Eski şarkılar, eski yazılarda buldum bugün kendimi. O sözlere sığan duyguları göremiyorum su an etrafımda. İnsanlar bir boşlukta sallanıyor gibiler. Bir yerlere koşturmak üzere uyanıyorlar her gün. Bazen nereye adım attıklarını bilmeden sadece işe yürüyor usulca. Ya da trafikte her gün kullandığı yollardan geçiyor kurulmuş robotmuşçasına. Ölüyor her yaprak ve sararıyor usulca. Hiç beklemediğin bir anda düşüyor dalından. Kimse duymuyor sessizliğini kimse fark etmiyor gidişini. O kadar meşgulüz ki kendimiz ile eksiklerimiz ile tamamlayamadıklarımızın bizde yarattığı boşluk hissi ile.
Hiç birimiz duymuyoruz. Hepimiz sağır olduk kalbimize. Kalbimizin nasıl attığı ile ilgilenmeden yaşayıp gidiyoruz. Biz bundan ibaret değiliz. Hiçbir zaman olmadık. İnsan olmanın zevkine varmak, İNSAN olmak kalple bir olmak ve duygularını dinlemekten geçmez mi? Duygularını ifade edebilmekten ve yaşam dolu olmaktan geçmez mi?
Hayatın kendisi bir keşif iken dışarıdan aldığın yanıtları kendine yontmaya çalışmak boşa giden çabadır senin için. Deneyimle, kendine zaman ver, yaşa, kaybet ve kazan. En sonunda seni sen yapan değerlerini keşfet.
Yaşam ile barış. Yaşayın ama gerçekten yaşayın. Hayat dolun! Hayatın kendisi olun. Her hücrenizde her nefesinizde her göz kırpışınızda dalgalanın tüm evrende ve dalgalansın tüm evren içinizde.