Yaşam; bir başlangıcı, sürekliliği ve sonu olan bir şey mi?
Doğum ve ölüm arasında devam eden süreçte duygularla anlamlandırdığımız, sürekli bir arayış halinde olup aslında ne aradığımızı dahi bilmediğimizden hiç bitmeyen bir huzursuzlukla sürdürdüğümüz ama bitmesinden de bir o kadar korktuğumuz bir kaç yıldan ibaret olan zaman süreci mi?
Yaşamın ne olduğunu bilmek için öncelikle zamanı anlamamız gerekiyor.
Zaman 4. boyuttur. Algıladığımız boyut sayısı 3. Çünkü realitemiz 4. boyutta bulunuyor. Eğer realitemiz 5. boyutta olsaydı 4. boyutu da algılayabilirdik. Bulunduğumuz realitenin bir alt boyutunu algılamamızın sebebi, içinde bulunduğumuz boyutun içindeyken sadece alt boyutları gözlemleyebilmemizden kaynaklanıyor.
Gözlemleyemediğimiz için bizler zamanın ileri aktığını varsayarak gelecek ve geçmiş kavramlarını yarattık. Geçmişimize yaşadığımız, geleceğimize ise yaşamayı umduğumuz anılar; yani hayaller koyduk…
5. boyuta geçmek demek zamanı gözlemleyebilmek demektir. Bu bir bilinç seviyesi, farkındalık durumudur. Bunun için gereken şey ise gerçeğimizin sadece ‘şu an’ olduğunu kavramaktır.
Bence bu durum An’da kalmak sözü ile tam ifade edilemiyor; her zaman An’dayız zaten. Şöyle olmalı; An’da olduğunun farkına varmak… Bu bilinç seviyesine ulaştığımızda, yaşam dediğimiz şeyi olduğu gibi görebilmeye daha yakın olabiliriz…
Zamanı bir tünel gibi düşünelim. Bu tünelin her zerresinde fotoğraflar var. Yaşanmış, yaşanıyor ve yaşanacak olan anların fotoğrafları… Biz bu tünelin içinde sürekli hareket halindeyiz. İleri-geri, yukarı-aşağı, sağa-sola… Dairesel de hareket edebiliriz değil mi? Tüneli silindir şeklinde düşünürsek, böyle bir hareket imkanımız da var. Ve hareket ettikçe baktığımız yerdeki fotoğrafı görmekteyiz. Fotoğraflar her yerde… Tünelde yol ayrımları var. Bu yol ayrımları her an yaptığımız seçimler. Bizler geçmişi değiştiremediğimizi düşünüyoruz ama bu tünelde sürekli hareket halindeyiz… Öyleyse her an yaptığımız seçimlerle geçmişi ve geleceği değiştirebiliriz. Değiştirdiğimiz şey, fotoğraflara bakış açımız; onları nasıl değerlendirdiğimizdir.
Örneğin; diyelim ki iş için bir şehre gitmeniz gerekiyor ama gitmek istemiyorsunuz. Bu şehre giden yolda geçen süre canınızı sıkıyor. Ama başka bir zaman bu şehre aynı yoldan, tatil yapmak için ve sevdiğiniz insanlarla birlikte gidiyorsunuz. Bu sefer yolda geçen süre de keyifli oluyor haliyle…
Değişen şey yol değil, yolda geçen süreye bakış açınız oluyor. Burada önemli olan şey bu; her şeyi, ama her şeyi bakış açımızı değiştirerek değiştirip dönüştürebiliriz. O yolda iş için gittiğimizde dahi, geçen sürede yolda baktıklarımızı görüp, oradaki güzelliklerle anımızı keyifli hale getirebiliriz…
İşte şimdi yaşamı daha iyi anlayabilecek duruma geldik…
Yaşam, bu tünelde sürekli hareket halinde olmak demektir. Deneyimleyerek, ne olduğunu bilmek demektir. Sonsuz varlığımızın sonsuz yaratımı demektir. Bu yaratım için sürekli seçim yapmak demektir. Yaşam, sürekli seçim yapmayı seçmek demektir. Her ölüm yeniden doğuşların, sonsuzluğumuzun farklı deneyimlerini yaratmak için yeni döngülerin başlangıç seçimleridir.
Yaratmak sonsuzluktur. Bu tünelin bir sonu veya başı yok. Yaşam, tünelde yolculuktur ve bu yolda olmak bizim seçimimizdir. Yoksa ne kadar mükemmel olduğumuzu; sevgi olduğumuzu; ışık olduğumuzu nereden bilecektik?