Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Toplumsal bir yanılgı: Susmak

Susmak; İşte Özgecan’ın, Küçük N.Ç.’nin, Pippa Bacca’nın ve daha nice adını bildiğimiz, bilmediğimiz tecavüze, tacize uğrayan, öldürülen kadının suçlusu susmaktır.

Eşinden, erkek kardeşinden, oğlundan dayak yedi, şiddet gördü, sustu.

Ağır hakaretler duydu ailesinden, akrabalarından sustu.

Anne, kocasından dayak yedi, sustu.

Annenin küçük kızı ailenin ahlak baskısına maruz kaldı, ailenin karşısında sustu.

Okutulmadı sustu.

İşinde, okulunda tacize uğradı, sustu.

Kadın tecavüze uğradı, sustu.

Sustu…

Yüzlerce yıldır bu topraklarda insanlar sustular, kadınlar yaşadıkları tüm sorunlar karşısında sustular, erkekler göz yumdu ve sustular. Ve bu yüzden tecavüz etme, taciz etme cüretini buldu insanlar.

Ataerkil sistemin en büyük korkusu konuşan, kendini ifade eden, boyun eğmeyen, vahşi, güçlü kadındır. Bu yüzdendir ki yüzlerce yıldır kadınlar susturuluyor, başlarına gelen tacizleri, tecavüzleri, şiddeti anlatmaları engelleniyor ve bunları anlatmak bir utanç olarak lanse ediliyor. Halbuki tacize, tecavüze uğrayan değil; bunu yapan utanmalı, şiddete ve tacize uğrayan ise bunu tüm cesaretiyle söylemelidir.

Bu ülkedeki kadınların en büyük sorunu, konuşmamak ve acıyı hatta varlığını dile getirmemektir. “BEN DE VARIM” diyememektir, Eşe karşı duramamak, kendi varlığını ortaya koyamamak, yaşadığı tacizi dile getirememektir. Oğluna, kızına, eşine, patronuna, kısacası ataerkil sistemin dayattığı her şeye karşı boyun eğmektir. İşte bu karşıdaki sapkınlığa cesaret ve güç veren şeydir.

Sadece taciz, tecavüz ve şiddet değil, aile içinde ve sevgililer arasında da bu boyun eğmeyi görüyoruz maalesef. Erkeğin eşine veya sevgilisine, bağırması (sözlü taciz), üzerine yürümesi, eril baskı kurmaya çalışması, giyimine, düşüncesine, onu var eden şeylere karışması, kadını değiştirmeye çalışması, işte çalışmasına izin vermemesi (maddi olarak kendisine bağımlı kılması), delikanlılık adı altında kadını baskılaması ve güçsüz konumuna düşürmesi, kadının kendini ifade etmesini engellemesi, fiziksel darpta bulunması (sarsmak, ittirmek ya da vurmak).  İşte bunlar günlük hayatta görülen ve susulan, daha sonra tecavüz, cinayet ile son bulacak küçük ama tehlikeli hareketlerdir. Önce bu küçük eylemler karşısında sesimizi çıkarmalıyız.

Bu yüzden şimdi bu toprakların ihtiyacı olan kadınların yaşadıkları hakkında konuşmasıdır. Beren Saat’in hiçbir filmini veya dizisini izlemedim, takip ettiğim bir kişi de değil ama çok önemli bir ilham verdi. Sokağa dökülmekten, sosyal medyadan yazmaktan, reklamlara yansıtmaktan çok daha önemli bir harekette bulundu; Yaşadıklarını, yaşadığı tacizleri anlattı ve konuştu. İşte ihtiyaç olan buydu….

O konuştu ve kadınlar cesaret aldı. O cesaret ile tacizlerini anlatmaya başladılar. Bu ilham ile #sendeanlat eylemi başladı ve kadınlar uğradıkları tacizleri anlatmaya başladı. Bu çok önemli, sistemi değiştirecek güçte bir harekettir. Konuştukça, tacizciler, tecavüzcüler ve şiddete eğilimli olanlar susacak ve sinecekler…

Binlerce kadın otobüste, dolmuşta, sokakta uğradığı tacize sessiz kaldığı ve utancından söyleyemediği için ataerkil bilincin yıkıcı temsili olan insanlar, tecavüzlere kadın cinayetlerine yelteniyorlar. Onlara tecavüz etme, öldürme gücünü veren, önceki tacizleri karşısında tepki almamalarıdır aslında. Ataerkil bilincin baskıcı yüzünün en büyük korkusu, yani tacizci, tecavüzcü erkek (veya kadının) en büyük endişesi, o eylemin ifşa edilmesi ve konuşulmasıdır. Yani vahşi kadın, güçlü kadın bu erkek egemen sisteme karşı en büyük tehdittir. Bu gerçekleştiğinde sindirmeye çalışılır. Bu yüzden bazı köhne bilinçler kadını evde oturtmak, sindirmek ister, bu yüzden “anlatmayın, konuşmayın” diye telkinde bulunurlar.

