Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Bir yolun yolcuları

Bu yolun yolcuları

Zihnim bir çorba. Bazen artıklardan yapılan tatsız tuzsuz karmaşık bir şey, bazen de nefis gurme bir yemek tadında. Zihnim kalabalık. Birbirlerini ittiren, kaktıran, hep bir ağızdan konuşan bir sürü ses var orada. Doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü tartışıp duruyorlar, sanki tek bir doğru varmış gibi. Hiç susmadan konuşuyorlar.

Pencereleri kapalı, havasız, başkalarının nefesiyle oksijensiz kalmış zihnime nefes aldırmak için bir kalem alıyorum elime. Kalem, kağıtla buluştuğunda çıkardığı ses duyuluyor. Bir anda kesiliyor diğer tüm sesler. Açılan kapıyı fark ediyorlar. Bir an için asılı duruyor sessizlik, kalemin kağıtla buluşmasını bekler  gibi. Tüm sesler açılan kapıyı fark ediyor ve o an geçiyor. Birden koşmaya başlıyorlar metrobüste oturacak yer arayan insanlar gibi, ittire kaktıra çıkıyor, kağıda dökülüyorlar. Sonra diziliyor sesler kelimelerle sıralara. Başka seslerle birleşiyor, bazen seçerek, bazen tesadüfen yan yana geliyor bir yolun yolcusu oluyorlar. İşte o zaman sadece yolun sesi kalıyor geriye.

Bedenim hantal, tıkanık, küskün. Tembel etiketi bulmuş bir yerlerden, alnına yapıştırmış, oturuyor. İstememleri çok, şimdi değilleri bitmiyor. Ağır yük taşıyan adamlar gibi merdivenleri çıkıyor. Dizleri ağrıyor, sırtı doğrulmuyor. Hep bitkin sanki. Sonra metrobüs yol alınca rahatlıyor. Sessiz bir evde, uzun bir ziyaretten sonra misafirlerini yolcu etmiş ev sahibi edasıyla keyifleniyor. Pencereler açılıp, o nefessiz kalan odalar havalandırılıyor. Güneş boş kanepelere yayılıyor, düzen yeniden kuruluyor. Oraya bir tablo, buraya biraz boya atıyor. Koltukların minderlerini havalandırıyor. Nasıl olsa misafirler döner diyerek onlar gelmeden güneşle beraber kanepeye serilip derin bir uykuya kendini bırakıyor. Pencereden hava ılık ılık esiyor.

Ruhum çılgın, arsız, şuursuz. Bu dünyaya sığamıyor. Yolcu. Sadece yola odaklı, geniş, dolu, kaygısız ve özgür. Bu dünyadan geçerken dağıtmak, dokunmak, tatmak, tattırmak, sadece akmak, yol almak istiyor. Ne geldiği yere ne gideceği yere odaklı. Ruhum yolculukta. Hareket ederken mutlu. Açık pencereleri seviyor. Kapanmaktan hoşlanmayan ruhum geniş. Dinliyor, bakıyor, dokunuyor. Hiçbir şeyi tutmuyor, hiçbir şeye sahip olmadan her şeye değiyor. Doğrusu, yanlışı yok. İyisi, kötüsü yok. Ruhum pencereden başını sarkıtan, rüzgara dilini çıkartan, ağızını kuruyana kadar açık tutup kahkahalar atan bir çocuk.

Bedenim bir tren, zihnim yolcular, ruhum yolculuk. Tren hareket etmezse ruh daralıyor. Pencereler açık olmazsa küsüyor. Zihnim kelimelere dökülmezse, kelimeler yolcular gibi sıra sıra dizilmezse karmaşa oluyor. Sakin oturan, ara sıra bedenin ritmiyle uykuya dalan, zaman zaman pencereden gördüğü bir şeylere heyecan duyan zihnim, ruha sesleniyor. Zihnin gidemediği yerlere ruh uçuyor haber getiriyor. Zihin onlarla hikayeler yazıyor. Beden yola odaklı, harekette. Ara sıra istasyonlarda mola veriyoruz. Herkes iniyor. Temizlik ekibi gelip dip bucak temizliyor değerli yolcuları taşıyan bu treni. Sonra tekrar hareket başlıyor.

Yolcular çöp atmaz, koltuk altlarına sakız yapıştırmaz, koltuklara çay dökmez, trende çekirdek çitletip kabuklarını yere atmaz, kimse pencereleri kapatmaz ise ruh gezinir, uçar, gider ve gelir. Trenin sesi, ritmi karışır konuşulanlara. Yoldur esas olan ama ancak bu üçlü bir arada olunca yolculuk vardır.

Hızla hareket eden yaşamlarımızda bir çoğumuz zihinde kalıyoruz. Her şeyi mantığımızla, aklımızla çözmeye çalışıyor, çoğu zamanda bunu başaramıyoruz. Yorgunuz, dinlenemiyor, beslenemiyoruz. Bedenlerimize zaman ayıramıyor onları hareketsiz bırakıyoruz. Ruhumuz, çoğunlukla saklanıyor. Bazılarımız fazla zihinde, bazılarımız sadece bedende, bazılarımız da ruha odaklı kalıyoruz. Asıl olan dengede olmaktır sanıyorum.

Yazmak zihnimizi boşaltır, düşünceleri derler toparlar, daha net bakabilmemizi sağlar. Bunu yapmak, zihni yavaşlatmak, sadeleştirmek ve dinlendirmek bedenimizi ve ruhumuzu fark etmek için bize imkan sunar.

Sizin ruh, beden, zihin dengeniz nasıl bugün? Ufak bir yazı alıştırmasıyla anın fotoğrafını çekmeye ne dersiniz?

4 tane 6 dakikalık yazı yazacağız. 4 oturumda gerçekleşecek bu çalışmada, her oturumda saatinizi 6 dakikaya kuracak, süre bittiğinde de yazının her neresinde olursanız olun, yazmayı bırakacaksınız. Oturumlarda sırasıyla aşağıdaki kelimeler üzerine yazacaksınız.

  1. Zihnim (bize zihninizi anlatın)
  2. Bedenim (bize bedeninizi anlatın)
  3. Ruhum (bize ruhunuzu anlatın)
  4. Zihnim, bedenim ve ruhum… (ilk üç yazıdan anladığınızı yazın)
  5. Yazıyı bir saatliğine kenara bırakın ve sonra dönüp, tekrar üzerinden geçerek toparlayın.

Keyifli yazılar dilerim…

Exit mobile version