Düşünce enerji olarak varlık kazanabilir mi?
Tibet’te, bir tür düşünce tekniği ile oluşturulan kreasyonların nedenleri adeta doktrin gibi iyi bilinir. Sanskritçede ‘’Tulpa’’ adı verilen bu konstrüksiyon, mistik bir teknikle, imajinatif olarak hayal edilerek, adeta maddeleştirilen herhangi bir varlığın genel adıdır.
Roman yazarı veya ressamların gerçekdışı tiplerine benzeyen bir Tulpa oluşturmayı denemenin yöntemi, saf, yoğun ve sistematik bir düşünce odaklanmasına eşlik eden imajinasyon gücüdür. Sonuçta görsellik kazanan bir Tulpa, yani gerçek aleme yansıtılan düş ürünü bir hayaleti oluşturabilmek mümkündür.
Bu çalışma için, güzel niyetli, güzel, sakin bir hayvan veya belli bir işle meşgul olan, örneğin sürekli örgü ören, yine güzel ve sakin, ayrıca herşeyi ile tanımladığımız, hep ayni biçimde hayal edilmiş bir imgesel kimliğe yoğunlaşmak gerekir. Bu tip imgelemelerin netlik kazandığına şahit olunmuştur. Buna düşüncenin yoğunluğundan kaynaklanan bir maddeleşme süreci eşlik edebilir. Böylece kişinin yanındakiler dahi, onun imgesini zaman zaman görebilirler.
Tehlikeleri olan bir çalışmadır, çünkü, bu türden formlara enerji yüklenir ve öznellikten ayrılabilirler. Daha sonrasında, sahiplerinin bilinç kontrolünden kurtularak, cisimleşme sürecine girmeye gayret eden imgeler de olmuştur. Objektif realite kazanan bir Tulpa, özel tekniklerle zihne yeniden geri çekilebilir.
Düşüncelerle Tulpa yaratımının birçok örneği bulunuyor. Bir şeyi hayal etmek ve düşünmek, uzun süreli ve sebatla yapıldığında, düşüncenin yoğunluğundan kaynaklanan bir tür maddeleşme sürecine olanak tanır.
Güçlü efsanevi varlıklara olan inançlar da, bazen topluca görülebilen Tulpa’ları ortaya çıkarabilir. Eski deniz efsanelerindeki yaratıkların görünüp kaybolmalarının, bunlara inançlı denizciler arasındaki yaygınlığı, ortak özelliklerle ortaya çıkarılabilen Tulpa’lar olabilmeleri nedeni ile mümkündür.
Bir Subkuantik Düşünce eseri olan Tulpa’nın Reel görüngüler yaratması ve kontrol edilebilmesi için Şamanik bir Sanal İç Gerçekliğe uygun olması gerekir. Dolayısı ile, hipnotik transa yakın deneyimlerle, meditatif odaklanmalar, hedefe yönelik olumlu konsantrasyonu geliştirebilir. Bunlar yine özel Zihin Konstrüksiyon tekniklerine paralel olmalıdır.
Bir Tulpa, temelde Self-Hipnoz ile yönlenir. Böylece; hayal içinde gelişen sanal gerçeklik, iletişim ortamına çekilebilmektedir. Sinir sistemi senaryoya uyumlanırsa, bu tipteki bir Bellek Mühendisliğinin sonucunda, derin bir Theta beyin dalgası aktivitesi oluşarak, Tulpa ile duygusal bağ kurulur.
Yalnızca bu türden Zihin Konstrüksiyon Tekniği; Tibet Antik Şaman anlayışının Tulpa kavramı ve Kuzey-Orta-Asya Şaman uygulamalarının benzer kaynakları ile örtüşebilir.
Bir Tulpa düşümsel ve düşünsel Konstrüksiyonu, tek başına zihin gücünün, ortaya çıkardığı bir varlık olarak tasvir edilir; somut halüsinasyon olmaktan öte, bazı durumlarda gerçeğe materyalize edilebilmektedir.
Diğer yandan, ev hayvanları olan ve konu ile tanışmış bulunanlar, onlarla anlaşabilmek için, bir kedi veya bir papağan Tulpa oluşturup, kendi hayvanlarının dilini çözmeyi bazı tekniklerle denemişlerdir.
BİR ZİHİN KONSTRÜKSİYONU ÖRNEĞİ.
İngiltere’de 6 araştırmacı, bir imgeyi, hayalet haline getirmek için, oldukça ayrıntılı bir kimlik oluşturma çalışması yaparak, ona doğum tarihi, doğum yeri ve isim verdiler. Boyu, ağırlığı, saç rengi, sakal biçimi tespit edilerek, ailesi kurgulandı, eşi ve iki çocuğu vardı, bankacıydı, siyah, dar kenarlı bir şapkası, tüvit giysi takımı, piposu ve bastonu ile; Edward Howard adlı kişi hayal edildi.
Sonra, onun çocukluk çağını kurgulayarak, düşüncelerini hayal etme çalışması yaptılar. Altı katılımcı onun hakkında bir yıldan fazla çalıştı ve bir gece, konsantre oldukları anda, etrafında toplandıkları masa şiddetli bir şekilde sallanmaya başladı, Tulpa görünür hale geçti.
Bu imgenin görselleşmesi nedeni ile, onu silme amaçlı çalışmalar yapılmak zorunda kalınmış ve bir çok medyuma baş vurulduğu söylenilmiştir.
DÜŞÜNCELERİMİZİ KONTROL ETME GEREĞİ.
Bir Tulpa, eğer negatif kaynaklı enerji odaklarından yayılan rezonanslarla titreşime girerse, yönetimi güçleşir. Çünkü heykeller bile, belli ölçüde form enerjisi içermektedirler.
Sonuç olarak, Düşünce’nin enerji olarak varlık kazanabildiği açıktır. Sürekli yinelenen ve ayni düşünce ile birleşen imajinasyon yetisi, civa toplarının birleşmesi gibi her yoğunlaşmada güçlenir.
Atom altı düzeyde bile etki gösteren düşüncelerimizi kontrol etmeyi öğrenmek ve korktuğumuz şeyleri hayal etmemek, güzel düşünmek de, bu nedenle gereklidir. Böylece Neuro Hipnotik Paternlemenin olumlu özelliklerini yaşayabiliriz.
Düşünce enerjimiz ne yönde ise, o eğilimde benzer formları kendisine çekerek büyüyecek ve bir dinamik olarak hayatımıza yansıyacaktır.
Ferda Ercan Uyulan.
RESİM: Arik Brauer, “War and Peace Can Be Pulled On and Off Like Gloves”