Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Bensizlik

Bencillik kelimesinin zıddı ne olabilir diye düşünürken bensizlik midir diye aklımdan geçiverdi. Ben nasıl bensiz olabilirdim? Halen istesem ben, bensiz olabilir miyim acaba? Günlük konuşma veya yazışmalarımızda kaç kere “Ben” diye söz ettiğime odaklandım. Ben, ben, ben diye başlayıp, bitmek bilmeyen cümlelere denk geldim. Ben geçen hafta tatildeydim. Ben dün gece İtalyan lokantasındaydım. Ben uzun zamandır iyi hissediyorum. Ben bugün çok keyifliyim çünkü şu bu oldu gibi devam eden cümlelerle kendimi ifade etmekten öte kendimi ortaya koymak çabası içinde olduğumu fark ettim. Bunu hemen herkes yapıyor ve yapmaya da devam ediyor. Ortaya koymak istediğimiz gerçekten nedir acaba? Fark edilmek, onay almaksa bunu kimden bekliyoruz? Herhangi birinden mi yoksa belli başlı kişilerden mi?

Varlık ve varoluşa odaklandığımızda hepimizin bilgi ve bilinç seviyelerini farklı yerde olduğunu görürüz. Kimisine “Sen var mısın yok musun?” diye sorulduğunda aval aval bakıp soranın zekâ seviyesini ya da akıl sağlığını sorgular. Kimisi de var olmadığının bilincinde bir rüyayı gerçek gibi yaşadığının farkındalığındadır. Bizler var mıyız yok muyuz? Kimi inanca göre ya varsın ya yoksun, kimi inanca göre de ne varsın ne yoksun. Bana sorsalar ha varsın ha yoksun… Peki, ben neredeyim? Evet, cevabı bulunması gereken önemli sorulardan biri budur.

Ben neredeyim?
Başka bir deyişle, farklı kişinin sormasıyla “Neredesin?” En basit cevap “Buradayım” demek olsa gerek.

Evren, dünya, ülke, şehir veya mahalle ve olduğum yerin tanımındayım. Belli koordinat bildirimindeyim. Ben varım diye aklından geçirenlerin sade bir dille anlatmaya çalışacağı bir yerden söz ediyorum. Bu yer hareket ile değişir. Uçak, araba, bisiklet veya yürüyerek bu yeri değiştirmem mümkündür. Yeni vardığım yerde yine aynı soruyu sorarsam kendime zaman ve mekânla sınırlı bir başka yerin tanımını yapacağım. Bu yer sürekli değiştikçe, yenilendikçe, ya ben ya da zaman ilerliyor olacak. Ancak olduğum yerde, bulunduğum mekânda “Burada ve şimdi” olgusuna bakar, derinlemesine düşünürsem, hareket edenin bedenle birlikte zihnin de olduğunu fark etmem mümkündür. Olduğum yerde ben zihnimi hareket ettirerek bir yerden bir başka yere gidemez miyim? Zihnimin içinde, hareket ederek gözlerimi kapattığımda arzu ettiğim her yere ulaşamaz mıyım? Canımın çektiği herhangi bir yemeği tadıyor hissini kendime yaşatamaz mıyım? İnandırıcı olması için, kendi kendimi buna ikna etmek için bir başkasına ihtiyacım var mı? Sanmıyorum… Ancak zihnin tuzaklarına düşüp elimde olmayanların hayalini kurup sonra gözlerimi açıp kendime geldiğimde bunlara sahip olmadığımın farkındalığı beni üzmekten öte gidemez. Bu düşünceyi düşünmeyi seçen benim. O düşünceyle ilgili acıyı, eksiklik veya ezikliği de kendine yaşatan benim. Sonra olduğum durumdan hoşnut olmayıp şikâyet eden, söven yine benim. Ben, ben, ben demekle bitmek tükenmek bilmeyen bir varoluş içinde tükenmeye yüz tutmuş halde ilerliyorum. İşin gerçeği olduğum yerde sayıyorum çünkü nerede olduğumu bilmiyorum. Nerede olduğunu bilmeyen bir yere varabilir mi?

Hedef olarak seçtiğim pek çok şeyden belli bir zaman sonra sıkıldığımı veya vazgeçtiğimi de görüyorum. Ya da hedefe ulaşınca yepyeni bir hedef arayışına giriyorum. Varmak istediğim yerden emin değilken sürekli değişip ilerlediğimi düşünüyorum. Zihnim bunu düşündürüyor. İşin gerçeği ben neredeyim onu bulamıyorum. Bulduğumu bildiğimi zannettiğimdeyse emin olamıyor, başkalarıyla birlikte farklı benlerle onların hedeflerine doğru yol alıyorum. Birlikte alınan yolların içinde risklerin azaldığını düşünüp, korkak olduğumu kabullenmekten kaçıyorum. Ben saklanıyorum. Senden, ondan, bundan şundan saklanıyorum çünkü kayıp olduğumu biliyorum. Ben ben değilsem kimim sorusuna geliyorum. Ve varlığımın anlamını arıyorum. Ben dediğim kişiyle, adım olan ve bir beden içinde varlığını sürdürdüğünü sanan iki farklı olgu var. Beden ve bilinç ayırımı olsa gerek. Bilincin farklı seviyeleri var ve herkesin bunlara ulaşmak fırsatı mevcut. Yeter ki istensin. Ben buyum demek hem kibir içeriyor hem de insan olmaktan daha düşük bir seviyeye işaret ediyor sanki. Evet, soru budur. Ben kimim, neyim? Bunun cevabını bulmak, bulduğunu anlamak ve anladığını fark etmek bile çaba gerektiriyor. Kendini arayıp bulmak için kendini yani “Ben” denilen olguyu tamamen öldürüp Gerçek Kendine, “Öz” denilene ulaşmalısın. İşte o zaman “bensiz” olabilirsin. Ben olmayınca ne mi olur? Önce hiç olduğunu idrak eder sonra biz veya Bir denilen her şeye dönüşürsün. Bensiz bir ben olmak Ben Benim diyebilmektir.

Exit mobile version