Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Mekansal enerji nedir ve dengelenmesi için bazı öneriler

Eviniz size kendinizi nasıl hissediyor?

Evinizde vakit geçirmekten keyif alıyor musunuz?

Uzun bir günün ardından evinize gelmek, size huzur veriyor mu? Yoksa tam tersi içiniz huzursuzlukla mı doluyor?

Şüphesiz evinizde kendinizi güvende, mutlu ve huzurlu hissetmelisiniz. Fakat zaman zaman bu mümkün olmayabilir. Elbette bu durum; kişisel sorunlarınız, ikili ilişkilerinizin dinamiği, evde yaşanan çatışmalar, hastalıklar, finansal durum, ölümler, psikolojik ve enerjetik sağlığınız ile de doğru orantılı olarak değişecektir. Sonuçta evimizde kendimizi kötü hissediyorsak; bunun sebebi sadece evimizin hali hazırda bulundurduğu mekânsal enerjisi değildir. Bu çok yanlış anlaşılan bir konudur. Genelde sadece mekânın enerjisi üzerinde durulur ve bu iyileştirilmeye çalışılır. Fakat mekânın enerjisini harekete geçiren, o mekânda yaşayanlar olacaktır. Zira kişinin bireysel vibrasyonu düşükse; bu çevresine, evine ve dolayısıyla bedenine yansıyacaktır.

“Kişisel enerjinizin durumu, evinizden size tekrar tekrar yansıyor olabilir.”

Evlerin de enerjisi vardır; tıpkı dünya, insanlar, hayvanlar, bitkiler gibi… Fakat evlerimizin enerjetik kalitesi, bizim ona yansıttığımız tesirler ile şekillenir. Evimiz ile aramızda bir nevi enerjetik alışveriş söz konusu olmaktadır. Yani bizler ona yansıtır, ardından ondan kendimize çekeriz.

Evlerimizden farklı olarak dünyamızın da kendi titreşimi ve aurası vardır. Hatta dünyamızda özellikle bazı konumların yüksek enerji yaydıkları bilinmektedir. Evvel yazdığım bir makalede bundan bahsetmiştim. Dünyanın enerji hatları (ley hatları) ve bunların üzerine hususi olarak konumlandırılmış yapılar mevcut. Mesela; Mescidi Aksa, Çin Seddi, Stonehenge, Nazca çizgileri, Angkor Wat… Hatta buradaki konumları korumak için atalarımız üzerlerine camii ya da kilise gibi yapılar inşa etmişlerdir.  Kısacası antik insanlık bu yapıları, o mekânların enerjetik hatlarını bilerek inşa etmişlerdi.

Peki, sonra ne oldu da insanoğlu bu anlayıştan bu kadar uzaklaştı?

İnsanlık özellikle Sanayi devrimi, Fransız devrimi, Rönesans vs… sonrasında artık bilimin daha doğrusu katı pozitivizmin en değerli nimet olduğunu düşünmeye başladı. Böylece köhneleşmiş bilgilerini ve ne yazık ki bunlarla birlikte aslında hiç de köhne olmayan kadim bilgilerini de bilim dışı saymaya başladı. Elbette bilim çok değerlidir; burada kastetmek istediğim bunun tersi değildir. Fakat 19. Yüzyıl öncesi bilim insanlarının spiritüel konulara merakı varken, bir anda spiritüel dünya ile bilim dünyası nasıl bu kadar keskin bir çizgi ile birbirlerinden ayrıldı? Bunu düşünmeden edemiyorum. Belki de insanlığın evrimi ve gelişimi için bu gerekliydi.  Fakat neyse ki artık bazı kadim bilgiler yeniden gündeme gelmeye başladı. İnsanın aslında enerjetik bir varlık olduğu gerçeği günümüzde birçok kişi tarafından benimsenmeye ve önemsenmeye başlandı. Şimdi bu konuyu ve tabi ki asıl konumuz olan mekânsal enerji konusunu daha iyi anlamak için madde ve enerji konularına kısaca değinelim.

