Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Toplumun ahlaksızlığın içinde birey olmak

Dünya, herkes için ayrı gerçekliklere sahiptir, bu yüzden kendi gerçekliğinizi dünyaya dayatmayın….

Bu dünya hakkındaki gerçekliğimiz, deneyimlerimiz ve duyularımızla öğrendiğimiz bilgileri yorumlayan beynimizin yarattığı sınırlar kadardır…

Toplumlar kendi içinde her türlü bireyi barındırır. Bu kaotik görüntü onun hastalıklı bir şekle bürünmesini sağlar. Bu nedenle elalem ne der ve toplum baskısı tamamen bu kaotik halden beslenir ve seni dışlar ya da içselleştirir. Bu yüzden toplumu çok ciddiye alma…

Bilincimiz, algıladığı dünyayla kurduğu ilişki kadar büyür ve şekillenir. Tanrısal bilinç, uzay bilinci, beşinci, altıncı, sekizinci boyut bilinçleri denen bilinç türleri, insan bilincine indirgediğinizde tamamen safsata halini alır. Bilincini okuyarak, öğrenerek, konuşarak ve izleyerek büyütürsün…

Deneyimlerimizi ve sağduyumuzla beslenen inançlarımızı bir kenara bıraktığımızda yok oluyorsak hayatta bir şey öğrenememişiz demektir. Bazı şeyleri deneyimlemeye gerek yok, ateşin içine girersen yanarsın ve bu denenmiş ve gerçek bir şeydir. Beş duyunla yaşa hayatı ve kalbini de koy içine…

Fiiliyatta toplum amaçsız, tanımsız, biçimsiz, özgün olmayan bir kavramdır. İnsan kalabalıkları ile bir şekle bürünen illüzyonu bol bir kavramdır. Toplumu şekillendiren SEN kendi bilgeliğini çoğaltmazsan, toplumları yönetenlerin ampirik eylemleri arasında kaybolur gidersin.

Hayat bize her şeyi sınıflandırmayı öğretir, sert, yumuşak, sıvı katı, gaz halleri ile başlayıp, yuvarlak, kare, üçgen olarak devam eden ve sonrasında siyah, beyaz, çekik gözlü, sarışın, kumral olarak tanımlanıp, Hristiyan, Musevi, Müslüman, Budist, Taoist, Ateist diye son noktayı koyar. Fakat bütün bu sınıflandırmalarda tıpkı toplumun kendi var oluşu gibi bir illüzyondur…

Toplum kendi hastalıklı yapısı ile seni eğitim kurumları ile tek tipleştirmeye çalışır kendi göz zevki olmayan toplum günün sonunda senin görüntüne bakarak seni dışlar oysa toplumun kendisi göz zevkine hitap etmeyen bir hayatı zaten kendisi yaşıyor. Dünyayı kirletiyor, ağaçları katlediyor, hayvanları öldürüyor, yeşil alanları talan ediyor, her gördüğü boşluğa ucube taş ve çelik binalarını dikiyor ve sana ucube diyor, sakın dinleme ve umursama toplumu, çünkü asıl ahlaksız olan toplumun kendisidir.

Birkaç kişinin bir araya kendisine toplum dediği yerde tüm ahlaksızlıklar yaşanır bu yüzden giydiğin eteğin boyuna, saçlarının görünmesine, yırtık pantolonuna, saçlarının şekline ve rengine bakıp eleştirilerde bulunan bu sapkın düşünceli toplum tiplemelerini umursama. Onları güçsüz ve zayıf kılmak için daha çok oku, daha çok bil, daha çok gör ve daha çok mücadele et ve bu arızalı toplumu değiştir ki onlar azınlık haline gelip kendilerinden utansın…

Seni anlamayan, seni dinlemeyen ve seni kabul etmeyen bir toplumu sakın gerçekmiş gibi görüp kendini sorgulama ve yargılama çünkü, toplum dediğin içi boş canavarın yaptığı en iyi şey, kendi çıplaklığını, kirliliğini ve anlamsızlığını örtbas etmek için sana çamur atmaktır. Onun tüm hamlelerini gör ve kendini özgürleştir.

Ve son olarak, toplum ve onun türevi olan her şey saçmalıklar silsilesidir. Cinsiyetinden, kıyafetinden, saçından, görünümünden, kilondan daha doğrusu varlığından şüphe duyma. Ondan daha akıllı ol ve ona değersiz bir kalabalık olduğunu göster ve özgürleş ondan. Aradığın mutluluk illüzyon dolu bu fanusu kırdığında ortaya çıkacak. Sen değerli ve özelsin, kendine uyan….

Exit mobile version