İnsan verir; çünkü erdemli, değerli, hatırı sayılan, sevilen olmak ister. Verirken karşılık beklemeden verdiğini zannedebilir; fakat maddi bir beklentinin yokluğu, manevi beklentilerin de yok olduğu anlamına gelmez. Beklentinin yokluğu ancak vermek gönülden olduğunda, saf sevgiyle mümkündür.
Verdiği kadarını manevi anlamda alamayan insan, karşılık bekleyerek verdiğinin farkında değildir. Vermesinin alan kişiye iyilik olduğunu düşünür. Veriyor olmanın kendisine erdem, değer ve hatır kazandırdığını düşünür. Verdiğinde sevileceğini düşünür. Beklediği karşılığı alamadığında ise alan tarafı nankör, kıymet bilmez, faydacı olarak görür. Halbuki vermesindeki iyilik perdesi, verenin manevi beklentilerini sakladığı için, alan kişi aldığının karşılığını vermesi gerektiğini de nasıl vereceğini de bilmez. Kendisine verilenin karşılığını kendi değerlendirmesine göre belirler. Verenin beklentilerini karşılayamaz. Görünürde karşılıksız olan verişler, beklenen manevi karşılığı belirtilmediği için karşılıksız kalır.
Veren kişi, manevi karşılık beklentisiyle verdiğinin farkındaysa, verip de alamamanın acısını yaşamak yerine, beklentilerini alan kişiye açıkça ifade etmeyi ve beklediği karşılığı almayı ya da hiç vermemeyi seçebilir.
Verişin karşılık beklentisi taşıyıp taşımadığını ise insan kendisine sorarak bilir.
“Neden veriyorum?
Vermek beni daha erdemli, değerli, hatırı sayılır yapar düşüncesiyle mi veriyorum?
Verirsem daha çok sevilirim düşüncesiyle mi veriyorum?
Vererek daha erdemli, değerli, hatırı sayılır, sevilen olmakla ilgileniyor muyum?
Takdir edilmekle ilgileniyor muyum?
Verdiğim için takdir edilmezsem de verir miyim?
Verdiğimi alan dahil hiç kimse bilmese de verir miyim?
Verdiğimde karşılığında hiçbir şey alamazsam, verdiğim için pişman olur muyum, boşuna vermiş gibi hisseder miyim, kullanılmış hisseder miyim?
Yoksa gönlümden dolup taştığı için, içimden gelerek, evrenin akışı dahilinde, saf sevgiyle, gerçekten karşılıksızca mı veriyorum?
Karşılıksız veriyor olmayı manevi egomu beslemek için kullanmadan, gerçekten karşılıksızca mı veriyorum?”
Yalnızca saf sevgi varsa vermek karşılıksızdır. Saf sevgiyle veren insan, almakla ilgilenmez, verip de alamamanın acısını çekmez. Saf sevgi, evrenin alma verme döngüsünün merkezidir. İnsan, bütün manevi karşılık beklentilerinden sıyrıldığında saf sevgiyle vermeyi deneyimleyebilir.