Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Benliğin yansımalarının ötesinde sevgi, insan ve öz

İnsan, dünyevi yaşam aynasında kendine bakmakta olan özün görüntüsüdür. Öz, insan aracılığıyla kendini tanırken; insan, dünyevi yaşamdaki ilişkileri aracılığıyla kendini tanır. Her ilişki, benliğin farklı yansımalarını farklı açılardan gösteren farklı aynalar gibidir.

İnsan, benliğinin yansımalarının ötesine aşkla geçer. Aşk, benliğin bütün katmanlarının en derinine erişir. Aşk ne kadar derinse, kendini biliş de o kadar derindir.

İnsan sevgi içinde olduğunda, gönül gözü açılır. Bir insanı sevmek, ona olan sevginin aynasında kendini apaçık görebilmeyi sağlar. Kızgınlık, öfke, nefret, korku, endişe de insana aynadır. Fakat insan bu duygular içinde olduğunda, benliğine sıkı sıkıya sarılır. Karşısında duran kişilere hissettikleri, benliğini geçip kendisini görmesini zorlaştırır. Oysa sevgideyken insan, özüyle karşı karşıya kalır, kendisiyle yüzleşir.

Sevgi varsa, kendini tanıma kaçınılmazdır. Çünkü sevginin varlığında, benlik ve benliğin bütün illüzyonları yok olur. İnsan, olduğunu sandığı kişi olmaktan çıkar, olduğu gibi olur, sadeleşir. Kim olduğuna dair çelişkileri kaybolmaya başlar. Kendine yönelir. Sevgisinin kaynağı olan özüne yönelir.

Gerçek sevgi, benliğin ötesini görmeyi gerektirir. Benliğine takılı kalan insan, sözde sevgi yaşar. Özden gelen sevginin akışına giremez. İlişkilerini de sevgiyi yalnızca taklit eden benliğinin yansımaları yönetir.

Benlik, ilişkiyi kalıplara sokar. Sevgiye şartlar koyar. Ne zaman seveceğini, ne zaman sevmeyeceğini bilir. Sevgisi koşullara bağlıdır. İlişkiden beklentileri vardır. Beklentileri karşılanmadığında küser, alınır, kırılır, öfkelenir. Sevmemekle tehdit eder. Sevgisini, hak edilmesi gereken bir şey olarak görür. Kendisini, uğruna mücadele edilmesi gereken biri olarak görür. İstedikleri olmadığında da sevgiyi taklit etmeyi bırakır. Çünkü benlik için en önemli şey kendisidir. İlişki onun kurallarına göre yönetilmiyorsa, onun ihtiyaçlarını karşılamıyorsa, hiçbir anlamı yoktur. Çünkü o, sahip olduğu gücü elden bırakmak istemez. Yalnızca bir yansımadan ibaret olduğunu kabul etmek istemez. İlişkinin merkezinde olmadığını kabul etmek istemez. Sevginin akışına teslim olmak istemez.

Benlik, insan onun ötesini görmeyi öğrenene kadar, insanın gönül gözü açılana kadar, insanla öz arasında durmaya devam eder.

Benlikten geçmenin başı ise kendini sevmektir. İnsanın benliğine bu kadar sıkı sıkıya tutunmasının sebebi, kendi kendine veremedikleridir. Kendini sevmediği için, kendi değerinin farkında olmadığı için duyduğu eksikliklerdir. Bu eksiklikleri tamamlamak için başkasına ihtiyacı olduğunu sanması ve ihtiyaçları karşılanmadığında yine sevilmemekten korkup kendi kabuğuna çekilmesidir.

İnsan, bir gün, sevginin kaynağı olan özüyle birleştiğinde, benlik de kaybolur.

Sevgin benliğinin oyunuysa, benliğinin ihtiyacı olan sevginin sende olduğunu bil.
Bir benlik tarafından seviliyorsan, onun ihtiyaçlarını karşılamadığında sevgisinin biteceğini bil.

Gerçek sevgide özünle bir olduğunu bil.

Exit mobile version