Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Seremoni dumanı’ndan tütsü’ye

Yuvamız, gezegenimiz, değerlendirip kullanmamız için armağanlarla doludur. Bunlardan oldukça önemli bir tanesi şifalı bitkilerdir. Toprağın kendinden yükselen bu kıymetli hediyeler ve ürettikleri kokular, farklı zihin halleri yaratma olanağını vererek derinlerdeki iç benliğimize uzanan yolu açarlar; sonsuz olan ‘An’ ile bütünleşmemiz mümkün olur. ‘Sonsuz Şimdiki An’da, bir koku anılar çağrıştırabilir, ruhu uyandırabilir ve yol gösterici olabilir. Bitkilerin yakılmasıyla çıkan dumanın kokusunda uyanan ruhsal bağlantı duyguları, insanları ‘duman’ın ruhun zarif kırılganlığını temsil ettiğine inandırmış ve bu amaçla kullanmaya sevk etmiştir.

Pazar ayinlerinde kiliselerde ve Budist tapınaklarda olduğu gibi, pek çok dinin ritüellerinde dumanın kullanıldığını görülür. Hatta bazı ülkelerin camilerinde sandal ağacı kokusunu alırız. Bitkilerin yakılmasıyla oluşan dumanın önemsendiği çeşitli seremoni örnekleri çok sayıda kültürün inanç sistemleri içerisinde  binlerce yıl önceye uzanır. Duman, Amerika halklarından Druid’lere, Zulu’lardan Maori’lere, Aborjin ve Çinli’lerden, Bali halklarına kadar tüm kadim halk kültürlerini birbirleriyle buluşturan ortak bir anlam taşıyan, arınma ve kutsama törenlerinin binlerce yıllık bir vazgeçilmezidir. Antik Yunan medeniyetinde, uzun bir yas ve oruç süresi ertesinde ölülerle ilişki kurma amaçlı ritüellerin bir parçasını duman oluşturmaktaydı. Ancak antik Yunan’da tercih edilen, kükürt ve diğer bazı minerallerin yakılmasıyla elde edilen dumanın, yaşanan dünya ile öte dünya arasındaki tülü aralayıp bir köprü kurabilmeye yardımcı olduğuna inanılırdı.

Seremonilerde tütsü dumanı kullanıldığına dair tarih kayıtlarına geçmiş en eski bilgi antik Mısır’a aittir. Giza’da M.Ö. 1350 yılına ait bir taş tablette dini törenlerde bitkilerin yakıldığı yazılıdır. Babil’liler de dua ederken ya da kehanet ritüellerinde sıklıkla kuru bitkiler yakarlarmış. Bu adet Milattan 500 yıl kadar sonra İsrail halkına kendi dinsel törenlerinde kullanılacak biçimde ulaşmış. Oradan da Yunanistan’a, Roma’ya ve sonrasında Hindistan’a vararak hem Hindu’lara, hem de Budistlere’e hala ritüellerinde ve festivallerinde uyguladıkları bir âdeti kazandırmış.

Böyle zengin ve uzun bir tarihe sahip olan “seremoni dumanı”nın tüm kültürlerin, dinlerin, zaman dönemlerinin ve farklı coğrafyaların arasında, onları birbirlerine bağlayarak uzanan küresel bir gerçeklik olduğunu söylemek iddialı olmayacaktır. Ancak seremoni dumanına “tütsülemek” adını verenler, Kuzey Amerika’nın yerli halkları, “First Nations”’dır. Amerikan İngilizcesi “smudge stick” olan ‘tütsü çubuğu’, yerli halklardan öğrendiklerini benimseyen Amerikalılar tarafından hemen kabul görmüş; yeni bir ilgi ve inanç kapısını aralamış ve Yeni Dünya ritüellerin vazgeçilmezi haline gelmiş. Yaşanan coğrafyaya bağlı olarak bitki türleri farklılıklar gösterdiğinden zamanla insanlar kendi yaşadıkları bölgelerde yetişenler arasından seçimlerini yapmışlar.

