“Bir kez temiz zihni anlayınca, bir daha asla kimsenin beynine çöp ve pislik doldurmasına izin vermeyeceksin.” demiş Osho
Zihnimizin yönetiminde yaşıyoruz bir dolu düşünce oradan oraya uçuşup duruyor, delirmiş gibiyiz, geçmişe takılıyor, ahlanıp vahlanıyoruz, geleceği düşünüp, kendimize korkular ediniyoruz. Zihin kendi yargıları ve korkuları ile kendini besliyor, ona esir olmamayı öğrenmemiz gerekiyor. Zihni arındırmak, geçmişin etkilerinden kurtulmak çok önemli ama bir kez temizledik diye ne yazık ki hep öyle kalmıyor.
Zihnimizin temiz kalabilmesi için diğer insanların oraya kendi düşünce, duygu ve yargılarını doldurmasına izin vermemeyi öğrenmemiz gerekiyor çünkü duyduğu anda doğru olduğuna inanırsa, bunu kendi gerçekliği olarak kabul ediyor.
Bir arkadaşımız “Dün gece kızımın köpeği hiç uyumamış, kapının dibinde garip garip ulumuş, bugün kesin deprem olacak, hayvanlar hisseder böyle şeyleri.” diyor. Ekti mi bilinçaltımıza bir korku! Sonra biz bütün günümüzü deprem olursa ne tarafa kaçarım hesapları ile geçiriyoruz.
Ya da birisi diyor ki; “İyotlu tuz çok zararlıymış, iyotsuz alıyorum ben artık.” sonra biz de iyotsuz tuz kullanmaya başlıyoruz halbuki belki bizim bedenimizin iyota ihtiyacı var.
Çoğu zaman bunlardan daha beter şeyler sokuyorlar aklımıza, “Öyle yaparsan böyle olurmuş, onu çok yersen, şöyle olurmuş.” diyen konuşmaların hepsi zihnimize giren gereksiz çöpler ve bu çöplerden korunmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Bu saldırıyla her an her yerde karşılaşabiliriz. Çayımızı getiren garson “midyeler zehirli, yiyenler gıda zehirlenmesinden öldüler” diyor, o andan itibaren bizim için artık midyeler zehirli. Bu, bir virüs gibi, biri bize söylüyor, biz arkadaşımıza söylüyoruz, o annesine söylüyor. Fısıltı gazetesi ile kötü haber yayılıyor.
Minibüse biniyoruz, şoför biraz hızlı kullanıyor yanımızdaki adam konuşmaya başlıyor; “Çok hızlı gidiyor, şimdi bir kaza olacak!” korkuyu içimize ekti bile, sonra devam ediyor; “Zaten geçen gün bir otobüs devrilmiş, şu kadar kişi yaralanmış şu kadar da ölmüş!” Bunu duyduğumuz anda zihnimizde o fotoğraf karesi beliriveriyor; devrilmiş bir otobüs, etrafa saçılmış bedenler ve bir anda enerjimiz dibe düşüyor. O kadar ki minibüsten indikten sonra bile kendimizi yorgun ve mutsuz hissediyoruz, içimiz sıkılıyor ve bu moralsiz halimizle güne devam ettiğimizde hayatımızda da olumsuz şeyler olmaya başlıyor.
Negatif enerji girdap gibi, etraftaki her şeyi ve herkesi içine çekiyor. Ona kapılmamak için her an tetikte olmalıyız. “Bana ne söyleniyor? Bunu zihnime kabul etmek istiyor muyum?”
Güzel şeylerden bahsediliyorsa sorun yok ama genellikle kötü şeylerden bahsetmeyi seviyoruz, dertlerimizin paylaştıkça azaldığına inanıyoruz, azalıyor da çünkü üzerinde negatif enerji taşıyan kişi bunu etrafa dağıtmış ve birazından kurtulmuş oluyor ama o kurtulurken diğer bir çok kişi negatif yüklenmiş oluyor.
Bu yüzden enerjimiz ve moralimiz yüksek kalsın istiyorsak, zihnimize kötü tohumlar atılmasına karşı bir kalkan geliştirmek zorundayız. “Sen şarkılar söyle içinden boşver.” diyen bir şarkı geliyor aklıma ama şarkı da söylememize gerek yok. Yapacağımız en basit yöntem anlatılanın negatif olduğunu fark ettiğimiz anda onu dinler gibi yapmak, yarım kulak dinlemek ve içimizden sürekli olarak bu anlatılanların doğru olmadığını düşünerek “Satın almıyorum.” demek. O zaman doğruluğunu kabul etmediğimiz için bu gereksiz ve bizi aşağı çekecek olan sözler zihnimize yerleşemezler.
Herkesin zihnini temiz tutabilmesi dileğiyle…
Sevgiyle…
Özlem Hatipoğlu