Son zamanlarda kişisel gelişim alanında en sık duyduğumuz şeylerden biri bize kötülük yapmış olan insanları affetmemiz, özgür bırakmamız gerektiği. Birçok yerde okuyoruz, duyuyoruz ama nasıl yapacağımızı kimse anlatmıyor.
Gerçekten de olumsuz duyguları üzerimizde taşıyarak yaşamak bize büyük zarar verir. Ne yapmış olurlarsa olsunlar insanlara duyduğumuz nefret, kafamızda evirip çevirip haince bir zevk duyarak yapmakta olduğumuz intikam planları, enerji dengemizi bozar ve bu nefreti uzun süre enerji bedenimizde taşımaya devam etmek sonunda bizi hasta eder. Affetmek bu yüzden önemlidir.
Başkaları için değil kendimiz için yapmamız gereken bir şeydir. Affetmemiz gerekiyor ama nasıl? Affedin demek kolay ama affetmek çok zor. Yıllar boyu en yakın dostunuz saydığınız kişi, sizi arkanızdan bıçaklamış. Ona sonsuz güvenmişsiniz. Kimseye güvenmem ama ona her şeyimi teslim ederim demişsiniz. Bir de bakmışsınız ki size hayatta hiç kimsenin yapmadığı kötülüğü o yapmış. Ya da yıllarınızı verdiğiniz eşiniz sizi aldatmış. Belki de anneniz ya da babanız öyle beklemediğiniz bir şey yapmış ki “Artık anneme ya da babama da güvenmeyeceksem kime güveneceğim?” diyerek herkese, hatta hayata güveninizi kaybetmişsiniz.
Birçok danışanım, telkinler dinlediğini, olumlamalar yaptığını, affedemedikleri kişileri hayallerinde kucaklayarak onlara teşekkür ederek, vedalaşarak, affetmeye çalıştıklarını, bunun gibi birçok affetme çalışması yaptıklarını ama bunların hiçbir işe yaramadığını söylüyorlar. Evet affettim demekle affedilmiyor çünkü affedemediğiniz aslında onlar değil sizsiniz.
Size kötülük yapmış olan insana duymakta olduğunuz nefret, aslında derinde taşımakta olduğunuz başka bir duyguyu görmenize engel olan bir perde duygudur. Kendi kendinize yapmakta olduğunuz bir tür kamuflaj. Kendinizle yüzleşmekten kaçınmak için bilinçsizce yaratmış olduğunuz bir çözüm. Siz o insandan nefret ettiğinizi zannediyorsunuz ve bu duyguya kilitlenip kaldınız. Ne yaparsanız yapın bu duygu gitmiyor. Çünkü derinde kendinizden nefret ediyorsunuz ve üstelik bunun da altında hiç düşünmediğiniz derin bir suçluluk duygusu ve kendinize kızgınlık yatmakta. “Bunları bana yapmasına ben sebep oldum! “
Görmeniz, anlamanız ve üzerinde çalışmanız gereken bu duygulardır. “Ben ona fazla güvendim! Ben fazla safım. Ben çok fedakarım. Her şeyimi ona verdim. Her şeyimle ona güvendim. Ben büyük bir hata yaptım. Ben bu hatayı nasıl yaptım!” İşte kendinize söyleyemedikleriniz ve bu duyguları kendinizden saklamak için kendi kendinize ürettiğiniz nefretin altında yatan duygular bunlar.
Kendinizle yüzleşin. En başta çok zor gelecek ama biraz direnince yüzleşmeniz gereken asıl duygunun bu olduğunu göreceksiniz. Bir kez bunu anladıktan sonra içinizden ağlamak gelirse ağlayın, esnemek gelirse esneyin duygu her şekilde kendini dışarı çıkartabilir. Daha sonra bunun üzerinde düşünün; herkesin bu şekilde davranabileceğini düşünün. “Evet hata yaptım, ama herkes hata yapabilir. Çok saf davrandım ama herkes zaman zaman saf olabilir. Benim yerimde olsalar birçok insan aynı hataya düşerdi.” Tüm bunların üzerinde düşünün. Ve son olarak kendinize duyguyu kabul etme izni verin.
Olayları ve insanları bir kenara bırakın. Yalnızca hissettiğiniz suçluluk duygusuna odaklanın gözlerinizi kapatın duyguyu nerenizde ne şekilde hissediyorsanız oraya odaklanın ve onu hissetmek için bedeninize, kendinize izin verin. Başınızda bir sıkıştırılma hissi, karnınızda bir karıncalanma, bacaklarınızda bir uyuşma her ne hissediyorsanız, birçok şekilde olabilir. Hisse iyice odaklanın düşünmeyin his ne şekilde geliyorsa onun kendini ifade etmesine izin verin. Sonra derin bir nefes alın ve duygunuzu salıverin gitsin. İşte bu kadar.
Herkese kendini affedebileceği ve olduğu gibi kabul ederek keyifle yaşayabileceği bir hayat diliyorum. Sevgiyle…