Sıkıntıların üst üste gelip boğulduğunu hissettiğinde, kendince her yolu denediğini sanıp çaresiz kaldığında isyan etme noktasına gelirsin ya, sakın bu tuzağa gelme dostum.
Ağla, üzül ama çaresizlik, isyan tuzağına düşme. Bilmez misin içinde sana her an rehberlik eden ilahi bir sesin olduğunu?
Sana hakikati gösteren, Rabbinin her an seninle olduğunu hatırlatan, seni göğe yükseltecek bir sestir bu. Kimi ilham, kimi sezgi, kimi altıncı his, kimi kalp gözü der adına.
Adı ne olursa olsun, seni yalnız bırakmayan, her an rahmetini gönderen Rabbinin içine yerleştirdiği bir sestir bu.
Bu ses, başına kötü bir şey gelmeden önce seni uyarır, yapma, etme, gitme diye fısıldar. Kararsızlık anında ortaya çıkar, ne karar alman gerektiğini usulca yüreğine fısıldar. Sorularının cevabını eğer sabırlı olup dinlersen sana söyler veya cevaba giden yolları fısıldar.
Lakin asıl sorunun içindeki bu sesi duymamanda, dinlememende. Dünyanın oyunlarına o denli dalmışsındır ki, bu sesin varlığından bile haberdar değilsindir. Bazen duyarsın o sesi ama işine gelmez, bastırırsın, susması için kaçarsın kendinden ama bilmezsin ki asıl yolculuğun kendine.
Uzun bir zaman kaçarsın ya bu sesten, aldanırsın ya dünyanın oyunlarına, bu oyunlar sonra sana acı, ıstırap olarak geri döner. İşte bundan sonra ıstırap senin öğretmenin olur. Istırabın arttıkça, çaresizliğin katlandıkça, gözyaşların duaya döndükçe birden bir bakmışsın adımların artık kendine doğru. O ilahi sesi duymaya başlarsın. Anlarsın ki rehberin kendi içinde. Ve “Biz, ona şah damarından daha yakınız” ayetini idrak etmeye başlarsın.
Bundan böyle kendine olan yolculuğun devam ettikçe sana rehber olan sesi de, daha fazla duyar hale gelirsin. Seni kötü olan her şeyden korumaya görevli, en önemlisi seni senden koruyan bir sestir bu. Sakın ha unutma ve başka yerde arama. Rehberin yalnızca kendi içinde. Sana hayatın boyunca eşlik edecek ve her daim yolu gösteren güzellikleri fısıldayacaktır.