“İnsan denilen beşer; maddeye, duygu, düşüncelerine hükmederek, içinde yaşadığı toplumla, ailesiyle, arkadaşlarıyla etkileşim kurarak ve tesir alışverişi yaparak tekâmül eder. “

Elbette bedenen ve zihnen hissettiğimiz bu tesirler de vibrasyoneldir. Buna enerjetik (vibrasyonel) tesirleşme de diyebiliriz. Bu tesirleşmeyi sağlayan enerji bedeni (halk arasında bilinen tabiri ile aura) vardır. İnsan bedeni ve beyni bu tesirleri direkt olarak almaz; daha doğrusu alamaz. Çünkü bu tesirler ruhumuzdan (Öz) gelir ve ruhun titreşimleri bedene nazaran çok daha süptil ve yüksektir. Enerji skalasına göre, madde daha yoğunlaşmış, ruh ondan kıyas kabul etmeyecek derecede daha seyreltik, ince bir enerjidir. Ruh ve madde ikiliği değil, ruh ve madde birliği vardır. Onun birliğinin ortaya çıkması, varlığa dönüşmüş enerjidedir.” (Sadıklar Planı)

Madde ise atomlardan oluşur ve atomların yapısı enerjetiktir. Evrende görünen ve görünmeyen her şey madde veya enerji formunda bulunmaktadır. Madde; titreşimlerini yavaşlatarak (kabalaştırarak) kendini gösteren enerjiden başka bir şey değildir. Yani madde olarak gördüğümüz her şey (vücudumuz da dâhil) enerjidir ve ilk önce enerji, ardından maddeler oluşur.

Bu konuda Üstat Bedri Ruhselman’ın aktardıklarına bakacak olursak;

Madde; mutlak hareketsizlik ve şekilsizlik mahiyetli cevherine aslî madde denilen; bütün tesirlere zemin oluşturan; bu tesirlere çeşitli oranlarda tepki gösteren ve bu sayede, tekâmül ihtiyacındaki ruh’un bu ihtiyacına cevap veren; mevcudiyet gayesi ruha hizmet etmek olup, bu hizmetini gelişim imkânlarının ruh tarafından kullanılmasıyla, türlü şekil ve hâllere girerek sunan; böylece kendisine gelen tesirler’le hal, şekil ve durumlar alan; kâinatın temelini oluşturan unsurdur. Manyetik alan; ‘aslî tesirler’in ‘varlık’lar ve ‘madde’lerde kullanılıp bazı işlemlerden geçtikten sonra değişerek, aslî durumunu kaybetmiş, mahiyeti değişmiş ve başkalaşmış olarak varlıklardan ve maddelerden dışarı yayınlanması ve yayınlanan bu tesirleri içeren alandır. Nerede madde varsa orada bir manyetik alan vardır. 

İşte maddelerin ve insanların etrafındaki bu manyetik alan(aura) ile bir enerjetik tesirleşme gerçekleşmekte. Dolayısıyla evimiz ile aramızda da bu tarz bir enerjetik tesirleşme olmakta ve bu sürekli olarak devam etmektedir. O halde hem kendimizin hem de içinde yaşadığımız mekânın enerjisini bilmek ve onu düzenlemek pekâlâ mümkün ve önemli görünmektedir.

TEKİNSİZ EV FENOMENİ

Klasik korku filmlerinde, genelde bir ailenin yeni bir eve taşınması ile başlayan olaylara şahit olmaktayız. Conjuring adlı filmde de bunu görmekteyiz. Aslında film gerçek bir olaya dayanmakta ve 1971 yılında Perron ailesinin başından geçmektedir.

 

Ocak 1971’de Perron ailesi, Rhode Island, Harrisville’de bir çiftlik evine taşındı. Carolyn, Roger ve beş kızı, taşındıktan hemen sonra evde garip şeyler olduğunu fark etmeye başladılar. Önce küçük olaylarla başlayan bu durum giderek şiddetlendi. Carolyn süpürgenin kaybolduğunu ya da kendi kendine bir yerden bir yere hareket ediyormuş gibi göründüğünü fark etmişti. İçeride kimse yokken zaman zaman mutfaktaki çaydanlığa sürtünen bir şeyin sesini duyardı. Yeni temizlenmiş bir mutfak zemininin ortasında küçük kir yığınları bulurdu. Kızlar, evin etrafındaki ruhları fark etmeye başladılar ve bu ruhlardan bazıları onları korkutuyordu. Carolyn, evin tarihini araştırdı ve sekiz kuşaktır aynı aileye ait olduğunu ve çoğunun gizemli veya korkunç koşullar altında öldüğünü keşfetti. Bu insanlardan bazıları yakındaki bir derede boğulmuş, biri öldürülmüş ve birkaçı tavan arasında kendilerini asmıştı. Bir süre sonra olaylar iyice çığırından çıkınca aile, ünlü İblis Uzmanları Ed ve Lorraine Warren’dan yardım istemişler ve bu süreç Warrenların dosyalarına kaydolmuştur.

