlamaya çalışınca, çelişkileri ortaya çıkar. Samimi ve dürüst olarak geçen bir iletişimde, zaten çelişkili düşünceler, şüpheli davranışlar olmaz. Hatalar olabilir. Yanlış düşünce akışı olabilir. Hoş görü ile karşılanabilir ama şüpheli bir durum varsa, mutlaka bir yalan vardır.