Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Kimsin Sen?

İnsanlık tarihinin en kolay , en yorucu ve en entelektüel sorusuyla başlayalım mı?

Kimsin sen?

Kaç yerde bu soruya denk geldiniz, kaç kere maruz kaldınız ya da bir ayna karşısında kendinize sordunuz mu hiçben kimim” diye.

Yazının başı sonu gibi olacak ama bir şeyi bilmemiz için olmamız gerekiyor. Çok sevdiğim tasavvuf tabiridir “olduğunda biliriz”.

Şu an var olan mevcut durumdan o kadar memnun değiliz ki sürekli olmaya, oldurmaya başka başka kavramları sıfatları deneyimlemeye çalışıyoruz.Sessiz ve yıllarını bizimle geçiren hayali arkadaşımız ise her an yanı başımızda yine de bir şeylerin tam olmadığını, eksik olduğunu, daha iyisinin olabileceğini kulağımıza fısıldıyor. Bir şeyleri oldurmaya çalıştıkça da orada verdiğimiz o kocaman çaba tüm potansiyeli bir hayale düşürebiliyor. Çünkü çabadaysan sana zihninin mevcut kalıpları eşlik ediyor hesaba, analize, planlara düşüne düşüne davranmaya en kötüsü de aynı döngünün içinde defalarca ardınıza aldığınızı sandığınız o yolun en başına getiriyor sizi.

Şimdi gözünüzü yumun hayatınızı çevreleyen insanlara, olaylara ve o olaylara verdiğiniz duygulara bakın çok farklı şeyler hissetmeyeceksinizdir. Kişiler, zamanlar, mekanlar değişse de aynı hisleri bırakıyorsa siz de o sıkıldığınız aynılık oyununda kendinizi saklamışınız bir yerde.Harika bir hikayeniz var tutunduğunuz acılarla, dramlarla, ayrılıklarla, terk edilerek, dişinizi tırnağınıza kattığınız bir hayat, çok emek verip kazandığınız paralar ve statüler, fedakarlık yapıp birlikte olduğunuz dostlarınız, sevgiliniz, eşiniz, koruyup kolladığınız bir aileniz var.Burada bir nefes alalım mı eğer bu size yetiyorsa ve var olanla huzura kabul verdiyseniz kendinizin peşini bırakmayı seçebilirsiniz.Yazının devamı aynı oyunu neden oynadığını bilmemenin uykusuzluğuna gecelerini vermiş, en mutlu olduğu anın bir sonraki anın mutsuzluğuna gebe olduğunu içselleştirmiş, her şey yolundayken bile yolunda gitmeyen şeyleri hayatına çeken, her anı kontrol altında tutmaya çalışan, sevgiye kabul veremeyen, kaybetmekten korkan ve sonunda neden böyle diyenler için.

