İnsan, görünenin ardında gizem dolu bir dünyadır esasında. Nice sırları saklar karmaşık doğasında. Makro ȃlem içinde mikro ȃlemdir, o kudretli varlığıyla ezelden. Nefesiyle yaşam bulduğu beden mabedine, canıyla misafirdir insan. Bedeniyle toprağa bağlı belki, oysa ruhuyla meçhulden bir yolcu sanki…
Dünyadaki felsefik ve ezoterik öğretilere baktığımızda; Hint felsefesi insanı yedi boyutlu maddi ve manevi bir varlık olarak ele almaktadır. İnsanın yedi katmanlı olan beden inanışına, Hindistan’a ait bir destanın Bhagavad Gita (Kutlu Ezgi) bölümünde değinilmektedir. Her katmanıyla giyindiği bedeni, saklar koynunda en değerli cevherini. İnsan yaşam deryasının enginliğinde saklı bir inci misalidir özüyle, bedeniyse saklandığı o sert kabuğu.
Ruhun sürücüsü olduğu dünya okulundaki fiziki bedeni, toprak elementi ile sembolize edilir. İnsanın fiziki bedeni; hücresel düzeyde yapıtaşlarıyla, evrensel matematiğin ifade bulduğu senkronize bir bütünlüktür ve kişinin aileden taşıdığı genetik özellikleriyle şekillenir.
Prana olarak tanımlanan enerjetik beden ise; fiziksel bedenin tamamını kaplayan, değişken renklilikte, ince, koruyucu, ışıktan oluşan ve insana can veren akışkan bedenidir. Su elementi ile sembolize edilir. Doğası gereği akışkandır ve maddeye her yönüyle nüfuz eder.
Astral beden olarak da adlandırılan duygusal beden, insanın hayvani yönünü temsil eden nefsidir. Değişkenlik göstermesi nedeniyle öngörülemez ve hava elementi ile sembolize edilir. Kalp ile doğrudan bağlantılıdır. Yüksek bir etki alanı vardır. Bilinç dışı haldeyken (uyku hali, meditasyon hali gibi) serbest kalan, kendi görevlerini yerine getiren ruhsal parçasıdır fiziki bedenin. İlahi olandan aldığı sonsuz nitelikte bilgiyi; rüya, önsezi, duru görü ve sezgiler şeklinde bedene aktarır.
İnsanın ateş elementi ile sembolize edilen somut aklıysa, arzularını barındırır. İnsanın bedenini yöneten zekȃnın kullanımı akıldır ki, insanın günlük yaşamındaki kararlarını ve seçimlerini yönetir. Ancak bu akıl, dünyevi koşullar altında çeşitli bağlılıklar ve bağımlılıklar ile düşünen akıldır. Bu nedenle saf akıl (manas) değildir. Saf akılsa somut akıldan farklı, koşullara bağlı/bağımlı olmaksızın sadece yapılması gerekeni yapan akıldır.
Ruhun geldiği kaynaktan insana bahşedilen kısmı olan sezgiler ise; insanın sahip olduğu beş duyunun dışında yer alır. Yaşamının her anında insana rehberlik görevinde bulunur ve yolunu aydınlatır. İrade ise; insanın ruhani yönünün bir parçası ve külli iradenin bir yansımasıdır. İnsan, iradesi ölçüsünde kendini yöneten ve nihai gücünü koruyandır.
İnsan bedeni çözülmemiş daha birçok gizemiyle muhteşem bir dizayn ve hayranlık uyandıran bir şaheserdir. Bedene misafir olmuş ruh ise, sırrı kendinde saklı olandır muhakkak ki. Bu yolculuk nicedir ruh ve beden birlikteliğiyle süre gider elbette. Beden dünyevi yolculuğunda, ruhunun sesini kalben hisseder ve gönül gözüyle de izler nice âlemleri zamanlıca.
Peki insan, ne kadar tanır bedenini. Gizem dolu bir yolculuktur ki bu…Beden mabedini tanıyan ruh, farkındadır bu geçici misafirliğinin. Bedeniyle uyur belki nicedir. Lakin, ruhen seyri âlemlerin sonsuz yolcusudur.