Perron ailesinin yaşadıkları bu durum, evlerinde daha önce yaşayanların bıraktığı enerjetik mirasla ilgili olmakla birlikte ne yazık ki ölen kişilerin ruhlarının teşevvüş (karışıklık) halinde evde hala dolandıklarını da göstermektedir. Gerçekten de böyle negatif, daha doğrusu geri tesir diyebileceğimiz tesirlere sahip mekanlar bulunmakta hatta tekinsiz ev söylentilerine böylece yol açabilmektedirler.

Bir diğer farklı örnek olarak Ergun Candan’ın Şahitler ve Belgelerle Türkiye’de Yaşanmış Esrarengiz Olaylar kitabından bir tekinsiz ev vakasını sizlere aktarmak isterim:

Yer: İzmir

Tarih: 1993

Olayı Yaşayanlar: Odabaşı Ailesi ve Komşuları

Olayların meydana geldiği evde oturan Maksut Bey, ailece yaşadıkları olaylardan dolayı şaşırmış bir şekilde; balta, testere, keser, çekiç gibi aletlerin evde nasıl havada uçtuğunu komşularına anlatırken bile olaylar devam ediyor ve herkesin gözleri önünde, evin içindeki eşyalar oradan oraya savruluyordu. 21 Eylül 1993 tarihinde olayı incelemek için tarafımızdan görevlendirilen bir grup İzmirli araştırmacı, söz konusu eve gitmiş ve eşyaların kendiliğinden hareket ettiklerine onlar da şahit olmuşlardır. İzmirli araştırmacıların sorduğu sorulara, Maksut Odabaşı’nın verdiği cevaplar, olayların ne denli ürkütücü boyutlarda olduğunu gözler önüne seriyordu:

-Evinizde meydana gelen olayları anlatır mısınız?

-Yağlı boyacılıkla geçimimi sağlayan orta halli bir aileyiz. 38 senedir bu evde oturuyoruz. İlk defa böyle bir olayla karşılaştık. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Şaşırmış durumdayız. Olaylar iki buçuk ay önce başladı. Bu geçen süre içinde evde kırılmadık nerdeyse hiçbir eşya kalmadı. Çevreyi görüyorsunuz; ev harabeye dönmüş durumda.

-Şu kenarda iple bağlanmış birtakım aletler duruyor. Onları siz mi bağladınız?

-Evet, havada uçmalarını önlemek için ben bağladım.

(Tam bu sırada evdeki bazı eşyalar kendi kendine hareket etmeye başlamış ve İzmirli araştırmacılar meydana gelen bu olaylara bizzat şahit olmuştur.)

-Az önce bir bardak kırılmasına şahit olduk. Ayrıca ütünün kendi kendine hareket ettiğini gördük. Bu olaylar sizi tedirgin etmiyor mu?

-Eh… Artık alıştık. Normal geliyor…

-Bu olaylar size bir zarar veriyor mu?

-Hayır. Henüz ne ev halkına, ne bana, ne aileme, ne de oğluma bir zarar gelmedi. Bazen kocaman yumruk büyüklüğünde taş üstüme gelip bana çarpmasına rağmen, herhangi bir yaralanma meydana gelmiyor. Bir sapanla atılan taş bile insanı yaralayabilir ya da zarar verebilir. Oysa bu olay farklı, canımızı bile acıtmıyor.