Özgecan ve katili arasındaki olayın da budur aslında. Özgecan güçlü bir kadın olarak tecavüze dayanmış, biber gazı kullanarak ve suçlunun yüzünü tırnaklayarak kaçmaya çalışmış, bu davranış karşısında “öfkelenen” adam onu bıçaklayarak öldürmüştür. Ne kadar acı… İtirafında tecavüze izin vermediği için öldürdüğünü net bir şekilde itiraf etmiştir. Ne kadar korkunç bir açıklama ki hepimizin kanını dondurdu.  İşte bu yaşanan negatif bilincin izdüşümüdür. Kadın susmalı, kadın direnmemeli, kadın savaşmamalı, istedikleri budur.

Özgecan’ın katilinin annesi açıklama yaptı. Dedi ki; oğlum küçükken şiddete uğradım, evden ayrıldım. Oğlum babasında kaldı… Hak yerini bulmadı. Ve oğlu gördü, şunu fark etti; babası annesini dövdü, babası annesini evden kovdu ve kimse ses çıkarmadı. Demek ki suçlu olan annesiydi onun küçük zihninde. Eğer anne sesini çıkarsaydı, eğer aileler ses çıkarsaydı, eğer o çocuk annenin yanında büyüseydi, eğer o çocuk babanın davranışının hatalı olduğunu öğrenseydi, Özgecan yaşıyor olacaktı.

Konuşmak, ister sokakta ister sosyal medyada, bu olayların engellenmesi için yapılması gereken en önemli harekettir. Bu korkunç zihniyetin, ataerkil şiddetin ve baskının dengelenmesi için şarttır. Kadınların ve erkeklerin tacizlerini, uğradıkları şiddetleri, tecavüzleri konuşması, ahlak adı altında baskı kurulan kızın konuşması, eşin, çocuğun, akrabaların karşısında annenin “ben de varım” diyerek konuşması, dışlanan, arka sokakta öldürülen ve hasıraltı edilen travestilerin, hayat kadınlarının, eşcinsellerin adına konuşulması, farklı inançta veya ırkta diye öldürülenler veya şiddete, dışlanmaya maruz kalanların konuşması; Kısacası bu zihniyet ve sistemin susturmaya çalıştığı herkesin konuşması çok önemlidir. Kadına şiddet ve tecavüz konusunda da kadınların konuşması, taciz vakalarını anlatması ve bunu yapanları ifşa etmesi daha nice Özgecan’ı kurtaracak harekettir.

Konuşun ve lütfen anlatın…. Tacize uğradığınız anda bağırın, bu sizin değil, bu onu yapanın utancıdır çünkü. Patronunuz taciz ettiğinde anlatın, babanız ve anneniz baskı yaptığında dik durun, onların ahlakın bacak arasında olmadığını söyleyin, susmayın… Eşinizin size bağırmasına, sizin üzerinizde otorite kurmasına izin vermeyin. Konuşun. Susmayın ki, karşıdaki negatif bilinç korksun. İçinizdeki vahşi kadından, içinizdeki güçlü kadından, erkeğe eşit olan kadından korksun, korksun ki, varlığınızı kabul etsin. Tecavüze, şiddete, tacize, öldürmeye cüret edemesinler. Böylece daha nice Özgecan’ın nice insanın artık canı yanmasın…

Bu elbette sadece bayanlar için değil erkekler için de geçerli. Konuşmak ve karşı durmak. Bir kadın hakkında konuşan arkadaşını uyarmak, sevgilisinin üzerine yürüyene dur demek, kadının arkasında durmak.

Susmak, bu ülkede nice cinayetin ve tecavüzün suçlusudur. Ve erkekler ve kadınlar sustukça daha nice tecavüze, cinayete yol açacak olan eylemsizlik halidir. Konuşalım ve ifşa edelim ki, her karanlık köşe aydınlansın bakışlarımızla…

Exit mobile version