Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Aşk Üstüne

Aşk denince akla, sevginin tutkulu ifadesi olarak öpüşme gelir. Bu açıdan İlk öpüşmenin Kleopatra’ ya dayandığı birtakım kaynaklarda ifade ediliyor. Kleopatra’ yı dudaklarını bu şekilde kullanmaya iten onun hissettikleriydi. Yani onu bu eyleme yönelten aşık olmasıydı. Kleopatra’ nın o devirde dudaklarını parlak kırmızı bir renge boyadığı belirtiliyor. Bu şekilde boyalı dudaklarla Sezar ve Antonius’a olan aşkını ifade ettiği düşünülmektedir.

Yine Antik Çağ’ dan başka bir aşk hikayesi ise; İlyada adlı eserde anlatılanlardır. Antik Çağ’ da yaşamış olan, İyonya’ lı (İzmir çevresi) ozan Homeros’un derlediği sözlü tarihe ait bir destandır. Anadolu toprakları üzerinde yer alan Troya bölgesinde geçen 51 günlük savaşı anlatır. Kitaba konu olan ise; Şehrin yöneticisi ile evli bir kadının (kraliçe), aşığı olan erkek tarafından kaçırılması sonucu ortaya çıkan savaşı anlatır. Savaşa neden olan aşkının ihtirasına yenik düşmüş bir kişinin eylemidir. Kitabı okurken “aşk” nelere kadirmiş diyorsunuz. Aşkı uğruna savaş başlatan bu kişinin neden oldukları, Troya atının içerisinde rakip şehir devletine giren askerlerin saldırısı ile son bulur. Kitabı merak etmeniz açısından fazla detaya girmeden başka örneklere geçmek istiyorum.

Oktay Akbal kitabında “Tek başına mutluluk yoktur” diyor. “Sevmenin, yeryüzüne açılmak için bir başlangıç olduğunu ifade ediyor. Sait Faik’ in, “Bir insanı sevmekle başlar her şey” sözüne atıfta bulunarak devam ediyor. “Bu söze bunun için inanıyorum. Her şey böyle başlar. Sevgiyle, ilgiyle… Bir insanın yaşamına ilgi duymak, bir yerde insanlığa ilgi duymak olur. Seven insan anlar birçok şeyi, o güne dek anlamadığı, kavramadığı, bilmediği, duymadığı, tatmadığı, yığınlarla duyguyu, anlamı, gerçeği. Açıktır o etkilere, duyarlılıklara. Kaba değildir. Katı değildir, anlayışsız değildir, yalnız değildir. Burası en önemli yanı yalnız değildir o. Yeryüzünde ikili bir beraberlik, bir dostluk kurulacağını duymuştur. Bir insana bağlanmak, bir insana inanmak, bir insana dayanmak, inanmak nasıl bir güç verir kişiye. Bu bilince ulaşınca kendi olmaktan, yalnızca kendini yaşamaktan, düşünmekten çıkar. Sevmiştir, sevilmiştir. İkili mutluluğu yaşamıştır. Sonra bu mutluluğu bütün insanların duymasını özlemiştir.” Bu şekilde ifade ettikten sonra, “Bir insanı sevmekle başlar” diyerek, Sait Faik’ in sözlerini ekliyor. “Her şey demek, budur işte” sözleri ile paragraf tamamlanıyor.

Aşk yaşayabilmek için karşı cinsten kişiye yönelik güçlü bir sevme eylemi gerekiyor. Bu eylem bizi her şeye karşı güçlü donanımlarla sarıp sarmalıyor. “Gözü hiçbir şeyi görmüyor” denir… İşte “aşk” kişiye bunu yaşatıyor.

Aşkın tanımını Sigmund Freud ise şu şekilde yapmış; “Zihnimizde idealize ettiğimiz benliğe sahip olan; ulaşmayı hedeflediğimiz kişilik özelliklerine sahip karşı cinsten bir kişi ile yakınlaştığımızda başlayan tutkulu bağlanma için aşık olduk diyoruz.” Diyerek aşkı açıklamış.

Sağlıklı sevme nasıl başlıyor? Bebekliğimizde bakım verenimiz ile kurduğumuz güvenli bağlanma bizim sağlıklı bir ilişki kurma için ilk adımımız oluyor. Burada güvenli bağlanma sağlanamazsa hayat boyu bu konuda hep yanlış kararlar bizi buluyor. Bir yerde gömleğin ilk düğmesi, nasıl yanlış iliklenmişse sonrakilerin de yanlış olması durumu ortaya çıkıyor. Kişinin önce güven duyması gerekiyor. Güven üzerine sevgi gelişiyor. Doğru partner seçimi oluyor. Tüm bunlar bizi benlik algımıza götürüyor. Bu konuda şikayet ettiğimiz durumlar varsa benlik algımız konusunda bir şeylerin yanlış olduğunu düşünmemiz gerekiyor.

Sevginin hayatımızdan eksik olmadığı güzel günlerimiz olması dileklerimle.

 

Kaynakça;                                                                            

Marcel Danesi, (Çev.Özlem Karadağ)
Öpüşmenin Tarihi, Popüler Kültürün Doğuşu, Doğan Yay.
Homeros, (Çeviri; Azra Erhat, A. Kadir),
İlyada, İş Bankası Yay.
Oktay Akbal, İstinye Suları, Tekin Yay.
Sigmund Freud, Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası, Metis Yay.
A.Maslow, İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Exit mobile version