Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Kültürel, Ahlaki ve Siyasi Dejenerasyon

Kültürel açıdan erozyona uğramış halklar, sosyal yaşamlarında da aynı erozyona maruz kalırlar. Kültürümüzü; batılılaşmayı yanlış anlayan siyasiler ile kirletip, toplumsal yapıyı da bozduktan sonra klişe bir cümle tüm halkın diline pelesenk oldu “bu insanlardan adam olmaz”… İşin ilginç tarafı, kendisi de adam olmaz dediği kişiler grubunda yer almakta olduğunun farkında değil.

Türkiye sosyolojik olarak garip bir döngünün içinde, kültürel anlamda şehirleşmeyle birlikte yozlaşmanın (kültürel yozlaşma) farklı türlerini yaşıyor. Çevre bilinci yok, insan ilişkileri menfaatler doğrultusunda şekilleniyor. Sanayi ve tarım bitmiş durumda. Siyasilerin, ülke halkı ve talepleriyle ilgisi yok. Herkes kendi gemisini kurtarma derdinde ki neredeyse herkesin de kendi gemisi su almış durumda. Ülke ayrıca kültürel erimişliğinin yanında siyasilerin ayak oyunları nedeniyle yandaş ve karşıt diye ikiye bölünmüş ve ayrışma sürekli olarak körüklenmekte

Aslına bakarsanız tüm alanlarımız talan edilmiş durumda ve bunu siyasiler gibi sanayicilerde görmüyor. Akademik kariyer yapan ve kendisine aydın diye unvan verenlerin bir kısmı milliyetçi bir tavır sergilerken diğeri de sadece mevcut siyasi fikre karşıt bir duruş sergilemek gerektiğini düşünüyor.

Bütünsel birleşme ve topyekun iyileşme söz konusu görünmüyor. Nihayetinde dünya üzerinde yaşayan bütün insanlar için sınırların korunduğu, ama sermaye için tüm sınırların ortadan kalktığı bir çağın içindeyiz ve birazcık farkındalığı olan; siyasetçi, aydın, sanayici için bu resim içerisinde ülkenin dinamiklerini değiştirecek hamleleri yapmak çok zor olmayacak fakat bireysel arzular ve hırslar son kırk (benim bildiğim) yıldır bütüne hizmet etme düşüncesinin önüne geçmiş durumda. Burada ahlaki bir kirlilikten de söz etmek gerekiyor. Sanayici olan birinin akrabaları çocuklarını onun yanına yerleştirmeye çalışıyor, siyasete giren birinin çevresi oradan kendisine menfaat elde etmek için çaba harcıyor, yapmadıkları takdirde de kötü ve hain ilan ediliyor. Yukarıyı düzeltmesi gereken aşağının içsel kirliliği ve ahlaki deformasyonu ne yazık ki bütün sisteminde kirlenmesini ve kilitlenmesini sağlıyor.

Hikayede gemisini kurtaran kaptan ve babana bile güvenmeyeceksin nidaları ile yol alan ülke insanı, günün sonunda elinde avucunda kalan son insanlık nüvelerini de savurarak, geleceğe boş ve amaçsız şekilde ilerleyecektir. Ayrıca bu bozulmuş tavırları ile de kirli siyasete yardım ve yataklık yaparak yaşamların sürdürecek ve güzel bir dünyada yaşama hakkına sahip olan çocukların da geleceğini çarçur edecektir.

Manzara çok iyi değil, aklı başında olanların sadece gördüğü şekle bu kare (bu şekil bir yamuk olmasına rağmen) değil dediği için gözaltına alındığı ve geri kalanlara da yamuğun aslında bir kare olduğunun öğretildiği mevcut sistemde, siz istediğiniz kadar KARE diye bağırın başarılı olamayacaksınız. Çünkü, menfaatleri için bildiği tüm insani değerli yok sayarak, gördüğü her şekle kare diyen ve onun peşinden giden bir kitle ile yaşamın içinde sesiniz çok cılız kalacaktır.

Çare mi? Aslına bakarsanız çaresi basit olduğu kadar bir o kadarda zor. Zor, çünkü siyasetin içinde yer alan tüm bireylerin yerlerini bırakıp oraya gerçekten bütünü kucaklayan, ekonomiden, sanayiden, üretimden, tarımdan, eğitimden anlayan insanlara devretmesi gerekiyor. Zor, çünkü tüm kaynakları kendi tebaası için değil ülke sınırları içinde yaşayan herkese eşit dağıtılması gerekiyor. Zor, çünkü ülkeyi yöneten siyasilerin, siyasi gücünü kullanıp ticaret yapmaması ve zengin olmaması gerekiyor. Zor, çünkü siyasilerin zenginleşmesini alkışlayan halkların uyanıp neler oluyor burada demesi gerekiyor. Kolay olan tarafını bulamadım, yazının başında da bahsettiğim gibi kültürel ve sosyolojik olarak çöküntüye uğramış, fikren bölünmüş ve ahlaki olarak da dejenere olmuş bir toplumu düzeltmek için elimizde araç yok ve o araçları kullanacak adanmış insan kitlesi de…

Exit mobile version