Mideden kalbe bütüncül beslenme yolculuğumuzda, bizi bedensel ve ruhsal şifalanmaya götüren sindirim sistemimizin, iç dünyasında neler yaşandığını ve bize iç dünyamızda neler yaşattığına daha detaylı göz atalım mı?
İçimizdeki dünyanın başrol oyuncuları mide ve bağırsaklardır. Öyle bir dünya ki orası; konuştuğumuz, konuşamadığımız her ne varsa, hayatı hazmetme ve edememe noktasında, duygularımızın fiziksel çıktısının sindirim diliyle konuştuğu bir mahal.
Peki kim bu delisi dışına dünya? Kendi ağzından dinleyelim :
- Vücudun kalanındaki hücre sayısı kadar hücre sayım var.
- Bağışıklık benden sorulur. İmmün sistemin 2/3 si içimde saklı.
- Karaciğerden daha fazla metabolik aktivitem var.
- Nörotransmitterlerin (nöral yolak taşıyıcıların) ¾ ünü taşıyorum…
- Mutluluk hormonu serotoninin %80-90 ‘ını sentezliyorum…
- Ayıptır söylemesi mukozal alanım 100-120 m2 kadarcık…
- İçimde 2-3 kg bakteri taşıyan bir merkez üssüyüm…
Neden ikinci beyin diyorsunuz? İşte bu yüzden, benim adım bağırsak…
İçeride bir dünya var derken hiç abartmadık. Çektiği onca yükü düşünecek olursak bizim de bu yükü hafifletmemiz gerekmez mi? Bu yükü hafifletmenin yolunu sindirim sistemi rahatsızlıklarını inceleyerek bulalım .
Reflü; mide içeriğinin ağza geri gelmesidir. Bir mide asidi problemidir aslında. Bazen içimizde tuttuğumuz duygu ve düşünceler ağzımızdan tam çıkacak gibi olur sonra durur ve içimizde tutmaya devam ederiz. İçimizdeki zehri atamayınca o da içinizi yakan bir ateşe dönüşür kimi zaman. Stresle baş edemeyip bir iç yangınıyla oradan oraya savrulan duygu dalgalarıyla boğuşan insan tipinin hastalığıdır reflü. Tedavisi anti asittir yani toksik duygularını da nötralize etmeyi öğrenmelidir insan. Bunu öğrenene kadar da daha alkali beslenmelidir. Yemek öncesi, yemek sırası ve sonrası su içmemek, sürekli atıştırmamak, asitli, baharatlı, yüksek yağ ve karbonhidrat içerikli yiyeceklerden sakınmak faydalı olacaktır.
Şişkinlik- gaz–hazımsızlık şikayetlerine kulak verirsek burası da hem mide asidi hem de sindirim enzimi yetersizliği durumunda açığa çıkar. Hızla üretilen mide asidine karşılık vücudun alkali (bazik) bir cevap vermesi gaz oluşumuna sebep olur. Bu bir asit- baz çarpışmasıdır yani. Tanıdık geldi mi? Duygu ve düşüncelerimiz çarpıştığında kalpte yarattığı sıkışıklık hissi bağırsaklarda da gaz olarak hissediliyor olabilir mi? Bugün stresin mide asidi ve sindirim enzimleri üzerine olumsuz etkisi kanıtlanmış durumda. O sebeple aklın ve kalbin uyumlu çalışması sindirim sisteminin gürültüsünü de azaltacaktır.
Peki ne yapmalıyız ?
Yaşadığınız şişkinlik yemekten hemen sonra midede oluyorsa mide asidiniz yetersiz demektir. Yemekten önce 1 kaşık yumuşak içimli ev elma sirkesi tüketmek yardımcı olacaktır. Şayet yemekten 2-3 saat sonra alt karın kısmında şişkinlik yaşıyorsanız sindirim enzimi yetersizliği söz konusudur. Bu durumda sindirime yardımcı laktofermente (peynir altı/yoğurt suyu ile kurulmuş) özellikle kırmızı pancar ve sebze turşuları, ananas içindeki bromelain desteği fayda sağlayacaktır.
