Tacizi belirleyen unsur niyet değil, tacize uğrayan kişinin üstünde bıraktığı etkidir. Cinsel taciz, kişinin ruhsal ve bedensel bütünlüğüne sözlü, fiziksel veya iletişim araçları yoluyla yapılan ve kişinin cinselliğini, cinsiyetini, kimliğini, cinsel yönelimini hedef alan, güç kullanımı içeren ya da içermeyen davranışlardır. #MeToo (Ben de) hareketi ne kadar samimi ya da Batı ve Kuzey’in zengin dünyasının ikiyüzlü kötü bir yansıması mı?
Argento, 1997’de yılında Fransa’nın Antibes kentindeki Hotel du Cap-Eden-Roc’da, Miramax tarafından verilen bir partideyken, Weinstein’ın kendisini boş bir odaya götürdüğünü ve ondan masaj yapmasını istediğini ifade etti. Daha sonra durumun farkına vardığını bildiren ünlü oyuncu Weinstein’den durmasını istediğini ve ona direnemediğini açıkladı:
“Tam bir kabustu. Bu olay 1999 yılında vizyona girecek olan filmimden önce başıma gelmişti. Bana sürekli hediyeler gönderiyordu ve ona yakın olmazsam kariyerimi mahvedeceğini söylüyordu. Onu her gördüğümde kendimi küçük, aptal ve zayıf hissediyordum. Çünkü tecavüzden sonra o kazandı.”
Hollywood’daki taciz skandalı ve sosyal medyada başlayıp kişilerin uğradığı saldırıları açıkladığı #MeToo (Ben de) hareketi ile her cinsel ilişki teşebbüsü bir “Gulyabani” olarak mı algılanacak bundan sonra? Tacizin veya tecavüzün önüne nasıl geçilecek, insanlar hoşlandıkları biriyle nasıl iletişime geçecek? İşten kovulma tehlikesini göze alarak karşı cinse “merhaba” demek en büyük cesaret göstergesi mi olacak? Tacizci olarak suçlanmayı kaç kişi göze alabilecek?
Hollandalı LegalThings şirketi, Hollywood’daki taciz skandalı ve sosyal medyada başlayıp kişilerin uğradığı saldırıları açıkladığı #MeToo (Ben de) hareketinin ardından cinselliğin güvenli ve eğlenceli olması düşüncesinden yola çıkarak, insanların seks için açık ve resmi onay vermesini sağlayacak yeni bir internet uygulaması geliştirdi. Şirketin piyasaya sürmeyi planladığını duyurduğu “LegalFling” isimli uygulama ile kullanıcı bir başka kullanıcı ile iletişim kurmaya başlamadan önce karşısındakinin profiline göre bazı konuları kabul edip etmediğini belirtebilmektedir.
Uygulamada kullanıcılara seks yapmak isteyip istemediği ya da cinsel tercihi gibi sorular yöneltilmektedir. İletişim kurmak isteyen kullanıcı bu yönde bir onay verdiğinde cevap sistem üzerinde kaydedilmekte ve bir daha değiştirilememektedir. Böylelikle de uygulama üzerinden kullanıcılar birbirlerine karşı yasal bir onay vermiş olmaktadır. Uygulamanın geliştiricilerine göre, bu sayede cinsel birliktelik öncesinde kişilerin rızasının alınması ve her türden ilişkinin korunması amaçlanmaktadır. Cinsel ilişkiyi ve aşkı dijital dünyaya taşımak en insani yanımız olan birebir iletişime, göz temasına, ten kokusunu duymaya hakaret olmayacak mı? Gelinen bu noktada Okyanusun öteki yakasından muhalif bir ses duyuldu tabii.
“Kadınlar olarak, güç istismarını kınamanın ötesine geçerek, erkek ve cinsellik nefretine ulaşan bu tür bir feminizmin içinde kendimizi görmüyoruz,” diyen, Catherine Deneuve liderliğindeki Fransız kadın sanatçılar, #MeToo hareketinin amacını aştığını düşünerek, yüz tanınmış kadının imzaladığı bir mektubu Le Monde gazetesinde yayımlarlar:
“Tecavüz bir suçtur ancak birini ısrarla ya da sakarlıkla baştan çıkarmaya çalışmak suç değildir,” ifadesinin yer aldığı mektup şöyle devam eder: “Güçlerini istismar eden bazı erkeklerin bu hareketine karşı kamuoyu önünde konuşmak meşru ve gerekli olsa da şikâyetler kontrolden çıkıyor. Özetle erkekler cezalandırılıyor, yaptığı sadece birinin dizine dokunmak ya da bir öpücük almak olsa da işlerinden oluyor.”
Mektuba imza atan isimler “cadı avının cinsel özgürlüğü tehlikeye atabileceğini” öne sürerek, başlatılan sosyal medya kampanyalarını da “tasfiye dalgası” yaratmakla eleştirdi. İmzacı kadınlar dünyada “yeni bir aşırılığın” yayılmaya başladığını ve bu durumun, kadınların güçsüz ve kurban olduğu yönünde bir algı yarattığını da belirtirler.
1967 ve 1972 yıllarının genç jenerasyonu, cinsel özgürlüğü ve bağımsızlığı ilk kez politik çerçevede dillendirdi. “Yeni Sol” olarak adlandırılan akımın entelektüellerinden Herbert Marcuse ve William Riech, Marksizm ve Psikoanaliz temelli yazılar yazarak cinsel devrime destek oldular. Marcuse ve Reich yazılarında sık sık kapitalizmin üretimden çok tüketime teşvik eden doğası nedeniyle toplulukları cinsel özgürlüklerinden alıkoyan bir olgu olduğundan bahsettiler. İnsan doğasında var olan libidonun (cinsel enerji) kapitalizm yararına manipüle edilmesi ve özellikle reklam sektöründe cinselliğin ve kadın vücudunun objeleştirilmesi bu yıllarda aktivist sol kesimin eleştiri bombardımanına tuttuğu konular haline geldi. Tüm bu tartışmalardan sonra insan hakları, sömürgecilik, kadın hakları, eşcinsellik, doğa ve dünya barışı konuları da tartışılmaya başlandı.
Kapitalist sistemin, toplum üzerinde üretimden çok tüketimi şartlandırması sonucunda, Angelina Jolie, Asia Argento, Gwyneth Paltrow vb. sanatçılar, bu sistemin oyununun vahşi sömürü kurallarını baştan kabullenerek kariyerlerinde zirveye gelmişlerdir. Objeleşen kadın bedenlerinin bu tüketime sunulmasının sonucudur “#MeToo” (Ben de) hareketi! Sistemin oyun kurallarından biridir. Yoksul Güney insanlarının sömürü uğruna öldürülmesi, milyonlarca insanın mülteci olarak yurtlarını bırakması ve Vahşi Batı’nın/Kuzey’in gelen mülteci çocuklarını seks kölesi yapmaları bu kötü yazılmış oyunun içinde asla yer almamaktadır. İnsani ilişkilerin karşısına, yine insani olmayan, onu yabancılaştıran ve cinsel ilişkiyi duygusuzca yaşaması için mekanik hale sokan kapitalizm, Catherine Deneuve gibi düşünen “Aydın” sanatçıları da bu yüzden dışlar.
İlla ki, “#MeToo” (Ben de) denilecekse, silah satışlarına, seks kölesi çocukların sömürüsüne, dünyayı kendisine ait sanan otoritelere, sivil ölümlerine, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı durularak denilmelidir.
Dünya: Bayram SARI