Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Hadi Beni Güldür Biraz

Duygularını tanımlarken kendini nasıl yargıladığını fark ettin mi daha önce? Peki ya neden her şeyi tanımlama ihtiyacı hissettiğini düşündün mü? Her şey tanımsız olsaydı hiçbir şeyi anlayamayacağını düşündüğünü biliyorum. Ben de sana diyorum ki, hiçbir şeyi tanımlamazsan her şeyi anlayacaksın…

Kendini bildin bileli iç sesinle konuşuyorsun. Sen orada olduğunda o da oradaydı. Ona sorular sorup cevaplar aldın bazı zamanlarda; bazen sessizleşti hiç cevap vermedi o ses, bazen ise verdiği cevaplardan sen haz almadın pek. Kızdın ona ve yargıladın. Kendi iç sesini yargıladın.

Peki ömürlük yoldaşın olan o sesin ne olduğunu düşündün mü daha önce? Düşündün ama tanımlayamadın belki ya da saçma geldi onun hakkında düşünmek bile…

Peki sana şöyle bir yol göstersem; düşünmek yerine hissetsen mesela… Ne düşündüğünü değil de ne hissettiğini arasan… Kendini tanımayı bu yolla denemekten bahsediyorum. Sosyal hayatında da şu cümleyi kullansan: ‘Ben bu konu hakkında şöyle hissediyorum…’

Ne düşündüğünü düşünürken sessiz kalan iç sesinin, ne hissediyorum sorusunun cevabını hissederken sessiz kalmayacağını deneyimleyebilirsin böylece. Bu güne kadar yaşadığın hayal kırıklıklarının, olayların düşündüğün gibi olmadığında gerçekleştiğini fark edebilirsin. Gerçekten hissetmeye başladığında hislerinin seni asla yanıltmadığını görebilirsin…

Düşünmek için sahip olduğumuz zihin, sınırlı dünyamızdaki sınırlı bedenimizin sınırlı bir organı olan beynimizin ürünü. Hissetmek için sahip olduğumuz ruh sonsuz evrende, hiçbir tanıma sığmayan bir varlık. Peki sen sınırlı olanı mı sonsuz olanı mı tercih edersin? Esir olmayı mı özgür olmayı mı ?

Hissettiğini yaşamaya karar verdiğinde değişirsin ve dünyan da değişir sen değiştikçe. Düşüncelerini sözle anlatabilirsin ama onca hissettiğini anlatacak tek bir cümle bulamazsın. Çünkü tanımlamaktan vazgeçmişsindir ve anlaşılmak istediğinde anlatmaya gerek olmadığını görürsün.

Herkes ne kadar çok hissederse o kadar çok anlar herkesi.

Kim bilir belki bir gün konuşmaya bile gerek kalmaz anlaşmak için. Herkesin hissettiği bir dünya nasıl bir cennet tasviri böyle!

HİSSETTİKÇE ;

Sanki cenneti dünyada yaşıyormuşuz gibi…

Cennet, herkesin hep gülümsediği bir yermiş gibi…

Gülümsemek, var olan en güzel şeymiş gibi…

Güzel şeyler, çoğalarak her şey olacakmış gibi…

HADİ BENİ GÜLDÜR BİRAZ, BEN DE GÜLDÜREYİM SENİ…

Exit mobile version