İki gün önce, Hakkari de doğmuş büyümüş bir hanımla tanıştım.
Kızı, sıcak su ile yanmış ve bana pansuman için gönderilmiş.
Ben de o gün, üst üste yanık pansumanları yapmış, yorgun düşmüştüm.
Tam oturdum ve odayı havalandırmak için camları açmıştım ki, odanın kapısı açıldı ve içeriye güler yüzlü, orta boylarda bir hanım girdi.
Uzun, mor renkli, açık yeşilden kuşağı olan, yöresel bir elbise vardı üzerinde.
Ve beyaz iğne oyalı bir tülbent ile de doğal bir şekilde, başından boynuna sarkıtılmıştı baş örtüsü.
Ben onun güzelliğinden kendimi alamadım ve gülümsemesine ben de gülümseyerek karşılık verip, hoş geldiniz dedim.
Biraz kızının nasıl yandığı hakkında konuştuk.
Çocuğunun adı da Eda Nur.
Adı gibi ışıklı bir çocuktu Eda canım.
Hemen Eda Nur’u sedyeye aldım. Aldım almasına ama tabii ki kıyametler kopuyordu, çocuk korku dolu ve canı acıyor olduğu için bağırıp çağırıyordu.
Neyse hemen pansumanını yapıp onu rahatlattım.
Eda Nur sakinleşince biz yine sohbete devam ettik.
Tahminimce Azize Hanımın yaşı, elli civarında filandı.
Kızının yaşı da üç ya da dört olabilirdi sormadım.
Kızımı onu da bilmiyordum.
“Sizin kızınız mı?” Diye sorma gafletinde bulundum.
Çünkü bazen çocukları, anne anne ya da babaanneler de getiriyordu.
Aziza Hanım utanarak, çekinerek; ”Ben geç evlendim onun için de kızım tedavi ile oldu ve tek çocuğum var” dedi.
Onun utancını görünce ben de utandım, keşke sormasaydım dedim ama işte bir kere olmuştu sormuştum.
Hemen özür dileyerek dedim ki;
”Azize Hanım, çok sevindim iyi etmişsiniz istediğiniz yaşta evlenmek ile.
Siz doğuda yaşamışsınız nasıl başardınız böyle geç evlenmeyi?”
“Sizi tebrik ediyorum. Ben doğu da çalıştım dört yıl, kızların birçoğu küçük yaşta evlendiriliyor orada.
Ne güzelsiniz böyle bravo size” diyerek beğenme işareti yaptım baş parmağımla👍 aynen böyle.
Çok mutlu olmuştum, doğulu bir kadının bu özgür seçimine.
Kendi ile barışıklığına ve içtenliğine. Gülünce gözlerinin içi gülüyordu ve başladı anlatmaya;
”Benim babam iki eşli. Annemden yedi ve ikinci annemden de sekiz çocuğu var, yani biz toplam on beş kardeşiz.
Ben evlenmek istemedim ve babam da bana destek oldu. Kırk üç yaşına kadar bekledim ve sonra ben istediğim için evlendim. Kızımı da tedavi ile yaptım.”
”On beş kardeş. Hepiniz birbiriniz ile anlaşıyor musunuz? Dedim çekinerek.
O da ”Evet biz kardeşler birbirimize düşkünüz ve her alanda yardımcıyız” dedi bir yandan kızının elini tutuyor ve başını okşuyordu şefkatle.
”Tebrik ederim ve bu öz güvenli duruşunuzu çok sevdim, on beş çocuğun bulunduğu bir evde kendi kararlarınızı alabilmişsiniz ne mutlu size” dedikten sonra Azize isminin ne anlama geldiğini biliyor musunuz diye de sorgu memuru gibi sormaya devam ettim. O da sohbet etmekten hoşnut gözüküyordu ben de memnundum.
”Hayır bilmiyorum” dedi başını önüne eğerek.
Gözlerinin içine bakarak;
“Azize ermiş kadın demek” dedim başımı iyice yukarı kaldırarak, onur duyduğumu göstermek istemiştim onunla.
Yine mahcup gülümsemesi ile gülümsüyordu.
“Güzelmiş adım” dedi en doğal haliyle.
Kendi olan insanları çok seviyorum.
Özünü kaybetmemiş, doğal hallerine bayılıyorum.
Biraz daha sohbet ettikten sonra ikisini de odamın hemen önünde olan çocuk parkına gönderdim.
Parka geçtiler.
Camdan izliyordum onları. Eda Nur kaydıraklarda mutlu mesut, acısını unutmuş oynuyordu.
Azize Hanım da oturmuş onu izliyordu.
Ben de onları izliyordum sessizce.
Bir ara bana baktı Azize Hanım el salladı ve cama gelip”
“Sizin adınız ne ben unuttum sormayı” dedi.
Gülümsedim “Gülay” diyerek.
“İsminiz gibi, yüzünüz de güllü maşallah size.
Ne iyi bir insansınız Allah razı olsun” dedi gözleri dolarak.
Benim de gözlerim zaten hemen dolar duygulanırım böyle anlarda.
Gözlerimiz birbirine çok değmeden vedalaştık.
İşte böyle efendim hastanede bir iş günümüz böyle geçti.
Ben sevinçliyim
Sizin de sevindiğinizi hissediyorum dostlar.
Kadınlar gününden bir gün önce böyle bir hanımla tanışmak beni çok mutlu etti.
Antalya’ya taşınmış ve burada yaşıyor artık.
Yolu açık olsun Azize Hanımın, mutluluğu daim olsun.
Kadınlarımızın daha da çok bilinçlendiği, her alanda sözünün geçtiği güzel günler bizimle olsun.
Sadece kadınlar mı bilinçlensin?
Tabii ki hayır.
Temennim kadın, erkek ayırmadan hepimizin bilinçlenmesi, uyanması ve daha birçok şey kalbimden diliyorum.
Şimdilik hoş kalın, kendinizi sevin ve gülümseyin.
Siz değerlisiniz, yaradılışınızdan kıymetlisiniz, lütfen bunu hep anımsayın.
Sevgiyle
Aşk’la