Öyle bir rüya alemi ki gördüğün dokunduğun her şeye bulaşıyorsun.
Çünkü içerinde var ettiğin dünyayı dışarıda seyrediyorsun.
Sen düşünüyorsun, duygulanıyorsun tesir üretiyorsun, ürettiğin her ne ise dış dünyanı sarıyor.
Sen bu rüya aleminde gözlerin açık bir rüyaya daha dalıyorsun.
Yaşam sahnen senin tesirlerin ile tekrar manalanıyor.
Yani var OL’an her şey sana bulanıyor.
Ne zaman bunu anlamaya başlıyorsun o zaman algı projektörü dışından içine dönüyor.
OL’anda kendini, ne kattığını aramaya başlıyorsun.
Buldukların seni sana anlatıyor.
Olayları kişiselleştirmiyorsun, varsayımlardan uzak duruyorsun ve en önemlisi nasıl tesirler ürettiğine dikkat kesiliyorsun.
Böylece kendi derinliğine inip kendini keşfederken dışarıdaki bilmecede kendiliğinden çözülmeye başlıyor.
Kendindeki sebep sonuç ilişkileri ile kurduğun bağ başkalarındaki düğümleri de çözmene yarıyor.
Sen kendi karanlığına aydınlık düşürdüğünde aynı oranda seyir ettiğin dünyada aydınlanıyor.
Sen güzelleşiyorsun seyrettiğin her şeye senin güzelliğin akıyor.
Hayatın merkezine kendini oturtuyorsun.
Dışarıda ne yapmak istiyorsan bunun için önce kendine dokunuyorsun.
Hayatının sorumluluğunu alınca dışarıda taşıdığın yük hafifliyor.
İçeri ve dışarı birbirini yaklaştıkça hayatına denge geliyor.
Keskin iniş ve çıkşıların olmadığı tatlı bir huzur sarıyor seni.
Sen kendini kendinde çözerken sana kendinden bir kapı aralanıyor
Bir ışık hüzmesi gökkuşağı gibi renkleri ile üzerine düşüyor
Kendine duyduğun hasret bitiyor
AŞK geliyor …