Tekrar burnunuzdan derin bir nefes alın olur mu ve şu an samimi bir niyetle kendinize kabul vermeye izin verin. Bu samimiyetinin karşılığında bir gece bir kuş havalanacak göğüs kafesinizden sadece uçuşu hatırlayacağınız.Yaşam size hediyeleri ile gelecek sizi alt üst eden tüm o duyguları aynı bahtiyarlıkla karışlayacaksınız. Dahası tüm hayatınızın senaristinin kendiniz olduğunu öğrendiğinizde namlunun ucunda kim olduğunu da göreceksiniz.Sakın tetiğe basmayın ya da basın kendinizi bilmek için kendiniz sandığınız her şeyi yok etmeye cesaretiniz varsa korkmadan yapın bunu.Şayet eliniz titriyorsa şöyle yapın isminizin önüne gelen tüm sıfatlarınızı, misyonlarınızı, kariyerinizi yazın. Birilerinin evladısınız, bir şekilde hayatınızı kazandığınız bir mesleğiniz var, dahası yakışıklı, güzel, başarılı, tembel, zengin, fakir, entelektüel, yardımsever, aşık, yalnız, cömert, cimri, vefalı, çalışkan daha başka kendinizi nasıl tanımlıyorsanız. Bu arda protokol gereği daha büyük makamı temsil eden isimler sağ taraftadır.Şimdi gördünüz mü kendinizi tarif ederken tutunduklarınızın hepsi sizin ben kimim diye hatırlamaya çalıştığınız, parmak iziniz gibi biricik olan eşsiz olan sadece sizde olan özü kapatmış, yetmemiş daha da büyüyüp önüne geçmiş. Hepsi size bilinen yerlerden, dayatmalardan, okuduklarınızdan, yaşadıklarından bir şekil vermiş. Bir yerde kontrolü eline almış daha da acısı aralarından bazıları sizi farkında olmadan yönetmeye başlamış. Bu oyun çok keyiflidir sürekli zihnin tarafından kontrolle kontrol edildiğinin farkına varınca kadar da oyalar sizi. Anlık mutluklar, büyük emekler, fedakarlıklar, kaybetmek korktuğunuz bir yaşam ve sonunda tam filmlik bir hikaye verir size.Ta ki tek başına kaldığınızda hikayeye tahammül edemediğiniz o ana kadar.Ve aynı soru tekrar gelir başka bir elbiseyle. “Oysa her şey iyiydi hak etmiştim ben her şeyi neden bu suçluluk” der bu sefer orada yine oyuna uyandırmak için kendinizi, kendiniz yarattığınız belki adını hiç bilmediğiniz bir başka sahte karakteriniz el sallar size. Ve görürsünüz ki bu oyunda size artı puanlar getirdiğini sandığınız tüm özellikleriniz kalbin kabul vermediği rahatsız olduğunuz bir yere getirmiş sizi. Üzerine tekrar illüzyona düşürmüş başlamışınız aynı döngüye bu kez azap çekerek var olduğunu ispatlamaya çalışan zihin devreye girer. Sonrası ya kurban psikolojisiyle tüm hayatınızı rastgeleliğe, kadere, kısmete bağlayacaksınız ya da bu işte bir terslik var hissi ile sistemin çökmesine izin vereceksiniz.

Kim olduğunuzu bilmek ya da daha doğru bir ifade ile hatırlamak ister misiniz? Yoksa şimdiye kadarki tüm yaşamınızı kopyalayıp bu illüzyonun içinde sağ tarafta siz bekleyen efendilerinize hizmet etmeye devam mı etmek istersiniz?

Şu son cümle yüreğinize birazcık dokunduysa bilin ki siz sandıklarınızın ötesindesiniz. Şimdi tekrar derin bir nefes alın samimi bir niyetle kendinizi hatırlamaya izin verin çabalamadan kendiniz sandığınız her şeyi bir yana bırakın ve çıkın bu kendini her an size korkuyla hatırlatıp garanti altına almaya çalışan zihinden. Bildiğiniz cevapların bittiği illüzyonu terk edin kendi yarattığınız canavarla savaşamayacağınızı kabul verin.Kendinizi tanımlarken kullandığınız tüm kelimelere bakın ve hepsine teşekkür edin hepsini bir yerde siz var ettiniz ve onların tek görevi size kendinizi hatırlatmaktı.Sadece bazıları siz görmedikçe hırçınlaşıp biraz zorlayarak yaptı bunu. Sakın zihnin sizi orda yeniden manipüle etmesine izin vermeyin. Oyun kurucu olarak bu oyunu ilk nerede kurduğunuzu bulun ve onlara verdiğiniz sizi artık tatmin etmeyen rolleri anlayıp şefkatle sarıp sarmaladığınızda aslında size nasıl büyük bir aşkla hizmet ettiklerine şahit olacaksınız.

İlmin kapısı olan Hz. Ali, “kalbin gafletine gözün uyanıklığı fayda etmez ” der.Gönlünüze akana kulak verip olması gerekeni oradan işitip, kim olduğunuzu oradan görün. Allah kolaylığı sever. O yüzden yaşamın özü kendiliğinden, şüphesizce, sürekli ve zarif bir akışta kendini tekrar etmeyen izler bırakır.

Exit mobile version