Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Gücünü ağaçtan al, derdini ağaca as

Yüzbinlerce yıldır, kutsal öğretilerin en çok kullanılan sembolü: Ağaç.

Paylaşacak kapasitesi sonsuz olan ‘’Ağaç’’, insan varlığının hem içsel hem de dışsal gelişiminde, belki de örnek alınması gerekli olan tek fenomen ve en doğal öğretmen.

Çok şey var ağaçlar için anlatılacak, bir yerden başlayalım ve önemli ipuçlarını verip gerisini okuyucuya bırakalım.

Ağaç sembolizmini bilmek bizim ne işimize yarayabilir diye bir soru sorarsak, kendi gerçek kimliğimiz ile bağlantı kurmamıza yarar diye bir cevap verebiliriz. Sonra, kendi içsel derinliğimizdeki en yüksek benliğimize dokunabiliriz. Varlığımızın ilahi enerji kaynağına giriş yapabiliriz.

Ağaçlara,  sadece,- yol kenarında rastladığımız, bahçemizde bulunan ya da bir şekilde nasıl olsa meyve veren objeler olarak değil de, derin ve inanılmaz bilgiye sahip yüce varlıklar diye bakarsak, hayatımızda da birçok şeyin değiştiğini görmeye başlarız.

Ağaçlar, dönüştürücü devrimsel bilgeliğin araçlarıdır. ‘’Saklı bilgi’’yi ihsan etme eğilimini gösteren tek doğal oluşumlardır. Meyveleri, bu açıdan aslında bunun sembolüdür… Yaradılış Mitindeki saklı meyve, bilgi ağacı, yasak ağaç terimleri oldukça anlamlı ezoterik ifadelerdir. Aynı derecede, günlük hayatımıza uyarladığımızda, bize ne anlatmak istediklerini kavrama başarısını gösterirsek, saklı olan ama aslında görünen hayat-bilgisini öğrenebilir ve kendimizi dönüştürebiliriz.

Kendi içinde toprağın derinliklerine ve dışa yukarı ve etrafına doğru yüksek enerji yayan ve bu anlamda bir enerji deposu vazifesi gören ağaçlar, psişik etkileriyle de iyileştirici özelliğe sahiptirler. Çok eski bir aksiyom; ‘’Derdini Ağaca As.’’, ile anlatılmak istenen, bu hiç te küçümsenemeyecek derecede olan enerjinin insan varlığına sunduğu şifanın boyutlarıdır.

Var oluş gizeminin yukarıda belirttiğimiz gibi kutsal öğretilerde bir sembolü olarak gösterilen ‘’Ağaç’’, ‘’Kök, Gelişim, Sonuç ve Süreklilik’’ zincirinin en güzel anlatımıdır. Öyle güzel bir semboldür ki, tabiri caizse, ‘’İnsan’’ın  bitkisel ‘’suretidir.’’

Bir ağacı , dört mevsimlik bir süre boyunca yakından izleme şansına sahip olanlar, her gördükleri değişimi fotoğraflayıp kaydedecek olurlarsa, sürenin sonunda, geçirdiği evrelerin sırrını belki anlayabilirler. Yalnız, şunu da göreceklerdir ki, bir devre sonunda, her şey baştan başlayıp, süreklilik kanununda devam edecektir. İşte bu aslında bir ‘’HAYAT’’ sembolünün fiziksel capcanlı açılımıdır.

Verdikleri oksijene, toprağı ve genel anlamda doğayı korumalarına, pek çok canlıya ev sahipliği yapmalarına, çevreyi güzelleştirmelerine uzun uzun değinmeme gerek olduğunu sanmıyorum, bunlar zaten herkes tarafından ezberlenmiş ama elbette ki doğru bilgilerdir. Asıl önemli olan, bilgeliklerinin sırrına ulaşmayı becerebilmektir.

Enerji rezonanslarına geri dönersek, iletişimde bulunacak  olan söz konusu insan varlığı ise, başka iyi bir haberim var, ağaçlar negatif enerjiyi absorbe eden en doğal terapi yöntemi gibi çalışırlar. İçsel dönüştürücü ve dışsal rahatlatıcı olarak, sezgisel ve fiziksel insana yol gösterirler.

Değişik toplum kültürlerindeki ‘’Dilek Ağacı’’ da, çok eskilerden gelen kadim bilginin kırıntılarını oluşturmakta veya zayıf yansımalarını göstermektedir.

Başına bir ağacın altında elma düşen Newton, yine ağacın altında ‘’Aydınlanan’’ Gauthama Buddha, ‘Bilgi’’ yi, yasak ağaçtan koparılan bir  elma ısırığından elde eden Adem ve Havva, Kabalistlerin meşhur ‘’Hayat Ağacı’’, İskandinav mitolojisindeki ulu ağaç ‘’Yggdrasil’’ ve diğer örneklerle, şimdi belki unuttuğumuz ve çok önemsemediğimiz ağacın, Kadimler ve mistik Ustalar için ne kadar hayati önem taşıdığını görebilir ve bu gerçeğe bir an önce uyanabiliriz.

Şimdi çıkıp, bir ağaçla sohbet etmek vaktidir… Anlatacak çok hikayesi olabilir.

Exit mobile version