Güneş 21 Kasım gecesi Yay burcuna geçiş yapıyor. Egomuz yani biz kısa bir süreliğine hayatın sürprizlerle dolu bir oyun alanı olduğunu düşünebilir ve bu heyecanla olaylara balıklama atlama eğiliminde olabiliriz.
Orta çağ astrologları Yayı gezgin, öğrenci ve filozof olarak, iyi, daha iyi ve en iyi olmak üzere 3 kategoride sınıflandırmış. Önce maceraperest yapısıyla gezgin kimliğini gerçekleştirmek üzere coğrafya değiştirip meraklarını deneyime dönüştürecek, sonra da topladığı bilgilerle büyük bir farkındalık kazanarak dünya çapında düşünür ve filozof olarak anılacak. Üstelik bunları büyük bir neşe ve iyimserlikle gerçekleştirecek. Çünkü Yay insanının hayatın anlamlı bir yer olduğuna dair kesin bir inancı vardır. Fakat bu anlamın ne olduğunu bilmemekte ve bu sebeple de gerçeği bulma yolunda pek çok deneyim arzulamaktadır. Bu istek onu fiziksel olarak da aktif ve sportmen bir açık hava insanı yapmaktadır.
Yay Burcunun kendisini gerçekleştirme yolundaki en büyük ihtiyacı özgürlüktür. Sembolünün gökyüzüne fırlatılmaya hazır bir ok olması da bu yüzdendir. Kendisi için kısıtlanmakla ölmek arasında pek bir fark yoktur. O, ayakları yerde, bakışları uzaklarda bir Kentaur olarak özgürce gitmeli ve hep daha ileriye gitmelidir. Ama geri döneceğinden emin olabilirsiniz. Belki Tanrılar Dağından bir ateş getirir size, belki bir bilgi, belki de bir ilham…Yaşamın farklı lezzetlerini büyük bir hayranlıkla ondan dinleyebilirsiniz. Sohbetin sonunda aslında dünyanın o kadar da kötü bir yer olmadığını bile düşünebilirsiniz. Bu iyimserlikten yani ”yarın yeni bir gün olacak” umudundan etkilenmemek imkansızdır.
Yay enerjisinin en zirve hali gittiği her yerde, gördüğü her şeyde o kutsal ”Öz” ü fark edebilmesidir. Bu sebeple de ilahi olana sonsuz bir güven duygusuyla yürür. Ve bu iyi kalpli Jüpiter çocukları sahip olduklarını da cömertçe dağıtır. Diyorum ki dünyayı yaylar yönetsin… ”mutlu yıllar”
@yildizsepeti_,
