Şu an içinde yaşadığımız bir gün ile birlikte bir yıl daha geçti ömürden. Bugün dolaşıp dururken zamanın teyakkuza geçmiş halinin içinde, dönüp baktım yaşanmış AN’ların bütününe… Ve anladım ki harcadığımız kuruşlardan bile daha değersiz gördüğümüz bir sürü güzel yaşanmışlık varmış şu hayat yolculuğunun içinde…
İzlerken büyümüşlüğün hallerini, asıl meselenin; büyümenin bir erdem olmadığını fakat büyüdükçe farkında olup hayata değer katmanın asıl erdem olduğunu anladım.
Babam bana bu hayat hakkında ne öğretti diye dönüp baktığımda eski zamanlara, hatırladığım en önemli şey dürüstlük idi. Hayata karşı dürüst olmayı başardığıma inanıyorum… Fakat hayata gösterdiğim dürüstlüğü ve tevazuyu kendime göstermediğimi fark ettim bugün. Ona gösterdiğim ve verdiğim tüm güzellikleri kendimden eksiltmişim meğer, onu gördüm pencereme doluşan sis tanelerinde…
Hayatın kumandasının kimde olduğunu gördüm örneğin… Kumandayı O’nun elinden almanın bir seçim olduğunu ve ona bırakırsan hayatının sana değil, seni elinde tutana ait olduğunu öğretti annem bugün, onu da fark ettim üzerime serpilen çiğ damlalarının içindeki gökkuşağı renklerinde…
Kendin için atacağın adımların bencillik olduğunu öğretmişti bütün öğretiler. Büyüdükçe anladım ki senin kendine yapacağın bencilliği, kendisi için kullanan benciller arasında geçirmişsin ömrünü bunu da seçen benmişim onu fark ettim bugün. Gülümsedim farkında olduğum şeyin benden götürdüğü güzelliklerin kokusunda çoğalan Ben’lere…
Yürüdüm, yollar bana her zaman olduğu gibi ayaklarımın altına doluşarak eşlik ettiler. Yine tepemde gökyüzü vardı ve onun kucağına oturmuş beni ısıtıyordu güneş. Toprağı olmayan bir şehrin gri renkli sokaklarında devşirdim kendimi… ve Kendimi Sevmelere yüreğim itiraz etti… Tek Başına yürünmez bu yollarda diye. Bende içimde olana dönüp yüzümü, tek olmadığımı gösterdim en çocuk görüntümün dizleri kanayan hallerini, yüreğimin dokunulmamış yalnızlığına… Ve yüreğinde sevgi varken yanında birisinin olmamasının acıtacak bir yanının olmadığını fark ettim bugün… Havlayarak koşan bir köpekten kaçan kedinin köşeye sıkışıp aslan kesildiği o anın orta yerinde…
ve bir şeyi daha fark ettim… En çok yaşamı sevmişken kendimi sevmeyi unutmuşum ve bugün kendimi mutlu edecek şeyler için yola düştüm, doğumumu kutladım, başlangıcımı gün eyleyerek. Beni mutlu eden hediyeler aldım kendime ve gülümsedim yarın gelecek büyük günlere.
Bugün benim doğum günüm ve ben hayatın içinde kocaman bir mutluluğum. Eşlik eden her bir yüreğe teşekkür ediyor ve varlığımı onurlandırıp kendime kocaman bir sevgi ısmarlıyorum. Anlıyorum ki uyandığın her gün bir doğummuş ve zamanı yaratan insanın korkusu imiş her yılın aynı gününde yaşlanıyor olmak. Sır ise her güne doğup onda çoğalmakmış… Fark ettim…