Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Yaşam Koçluğu

Hepimizin kafasında zaman zaman düşünceler ağırlaşır karmaşıklaşır ve bar süre sonra birbirine dolanmaya başlar. Hangi düşüncenin nereden geldiğini unuttuğumuz anlar olur. Bu karışıklık bir süre sonra bizi yutmaya başlar. Nasıl olur da kendi yarattığımız bir düşünce kendi içinde bu kadar büyüyüp gelişebiliyor da bizi içine dipsiz bir kuyu gibi çekip yutmaya çalışıyor. O artık bağımsız ve dilediği yerde kök salma yetisine sahip. Olabilir mi? Tabii ki değil olmamalı. Tüm bu algı zihninin sana oynadığı bir oyundan ibaret. İşte bu yumağın ucunu bulup onu çekmeye başladığında aslında tüm kontrolün sende olduğunu. Kafandaki her şeyin senden sana ve de HAYATINA yansıdığını anlıyorsun. İşte buna FARKINDALIK denir. Farkındalık seni aynı noktada dönüp durmaktan kurtaran senin hareket etmeni sağlayan fonksiyonel bir olgudur. Kendi içinde hareket ya da somut hareket sağlayan bir etmendir. Hoş kendi içinde olan dışarıya yansıyan değil miydi dostlarım. O zaman bu hareketliliğin sana hayatında somut olarak dönüşünü sağlayan bir etmen de ayrıca.

Peki, bu FARKINDALIĞI elde etmek onun farkındalığına ulaşmak kolay mı? Hemen oluyor mu? Hayır, maalesef, bu bir süreç ve zaman alıyor. Yaşatılan olaylar içinde dönüp dururken sen seni görene kadar o döngüde gidip geliyorsun. Saatin tik tak tik tak  A noktasından B noktasına gidip geldiği gibi, Bir noktadan diğerine vurup durursun fakat o noktalar asla değişmemiştir.

Sevgili dostum, Bu yolda kendine doğru soruları sormak ve dürüstçe cevaplayıp kendini masaya yatırman lazım. Bir içindekileri dökmen lazım. Konuşmalar konuşmaları ve düşünceleri getirir fakat sorular seni sonuç için hazırlar. Seni matruşka gibi açar ve sen kendin ile çırılçıplak baş başa kaldığında. Seni sana en yalın halde yansıtmaya başlar. İşte biz buna 0 noktası diyoruz. Etrafındaki tüm o girdaptan kurtulan gerçek sen artık merkezdesin ve o dönüp duran girdap içinde şuursuzca oradan oraya savrulmaktan kurtulmuşsundur.

Spiritüel alanda birçok dostumuz çalışmalar yapmakta ve aslında bu noktaya ve bilinç yapısına ulaşmayı hedeflemekteler. Birçok öğreti ve birçok kanal var bu amaca hizmet eden. Hepsi doğru işliyor mu? Bunu kendiniz de incelediğinizde göreceksiniz ki maalesef Hayır.  Seni yönlendiren, senin bu hayattaki deneyimlerini senden çalan ve en önemlisi seni katı bir şekilde kısır bir döngüye sokan tüm öğretiler seni yalnızca senden uzaklaştıran öğretilerdir.

Seni sana yakın tutan senin kaynaklarını kullanan ve seni sana keşfettiren yeni bir alan doğmakta bugünlerde.  “YAŞAM KOÇLUĞU”  fakat yeterince tanınmıyor ve fonksiyonları nedir ne değildir bilinmiyor. Bir yaşam koçu; seni farkındalığa götürecek yoldaştır. Sana ne yapacağını söylemez, seni yönlendirmez, sana senin kaynaklarını kullandırarak doğru soruları ve etkin dinlemesi ile senin bir Matruşka gibi tek tek katmanlarını açtıran kişidir YAŞAM KOÇU.  Yeni bir yol Bilimsel bir yöntem dizgesine dayanan Ruhsal olan ile Rabsal (Bilgi-Teori-bilimsel) olanı birleştiren bir araç. Senin için dizayn edildi. Senin için güvenli yollar içinde sınırları çizildi.

İyi bir YAŞAM KOÇU; Deneyimleri açısından zengin, ruhsallığı açısından bir ve bütün olan belli bir farkındalığa ulaşmış kişidir. Her YAŞAM KOÇU bu özelliklere sahip olmayabilir. Bu noktada sizin seçiciliğiniz devreye girmek zorunda.

Kendine ayna tutmak zordur. Enerji birden ikiye bölündüğünde kendi potansiyelini karşısında görebilmek ve anlayabilmek amacı ile bunu yaptı. Dualite bu anlamda bu dünyada bize yardımcı olan bir kavram olduğundan beri tüm insanlar birbirlerine olaylar döngüsü içinde aldıkları roller ile AYNA tutmakta.  Bu yüzden sende kendin için seni tam ve bütün kabul eden seni senin için dinleyen ve seni olduğun gibi pürüzsüzce sana geri yansıtan bir ayna istemez miydin? Bırak o aynayı sana tutan ve aklındaki her düşünceyi somutlaştırarak seni netleştiren ve karmaşıklığından kurtaran bir yardımcı, bir yoldaş, bir AYNAN olsun. Bir YAŞAM KOÇUN olsun.

Exit mobile version