Buna benzer bir olayı 1931 yılında Adana’da kırk süreyle gece gündüz taşlanan bir evi araştıran Dr. Bedri Ruhselman’ın, Ruh ve Kâinat dergisinde yayınladığı makalesinde yazdıklarından  okuyabiliyoruz:

Olayda söz konusu evin bahçesindeki belirli bir hedef, sürekli olarak taş yağmuruna tutulmaktadır. Bu hedef beş metre yüksekliğindeki bir bahçe duvarının iç yüzeyini yerden iki buçuk metre yüksekliğe kadar kaplayan bir çinko levhadan ibaretti. Çinko levhaya çarpıp yere düşen taşlar, duvarın dibinde oldukça yüksek bir yığın oluşturmuştu.

Dr. Ruhselman’ın gözlemlediği ve kaydettiği genel olarak tekinsiz ev fenomenlerine özgü olan ilginç ve önemli tezahürler ise şunlardı:

1) Levhaya çarpan taşlar bahçedeki taşlardan çok daha sıcaktı. Bu tür ısı anomalileri apor seanslarında (Fiziksel medyomluk; medyoma gelen tesirlerin kaba maddelere fiziko-kimyasal, yoğun maddelere yöneltilmesinin ve o kaba maddelerdeki reaksiyonların sonucu olarak, çeşitli formasyon, transformasyon ve deformasyonların veya daha basit hareketlerin meydana getirilmesinin söz konusu olduğu medyomluk) ortaya çıkan objelerde de görülmektedir.

2) Taşlar, çinko kaplamanın karşısına rastlayan bahçe kapısının üst hizasında aynen ışınlama ve apor fenomenlerinde olduğu gibi materyalize oluyorlar ve oradan itibaren çinkoya kadar olan hareketleri gözle izlenebiliyordu. Bahçe kapısının dışında taşların nereden geldiğini gösterebilecek herhangi bir belirtiye rastlanmıyordu.

3) Taşlar düzenli ritmik aralıklarla atılmaktaydı. Olayın ilk günü dakikada 15–20 kez atılan taşların ertesi gün 10–15 dakikada bir atıldıkları görüldü. Üçüncü gün atılan taşlar arasında geçen süre yarım ya da bir saate kadar çıktı. Ve daha sonra 24 saat süresince atılan taşların adedi 8–10 civarında kaldı. Ve olayın sonuna kadar yani kırk gün boyunca bu frekansta devam etti.

4) Taşların hızı normal değildi. Sanki atılmıyorlarmış da bir el tarafından yavaşça havada süzülüyormuş gibi seyrediyorlardı.

5) Taşların çinko levhaya çarptıklarında çıkardıkları anormal derecedeki şiddetli ses hem taşların havadaki yavaş seyriyle ve dolayısıyla levhaya yavaşça temas etmeleriyle hem de taşların cesametiyle doğru orantılı değildi. Taşların en büyüğü bir ceviz kadar olmasına rağmen oluşturdukları sesler en az bir portakal iriliğindeki taşlardan beklenen sesler kadar şiddetli oluyordu.

6) Taşlar düz bir yörünge izlemiyor, adeta salınırcasına küçük zikzaklar yaparak seyrediyorlardı.

En sonunda tekinsiz ev tezahürlerine yol açan muhtemel sorumlunun evin sahibinin 14 yaşındaki kızı olduğu anlaşılmıştı. Genç kız evden uzaklaştığında taş bombardımanının sona erdiği, eve döndüğünde ise tekrar başladığı söyleniyordu. Bir gün bu olay yeni bir aşamaya girdi ve evin içindeki eşyaların harekete geçtiği camların kırılmaya başladığı görüldü. Dr. Ruhselman, olay yerine koştuğundan genç kızın bahçede yarı trans halinde oturduğunu görmüştü. Babasına, kızını derhal dışarıya çıkarmasını söylemiş ve genç kızın bahçeyi terk etmesiyle tezahürlerin kesilmesi bir olmuştu ve o andan itibaren evin sahibi evi boşaltarak kapısının üzerine “Bu Hane Satılıktır” levhasını asmıştı. Bundan sonra o evde hiçbir olay meydana gelmemişti.