Bir de duygularınızı ve düşüncelerinizi içinizde bir yerde sıkıştırmayın. İfade edin, anlatın, yazın, bastırmayın, manipüle etmeyin…
İshal; fırtınalı bir çıktı problemidir. İshalin en belirgin sebepleri; mikrobiyal hastalıklar, gıda intoleransları, besin zehirlenmeleri, antibiyotikler, laktoz intoleransı ve sindirim bozukluklarıdır. Bazıları bu fırtınalı çıktı problemi ile normalden daha fazla karşılaşır. Mesela gece kokoreççileri, midyecileri vardır. Senelerdir her türlü bakteriye muhatap olan kokoreççi amcama hiçbir şey olmazken; sen arada bir kaliteli bir yerde yemek yersin miden bozulur üstüne üstlük amipli dizanteri bile olabilirsin. Sebep? Buluttan nem kapacak kadar bağırsak florasının hassas olması. Farklı bir şey yediğinde, düzeni değiştiğinde, strese girdiğinde, heyecanlandığında içerde fırtınalar kopmaya başlar ve kontrolsüz bir boşalma yaşarsın. Sürekli kontrol etmeye çalıştığın hiçbir şeyi o an kontrol edemez olursun. Sürekli bir şeyleri kontrol etmeye çalışırken yitirdiğin iç dengeni yakalaman için çalan bir alarmdır belki de bu durum. Bu iç dengenin sindirim sistemindeki karşılığının adı mikrobiyotadır. Mikrobiyotayı yeniden dengeye getirmek için içerideki faydalı bakterilerinin sayısını artıracak besinsel veya takviye olarak probiyotik desteklerinden faydalanılmalıdır.
Kabızlık; bağırsakların eylemsizlikten yana oyunu kullanması halidir. Bağırsaklardaki bu atalete sebep veren duygu ve düşüncelerimiz, fiziksel koşullar nedir? İçimizde sır gibi tuttuğumuz duygu ve düşünceler, ifade edilmemiş kelimelerin yarattığı ketumiyet bir yana; yediklerimizi sindiremediğimiz için bağırsak içinde yol vermeyen gaz şikayetleri, lifsiz ve tek düze beslenme kabızlığın ana sebebidir. Probiyotik içerikli ( ev yoğurdu, kefir, tarhana, fermente turşu, boza vb.) ve prebiyotik içerikli (pırasa, yer elması, bal kabağı, soğan, sarımsak, elma vb.) gıdaların arttırılması, daha renkli bir beslenmeye geçilmesi ve muhakkak bol su içilmesi kabızlığın beslenme tedavisidir. Bunun yanı sıra hayatınızdaki sabitliklerinizden kurtulmak, hayata daha esnek bir bakışı açısıyla bakabilmek, biriktirdiğiniz eşyaları verebilmek, içinizde tuttuğunuz duygu ve düşünceleri ifade edebilmek de kabız halinden kurtulmaya yardımcı olacaktır.
Genel olarak sindirim sistemi rahatsızlıklarını çözmek için atacağımız adımlar; mide asit seviyesini dengelemek, sindirim enzimi yetersizliğini tedavi etmek, renkli ve lifli beslenme alışkanlığı kazanmak ve en önemlisi sağlıklı bir mikrobiyota oluşturmaktır. Sağlıklı bir mikrobiyota; immün sistemi destekler ve bizi daha sağlıklı kılar. Parazitsel yani toksik etki gösteren duygu ve düşünce yükünden hafifletir. Virütik yani vesvese kökenli obsesyonlardan seni uzaklaştırır. Bugün psikolojik rahatsızlığı olan birçok kişinin sağlıksız bir mikrobiyataya sahip olduğu ve bağırsaktaki bakteri yükünün olumlu yönde değişmesi sonucu bu rahatsızlıkların seyrindeki obsesyon vb hallerde düzelme olduğu kanıtlanmıştır.
Mideden kalbe içimizdeki dünyanın başrol oyuncularının içeride ne tür filmler çevirdiğini kısaca anlatmaya çalıştım ki her şeyi yazabilsek kitap olur. Filmin senaristinin siz olduğunu unutmayın, hikayenin kahramanı mı figüranı mı olmak sizin tercihiniz olacak. Sevgiyle ve esenlikle…