Tütsülerin negatif enerjileri temizlemeleri üzerine çok fazla sayıda bilgi paylaşılmış olsa da kadim halkların tütsüye başvurdukları diğer bir kullanım alanı dumanın kokusundan yararlanılan vizyon ve kehanet ritüelleridir. Tütsü, spritüel ritüel ve seremonilerde, hem katılan insanların, hem de kullanılacak araç gerecin arındırılması için, ayrıca ruhsal varlıkların çağrılacağı seremonilerin öncesinde mekânın kutsanarak açılması için kullanılmaktadır.  Amerika’nın yerli halklarının sıklıkla kullandığı tütsü bitkileri arasında en önemli dört tanesi  tütün, adaçayı, sedir ve vanilya kokulu (Latincesi “Hierochloe odorata” olan) bir tür çimendir (sweet grass).

Bu halkların inancında duman, fiziksel dünya ile öte âlemler arasındaki iletişimi açan bir aracıdır; sadece olumlu enerjilerin geçişine izin vermekte, negatif enerjileri ortamdan uzak tutmaktadır.  Tütsüleme işleminde otlar ve bitki reçineleri ritüele uygun biçimde, bir deniz kabuğu ya da kilden bir kap içerisinde ve yüksek sesle ya da şarkılarla dile getirilen niyetler ve şükran ifadeleri arasında yakılır. Tüyden yelpazelerle, tütsü dumanı bir kişiye ya da mekânın geneline doğru savrulmak suretiyle spiritüel açıdan istenmeyen enerjiler ortamdan atılmış olur. Seremonilerde ya da özel amaçlı şifa seanslarında olduğu gibi, yeni bir eve taşınıldığında, sert iklim koşulları ertesinde yeniden güzel yaşam koşullarının çağrılması, hatta bir tartışmayı takiben havayı sevgi ve anlayışla doldurma gibi amaçlarla tütsüleme yapılır.

Maya şaman inancında da tütsünün tüm duyuları açtığı, kozmik âlemlerle aradaki engelleri kaldırdığı, Şaman’ın ya da Şifacının bilinç düzeyinde artış sağladığı, bu şekilde onların şifa verici yetilerini güçlendirdiği bilgisi vardır. Tütsü dumanın işlevi, şifa sürecini başlatacak biçimde ortamın kirliliklerden temizlenmesidir. Duman yükselirken dualar da onunla birlikte ruhlar âlemine ulaşacak biçimde yükselecek, negatif düşünceleri ve duyguları beraberinde taşıyarak ortamdan yok edecektir. Ayrıca tütsüde kullanılan otların antiseptik özellikleri olduğu ve yakılmakları esnasında havayı arındırdıkları bilinmektedir. Bu kadim halkın tütsü ritüellerinin özel önem taşıdığı şamanik çalışmalardan bir tanesi Vizyon yolculukları, diğeri güneşe saygı törenleridir. Bu uygulamalarda çok incelikli detaylara özen gösterilir; katılanlar belirgin bir gücün etkisinin farkına varırlar.

Tütsü törenlerinde kullanılan her objenin kendine özel sembolik bir anlamı olduğu gibi, ayrıca dört elemente saygıyı ifade ederler.

Deniz kabuğu ya da kil kap, Su elementini temsil eder;

Otlar ve bitkiler, Toprak elementini temsil eder;

Yelpazeyi oluşturan tüyler ve savruluşu, Hava elementini temsil eder;

Otları yakan alev, Ateş elementini temsil eder.

Bazen tek bir çeşit ot yakılır ama genellikle bir karışım tercih edilir. Vanilya kokulu çimenin ölümsüz olduğuna ve dağların ve gökyüzünün müthiş kokularını taşıdığına inanılır.  Adaçayı, çöllerin temiz kokularını temsil eder.  Düşünce ve duaları dumanında yukarılara taşıdığına inanılan tütünün de hem dağ, hem çölün kokularının birleşimi olduğu düşünülür.

Exit mobile version