Bu olaya baktığımızda tekinsiz ev fenomenine yol açanın küçük bir kız olduğu görülmekte. Büyük ihtimal kızın yüksek derecedeki psişik yetenekleri ve bunu kontrol edememesi ile birlikte bu olay meydana gelmiştir. İşte bu yüzden direkt bir eve tekinsiz ev demek çok da mantıklı değildir. Evet; evlerin bir enerjisi vardır ama genellikle potansiyel halindedir. Yukarıda da belirttiğim üzere evin enerjisi içerisinde yaşayanlar ile aktive olur veya olmaz. Ya da Perron Ailesi’nde gördüğümüz gibi evin içerisinde hala o eve bağlı kalmış bazı ruhlar da olabilir. Ama yine de onlar için bile yaşayan birinin enerjetik vibrasyonu gereklidir. Bazılarında Ruhselman’ın vakasındaki gibi bu derece aktive olurken, bazılarında sadece rahatsız duygular, düşünceler veya kabuslar şeklinde kendini belli edebilir.

Bazı araştırmalar evlerimizin titreşimlerini, farklı yöntemlerle iyileştirebileceğimizi göstermiştir. Bunun finansal güvenlik, evde yaşayanlar arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi, sakinler arasında daha fazla mutluluk ve evdekiler tarafından yapılan spiritüel uygulamalar gibi yolları vardır.

Evinizde yapacağınız birkaç küçük değişiklik uzun bir yol kat etmenizi sağlayabilir. Ama en önce elbette kişisel sorunlarımız ve ikili ilişki dinamiklerimizi iyileştirmeye bakmalı, ardından evimiz için uygulamalar yapmalıyız. Sonuçta evin içerisinde yaşayanlar arası uyuşmazlık, maddi sorunlar vb… varsa sadece evin enerjisini yükseltmek de yeterli gelmeyecektir.

Evinizin Enerjisini Temizlemenin En İyi Yolları

1) Tütsüyü kullanın. Adaçayı veya sedirden yapılmış bir tütsü çubuğunu, evinizden negatif enerjileri uzaklaştırmak için kullanabilirsiniz. Bunu yaparken dua etmeyi veya olumlu niyetlerinizi söylemeyi de unutmayın. Düzenli olarak tütsü yakmak; sakin ve mutlu bir ruh halini desteklemeye de yardımcı olabilir.

 

2) Dağınıklıktan kurtulun. Fazla dağınıklığı ortadan kaldırmak hem zihinsel açıdan hem de evinizin enerjisi açısından faydalı olacaktır. Evinizde artık size hizmet etmeyen, işe yaramayan eşyaları kaldırın. Hatta en iyisi bir ihtiyaç sahibine verin.

3) Mümkünse temiz hava ve güneş ışığının içeri girmesine izin verin. Doğaya yakın yaşamıyor olsanız bile, pencerelerden içeri biraz temiz hava girişini sağlamak ve içeri süzülen doğal ışık sayesinde zihniniz daha pozitif hislerle dolacaktır. Evinizin içine her gün temiz hava ve doğal ışık girmesini sağlayın. (Hava sıcaklığı izin verirse tabii ki!

 

4) Mumları kullanın. Sakinleştirici bir hava yaratmak için evinizde birkaç kokulu mum yakabilirsiniz. Mumlar rahat hissetmenize yardımcı olmanın kolay bir yoludur ve titreşen ışık huzurlu bir aurayı teşvik eder. Bu, evinizin aurasına da yansır. Lavanta veya mine çiçeği gibi yatıştırıcı kokular seçin veya evinizde birkaç kokusuz mum yakın ve yumuşak, sıcak ışıltının tadını çıkarın.

 

5) Bitkiler veya taze çiçekler evinizde yer edinsin. Kendinizi bitkiler veya çiçeklerle çevreleyin. Hem evinizin hem kendinizin titreşimlerinizin neredeyse anında yükseldiğini hissedeceksiniz. Evin çeşitli alanlarına saksı bitkileri veya taze çiçekler koyun. Doğal unsurların etrafında olmak ev enerjisini temizleyecektir.

 

6) Yüksek titreşimli müzikler dinleyin. Olumlu, yüksek titreşimli müzik dinlemek, zihninizin frekansını yükseltmenize yardımcı olacaktır. Dans edin veya meditasyon seanslarınız sırasında 432 Hz’lik tonlarla iyileştirici frekanslar çalın. Bu gibi müzikleri Youtube’da kolayca bulabilirsiniz. Bunun için Solfeggio Frekansı’nı tavsiye edebilirim.

