Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Mutlu Makineler

Bir makine değilim ben. “Ruhum” dediğim anlamsız bir yanım var; keşke olmasaydı, dediğim duygularım var. Acıyı, mutsuzluğu, huzursuzluğu, hayal kırıklığını, öfkeyi derinlemesine hissedip, dibine kadar yaşarken, yaşamak zorunda kalırken, insan ömrü ölçüsüyle bile ölçülemeyecek kadar kısa mutluluklarım var. İnsan ömrü bile etmezken Evrenin ömrünün yanında, her an bitebilecek bir ömrüm var. Senin yok mu sanıyorsun!

Umarsız bir şekilde çırpınıyor herkes batmamak için. Kimse bilmiyor suyun üstünde kalmanın neden bu kadar önemli olduğunu! Kimse görmüyor, yavaş ve bilinçli bir şekilde batanın, aralarındaki en mutlusu olduğunu. Ve artık kimse hatırlamıyor gibi görünüyor kanatlanıp uçmak gibi bir yol daha olduğunu! Makine olmamı(zı) istiyorlar.

Hissetmeyen, düşünmeyen, hiçbir şeyin farkında olmayan bedenler… Seri üretime geçilsin bari o Yeni Dünya’daki gibi. Mutluluk kavramını tamamen yok etsen dünya üzerinden, kimse sorgulamaz mutlu olup olmadığını ve merak etmez içlerindeki o büyük sıkıntının neden olduğunu. Belki de ihtiyacım olan şey bu.

Duyguları yok etmek, makineleşmek, hiçbir şey hissetmemek; hiç uyumamak belki de! Birçok kavram, birçok hedef de yok olur mutlulukla birlikte. Verilen işi zamanında ve düzgün yapmaktan başka bir şey kalmaz geriye. İşi yanlış yaptı diye üzülür mü bir makine? Kalite kontrol ekibi gelip hatayı tespit eder, giderir ve gider.

Makine, sanki hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam eder. Gerçekten de hiçbir şey olmamıştır aslında; belki değiştirilen birkaç parça ve yazılım dışında… Makineler devrim yapmaya kalksa ne olurdu acaba? Yardım etmezlerdi büyük ihtimalle proletaryaya!..

05.11.2017

Exit mobile version