Sevgili okurum
Öncelikle stoaizme giriş yapmadan evvel seninle bu konu hakkında temelleri ele alarak bir fikir oluşturalım.
Örneğin:
Felsefe nedir?
Küçük bir soru etabı ile başlamaya ne dersin?
Felsefe aslında bakarsan en fazla yanlış anlaşılmanın olduğu alanlardan birisidir. Bu soruya pek çoğumuz basit bir cevap vererek aslında içimizde, düşünce dünyamızda bir felsefe oluşturur bile diyebiliriz. Fakat her ne kadar felsefi gibi düşünülen bir soru kalıbı gibi gelse de aklımıza bazı şeyler her soru felsefi değildir. Eski antik dönemlerde başlayan felsefe Rönesans ile birlikte devamlılığını sürdüren felsefi konular her zaman farklı bakış açılarına sahip olup her dönem farklı felsefeyi yaklaşımlarıyla ele almıştır. Felsefe eski Yunan dilinden gelen bilgelik arayışı ve düşünme sanatıdır.
Peki ya stoizm?
Düşüncenin ve aklın duygulardan üstün olduğunu savunan bir felsefe disiplinidir.
Diğer felsefelerden ayıran en önemli özelliği ise her şeyin somut ve maddesel olduğunu savunmalarıdır. Stoizm Kıbrıslı Zenon’un başlattığı hem akla hem de iradeye sahip olan insanların diğer varlıklardan üstün olduğunu savunur. Güçlü insan olmak mutlu yaşama ulaşmak ve her türlü ulaşabilecek kriz anını fırsata çevirebilmek adına somut düşünceye dayalı olarak ele alınır. Kıbrıslı Zenon kimdir? diye düşünüyorsan şayet …
Hadi biraz da ondan bahsedelim.
Kendisi M.Ö 300’lü yıllarda gemiyle ticaret yapan zengin bir tüccardır. Ama günün birinde gemi kazası neticesinde sahip olduğu tüm mal varlığını yitirir. Düşünsenize aynı durum bizim başımıza gelmiş olsaydı ciddi bir bunalıma girerdik, öyle değil mi? Zamanında her şeye sahip iken şimdi tek bir varlığın bile hâkimi olamayacağımızı düşündüğümüz de bu düşünce bizleri kemirir durur. Atina’da yaşayan kalan zamanı okuyarak geçiren Zenon bir şekilde Sokrates başta olmak üzere birçok felsefecinin eserlerini okur sonrasında ise bulunduğu ortamdan ve düşünceden çıkmak adına felsefeden ciddi anlamda yararlanır ve kendisi de bir felsefi yönelim doğrultusunda görüşünü ortaya koyar yani stoizm felsefesini bularak kendisinin de bulunduğu ortamdan hissiyattan çıkıp kendisini bulmasını sağlayan bir görüşü de bizlere anlatıyor. Düşüncenin kontrol edilmesi adına ele alınan bir bakış açısı fakat günümüzde birçok insan kontrol edebilmeyi ve etki edebilmeyi tamamen birbirine karıştırıyor. Kontrol alanımız dışında olan durumlarda ne yapabiliriz peki? Kontrol alanı dışında olan durumlarda etki edebilmeyi biliyor olmamız gerekir. Günümüzde insanlar daha önce geçmişinde kontrol edemediği ve gücünün yetemediği şeyleri sanki gücü yetecekmiş gibi davranış gösterip ve öyle olmasını isterler. Mesela gençlikten, gençlerimizden söz edelim. Üniversite sınavına girip sonucunun olumsuz olması halinde kendilerini perişan edip ve psikolojik anlamda çöküntüye uğrarlar, sonrasında keşkeleriyle başlarlar cümlelerine. Keşke öyle olsaydı keşke şunu yapsaydım keşke keşke keşke…
Ama o sınavdan geçememiş olmak senin kontrol alanında mıdır? Hayır.
O konuda bir şey yapabilir misin ya da sınavı bulunduğun dönemde kaybettiğin zaman içerisinde elinde bir şey gelir mi? Hayır. Peki sınavdan geçememe sebebin neydi? Belki de sözel ya da sayısal alanda sana verilen sorulara yanlış cevap vermek ya da işaretleme yaparken optikte kaydırmak. Biri dikkat biri ise bilgi anlamında yetersiz olman. Bu konuda yapabileceğin bir şeyler var mı? Evet.
Daha çok çalışmak ve yapmış olduğun, yaşamış olduğun durumdan ders almak. Eğer hâlâ tüm enerjini ileriye dönük değil de geriye bakıp yaşarsan asıl mevzuyu gözden kaçırmış olursun. Ama eksik ya da yanlış olunan bir eyleme düşünce ve becerini verirsen sonraki basamaklarda bir şekilde daha iyi hale getirecek olursun kendini.
Sürekli şikâyet sürekli keşkeler bizleri ileriye getirmez, aksine geriye çeker. Sürekli olumsuz düşünmek sana bir şey kazandırmaz. Kıbrıslı Zenon’un da dediği gibi;
“Gerçek mutluluk özgürlüğü talep etmek ona sahip olmaktır.” Kendinizi mutsuz etmek sürekli geçmişe takılıp ya da herhangi bir olumsuz durumda anda kalmak yerine anı yaşayın. Her daim ne yapabilirim, neyi başarabilirim diye kendinize odaklanın.
Unutmayın;
“Yaşama şansı verildiğinde ve tüm olumsuz düşünceler ordusunu alt etmek için tek bir olumlu düşünce gerekir” diyor. Robert H.Schuller
Bakış açınızı değiştiremiyor iseniz;
Bakışınızı değiştirmeyi deneyebilirsiniz.