8) Tuz lambalarını kullanın. Evinizin istediğiniz bir köşesine tuz lambası koyun. Tuz, negatif enerjiyi emerken havayı arındırır ve aynı zamanda organik bir dekor parçası olarak güzel görünür.

 

 

 

9) Aromaterapi yağlarını kullanın. Aromaterapi yağlarından satın alın ve sakinleştirici bir alan yaratmaya yardımcı olması için onları sık sık kullanın. Kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilecek limon, lavanta ve ylang-ylang gibi rahatlatıcı yağları tercih edin. Yağlardan gelen koku evinizin her yerine yayılacak ve zihninizi rahatlatan sakin ve mutlu bir yer yaratacaktır. Bu aynı zamanda sakin kalmanıza ve uygulamaya odaklanmanıza yardımcı olmak için meditasyon seanslarınız için mükemmel bir ruh hali ve ambiyans oluşturacaktır.

10) Kristalleri kullanın. Kristallerin iyileştirici güçleri vardır ve yüksek titreşimleri teşvik ederken koruma sağladıkları bilinmektedir. Kristallerinizi bir meditasyon seansı için kullanın, çünkü meditasyon yaparken onları kullanmanın odağınızı artırabileceğine; farkındalığınızı ve yüksek benliğinizin bilincini derinleştirebileceğine inanılır. Bir rafa birkaç güzel kuvars kristali veya ametist ekleyin.

 

11) Rahatlatıcı bir alan yaratın. Evinizi rahatlatıcı ve sakin hissettirecek şekilde tasarlayın. Başkalarıyla yaşıyorsanız; gürültüden veya rahatsız edilmekten uzak bir alan bulun. Evde rahatlatıcı bir alana sahip olmak, size güvenli bir sığınak ve dünyanın birçok stresinden kaçabileceğiniz bir dünya sağlayacaktır.

12) Elektronik kullanımını azaltın. Gece haberlerini bir kenara bırakın ve en azından günün büyük bir bölümünde sosyal medyaya veda edin. Ekran süresini ne kadar kısaltırsanız, zihniniz o kadar netleşir. Ekran süresini azaltmak gözleriniz için de iyidir ve huzurlu uyumanıza da yardımcı olabilir.

13) Sağlıklı beslenin. Titreşimlerinizi yükseltmek için daha sağlıklı beslenmeye çalışın. Organik meyve ve sebzeleri seçin ve size temiz enerji verecek yüksek enerjili yiyeceklere odaklanmaya çalışın; et, yüksek oranda işlenmiş ve derin yağda kızartılmış yiyecekler gibi düşük titreşimli yiyeceklerden kaçının. Atatürk’ün de dediği gibi; “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.”

14) Alkol Alımını ve toksin tüketimini azaltın. Genel olarak alkol alımınızı sınırlamaya çalışmalısınız. Bitkisel detoks yapın; taze sıkılmış meyve suları içmeye başlayın veya tükettiğiniz alkol ve diğer toksinlerin (sigara, hazır gıda, şeker ve tuz miktarı yüksek karbonhidratlar, gazlı içecekler) miktarını azaltın.

 

 

KAYNAKLAR:

https://ew.com/gallery/conjuring-real-story-pictures/?slide=406699#406699

http://www.ilahinizamvekainat.com/Terimler-Sozlugu.php?kelime=Fiziksel%20medyomluk

https://www.alittlesparkofjoy.com/increase-positive-energy-at-home/

https://www.withinmeditation.com/blog/2021/6/10/great-ways-to-clean-your-homes-energy-and-raise-your-vibrations

https://kripalu.org/resources/6-ways-clear-energy-and-raise-vibration-your-home

https://www.spiritualresearchfoundation.org/spiritual-living-old/spiritual-home-cleansing/?gclid=Cj0KCQiAj4ecBhD3ARIsAM4Q_jGC6F51OuC3oemI8rqcBZBB034S7amda7Fr9RvWydjadw3CmIBKChIaAqKFEALw_wcB

https://www.spiritualresearchfoundation.org/spiritual-living/spiritual-home-cleansing/what-is-vastu-shastra/

http://www.incisozluk.com.tr/w/tekinsiz-evler/

 

Exit mobile version