Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Soytarı – Köle seven kronik mantarlar

“Narsizm doğuştan gelen tedavisi olmayan ruhsal bir hastalıktır.”

Zamanında ebeveynleri tarafından doyurulmamış ya da geni bozuk olan açgözlü kronik mantarlar, kendini yerlere atar ve doymaksızın ilgi çekmek ister. Zavallı ebeveynleri bunu büyütürken elinden neler çekmiştir. Kardeşleri elinden kan ağlamıştır. Aile gülünün huzursuzluk dikenidir.  El aleme aileyi rezil etme sebebidir. Evin en zorlu çocuğudur. Yat desen yatmaz, yemek ye yemez, uyan uyanmaz. Her sahnede bir dert bin çile! Sıkıntı çok gelmez dile.

Malına sahip çık çıkmaz. Okula giderken saçı güzel olmayınca annesinin burnundan getirir. Servisi kaçırır gecikir, baş belası ambalaj hatası.  Dert mi arıyorsun? 3 bilemedin 5 çocuk yap ve bul belayı. İçinden muhakkak birisi Narsist çıkacaktır. Çünkü; anne, baba, amca, dayı muhakkak orada da bir adet daha mevcuttur. Ama bu kronik belaya sorsan hep ailesini suçlayacaktır. Onun hiç suçu yoktur o mükemmeldir.  Dikiş tutmayan huyu, geni bozuk ruhuna çaputlarla yama yapar, durur. Herkesin başına gelen bazı kötü durumları kendi başına gelince “felaketmiş” gibi anlatır. Geçmiş gelecek şimdi fark etmez. Rol yapmak onların işidir.

Onlar neler yaşamış siz bilmezsiniz ve sürekli karşı tarafı birilerini suçlayarak mağdur edebiyatı ile dikkat çekmeye çalışırlar. Hastadırlar.  Tanrı böyle her aileye bunlardan birer, ikişer tane serpiştirilmiş alın uğraşın köleliğinizi bırakın diye sabırları zorlamıştır, empatlara sınav yapmıştır Tanrı. Ayrıca; kendini sev, sabırlı ol, bu kadar duyarlı verici ve kendini ezdirici olma, köleliği bırak, kendine odaklan, her söze inanma, gelecekte dünya huzursuz bir yer, ayık ol, fazla pembe düşler kurma, azarlanacağını da unutma, şimdiden aile denen bu müessesede eğitimini yaşken al istemiştir.

Kronik mantarlar herkesi soytarısı ve hizmetçisi kölesi olarak gördüğü için görevinden asla istifa etmesini istemezler. Sen onların; aşçısı , şoförü, temizlikçisi, bakıcısı, kağıt kürek işlerini halleden, alışverişini yapan, güldüren, eğlendiren,  yaratıcı zekaları tamir eden, koşturan, eli ayağı olduğun görevine her zaman devam etmelisin.

Görevini ihmal ettiğinde, istifa ettiğinde, onun kıskançlığı, zorbalığı, haydutluğu, huysuzluğu ve psikolojik ya da davranışsal şiddetine uğrarsın.

Peki diğerini neden kıskanırsın?

Senden daha güzel daha zeki daha zengin olduğu için mi?  Evet bunlar imrenilecek durumlar olabilir fakat bu kıskanmak için bir sebep olmamalı. Olursa bile bunlar sağlıklı ruhlar için gelip geçici ve sağlığı yerinde olduğu sürece çaresi olan şeylerdir.  Ama bazıları senden daha güzel, senden daha zeki, senden daha zengindir, fakat onlar da kıskançtır,

Peki neden?

Çünkü kendinde olan yetmiyor. Zeka, güzellik, para ve sağlık. Seninkini de istiyor. Herkesinkini istiyor. Bütün aile onu sevsin istiyor, bütün bereket aşk nasip hepsi onun olsun istiyor. Bunları hiçbir şey yapmadan istiyor. Emek kaynak zaman harcamadan istiyor. Armut piş ağzıma düş istiyor. Yalayıp yutmak istiyor. Dilini bir yılan gibi sallıyor, sokarsa sevinecek. Diline yapıştırdığı avını midesine indirecek. Ve başlıyor sana mutsuzluk yaratarak beslenmeye.

Besini; huzursuzluk çıkarmak, moral bozmak, suçlamak, değersiz hissettirmek. Seni kendinden üstün değil, seni acıyacak bir konumda görmek, açığını aramak, kuyunu kazmak. Böylesi bir kroniğin derdi nedir? O aslında arka planda çalışan çok önemli bir detay bu varlığın şiddet eğilimli olduğunu gösteriyor. Bu grubun çoğu narsisttir. Sana bir şey yaptırmanın yolu kendini acındırmaktır. Kendileri de acımayı çok severler acındırmaya ise bayılırlar. Kan emici kene gibidirler. İstedikleri kendi kendine yarattıkları bir mutluluk atmosferi değil, başkalarının mutluluk çarkına çomak sokmaktır.

“Acıdan zevk alırlar.”

Dertleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Aslında arka planda şiddet yanlısı oluşları yatar. Melankolik olan bu insansı canavarlar; vurmak, kırmak, dağıtmak acı vermek ister. Bunu yapamayınca çıldırır psikolojik olarak yaparlar. Çünkü psikolojik şiddet genelde gözle görülmez, fakat kalkıp birine vurduklarında kronik ruh hastası olduklarını anlarsınız. Sorumluluk almayı değil, yüklemeyi severler. Sanki dersin benzin istasyonu işletiyor. Habire kendi alanının işini diğerine pompalıyor. Öfke kontrolü olmayan bu zeka ile az görüşün, öz görüşün.  Sırrınızı vermeyin, sırrını almayın. Ortak olmayın. Kendiyle Kavgasına dahil olmayın. Yüzeye çıkamayacağınız için sakın derine inmeyin. Hak ettikleri kadar değer verin, fazlasını kendinize saklayın.

 

Narsizm Profesörü Özlem

Exit mobile version